Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Menderes’e bu kadar üzüldünüz mü?

Cevabının mutlaka bulunması gereken şu çok önemli soruların, şimdi tam zamanıdır:

“ETÖ sanıklarına verilen cezalara üzülen zihniyet, acaba Menderes asıldığında da üzüldüler mi?…” (Gençler için iki belge: Em.Assb. İ.Şenyüz, “Menderes asılır asılmaz gazinoda parti verildi.” Can Dündar: “Elde bayraklar ve Atatürk fotoğraflarıyla caddelerde sloganlar atan kitlelerin coşkusu, günlerce dinmek bilmedi. O kadar ki, birkaç gün sonra radyodan “tezahüratın artık durması gerektiği” konusunda anonslar yapıldı.”)

·        Oysa aralarında masumiyet bakımından, çukur ile dağlar arası kadar fark vardı!

Astığınız Adnan Menderes ve arkadaşları, iktidar olabilmek için ETÖ gibi gayri meşru ve ahlaksızca yollara teşebbüs etmemişlerdi. Alınlarının akıyla iktidar olmuşlardı.

Eğer konu insan haklarıysa şayet, ona niçin üzülmediniz?…

Astığınız Adnan Menderes ve arkadaşları, iktidar olabilmek için, bir Cuma namazı sırasında, Fatih camiini bombalamaya TAM teşebbüs etmemişlerdi.

·        Oysa onu asanlar, zihniyetinizin yasakladığı ve 18 sene tüm Müslüman’lara kahredercesine “tangır-tungur” diye okutulan ezan-ı Muhammedî’yi, aslî hüviyetine kavuşturdu diye asmışlardı. Yani o, tamamen masumdu. Ona niçin üzülmediniz?…

Astığınız Adnan Menderes ve arkadaşları, iktidar olabilmek için Yunan Jetini düşürtüp, Yunanistan ile kriz çıkartarak, gayrimeşru darbe teşebbüslerine katkı sağlayacak kadar alçalmamışlardı.

·        Oysa onu asanlar, Halkının arzularını, kendisini feda edercesine yerine getirdikçezirvelere yükseldiği için onları asmışlardı. Yani onlar tamamen masumdu…

Astığınız Adnan Menderes ve arkadaşları, “benim iktidarım için İstanbul halkının muhafazakârları stadyuma toplanacak, acımak yok TEPELEME VAR”  diyehaykırmamıştı.

 Oysa onu asanlar, tam tersine, o yıllarda yapılan gayrimeşru darbeden birkaç ay önce: “…Türkiye’mizi imar etmeye köy-kasaba demeden büyük bir hızla devam ediyoruz. Din ve vicdan hürriyeti getirdik. Kapatılmış olan Kur’ân kurslarını ve imam hatipleri açtık. Ülkemizin kanını emen, yer altı kaynaklarımızı diledikleri gibi kullanan yabancı şirketlerin ruhsatlarını iptal ederek, bu zenginlikleri ülkemize kazandırdık. Sanayileşmenin yanında, uçak kaldıracak genişlikte oto yollar yapıyoruz. Artık yabancı ülkelere de muhtaç değiliz. Bütün dış borçlarımızı da tamamıyla ödedik, …”..diye haykırdığı için astılar.

Bu icraatları da zaten, yüce Türk milletinin susamış olduğu icraatlar değil miydi?

Menderes ve arkadaşları, elbette halkının isteklerini ve verdiği sözleri yerine getiriyorlardı.

Yani onlar tamamen masumdu. O hukuksuz cezalara sizler hiç üzüldünüz mü?…

·        “Astığınız Andan Menderes ve arkadaşları, …..   ………” ..diye başlayarak, yüzlerce gerçek belgesel örnekler yazmak mümkün. Ancak köşe yazısı sınırlarını zorlamayacağız. O gerçek belgeler, artık Google da da bolca bulunuyor. Birkaçını aşağıda arz edeceğim.

Biz şimdi sizlere can alıcı birkaç soru soracağım: Cevap bulana aşk olsun!…

Şu Cumhuriyet tarihinin en yüksek oylarını alarak, alınlarının akıyla iktidar olanları indirmek için darbe yapan veya tam teşebbüs eden zihniyete bakıyoruz da, gerçekten çok hayret ediyoruz. Şu haklı sorulara, bir türlü mantıklı cevap bulamıyoruz:

Peki, bunlar daha ne istiyorlar da GAYRİ MEŞRÛ ve KANUNSUZ hareket ediyorlar?Niçin ETÖ gibi bir çete kuruyorlar? Niçin kendilerini acınacak hâle sokuyorlar?…

2.     İnsanlığın %90’dan fazlasının ulaşamadığı ve gıpta ettiği dünya nimetlerinin içinde yüzdükleri halde, o nimetleri kendilerine nasîp edene, diğer insanlardan çok daha fazla HAMD ve ŞÜKÜR etmeleri gerektiği halde, acaba onlar Mün’im-i Kakîkî olan Allaha c.c. niçin itaat etmiyorlar? Niçin Allahın c.c. yüce Dînini uygulamaya çalışan masum halka karşı savaş ilân ediyorlar? Yüce dinimizin prensiplerine, niçin İRTİCA diye saldırıyorlar? Bu masum halkın seçtiklerine, niçin insafsızca düşman oluyorlar?…

3.Haydi diyelim ki “siyaset arenasına da girip, birikimlerini ve tecrübelerini orada da ülke menfaatlerinde kullanma arzuları” var. Veya iktidarı beğenmiyorlar: O siyaset arenası, herkese açık değil mi? Em.Generallere yasak mı var? Mahkûm ve hapiste olanlar bile, hatta tahsillerini yırtık ayakkabılar ile tamamlayanlar bile, bu meşru yollarla ülkenin BAŞI olabilirken, Em. Orgeneraller çok daha fazla şanslı değiller miydi? Seçimlerden önce aday olurlar, er meydanında kendilerini tanıtırlar ve iktidar olabilirlerdi. Bu meşru ve kanunî yollar varken, kendilerine de açıkken ve onlar ise herkesten çok daha fazla şanslı iken,acaba niçin Cuma namazı sırasında Fatih camiini bombalayacak kadar hırslı, vahşi ve acımasız olabiliyorlar?

Bu ballı ve kaymaklı konumda oldukları halde, kanunsuz ETÖ’nü kurarak, muhafazakârları stadyuma toplayıp, “acımasızca TEPELEMEYE and içenlere” verilen cezalar, sıradan insanlara verilenden elbette çok daha fazla olmalı değil miydi?…

Şimdi gelelim bunlara acıyıp, “bunların da çoluğu-çocuğu ve sevenleri var,” diyenlere:

Tamamen haksız yere asılan, %53 oy ile tamamen hukukî bir yolla iktidar olan, halkın hür iradesiyle seçtiği Adnan Menderes’in çoluğu-çocuğu ve sevenleri yok muydu?…​

İŞTE LİNKİ: http://www.haberturk.com/yasam/haber/552257-asildigi-ipin-parasini-esinden-aldilar

Bu haklı sorulara, makul ve mantıklı cevap bulamadığınız müddetçe, bu cezalara da üzülmeye hiç hakkınız yok!… Sadece biraz mantıklı olunmasını istiyoruz. Vesselâm…

***

NOT: Merhum Adnan Menderes’in 50 küsur yıl önceki çok anlamlı konuşmasını, kendi sesinden mutlaka dinleyiniz. Tâ ki hem GEZİ parkı olaylarının kaynağını ve hem de ETÖ denilen derin faaliyetlerin nedenlerini ve senaristlerini çok daha net görünüz:

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER