Ekrem TUNCER
  • 11/08/2018 Son günceleme: 11/08/2018 16:58
  • 11.497

Peygamber Efendimizin (SAS) mübarek kabri Şerif’lerinin bulunduğu, Müslümanların üç kutsal ibadethanesinden biri olan Mescid-i Nebevi’ye ev sahipliği yapan Medine-i Münevveredeyim. 

Bu kutsal belde aklıma Ensar ve Muhacir kardeşliğini düşürdü.

Bildiğiniz üzere;

Peygamber Efendimiz (SAS) Mekke-i Mükerreme’de doğmuş ve büyümüş olmasına rağmen, gördüğü baskılar sonucu İslam Dininin yayılması ve Mekkeli Müslümanların şiddet ve zulümden kurtulması için 622 yılında Medine’ye hicret etmiştir. 

O dönemde Mekke’den hicret eden sahabeler; Muhacir, Medine’de evlerini açan ve gelen Müslüman kardeşlerini misafir eden sahabeler; Ensar olarak tabir edilirdi. 

Cenab-ı Hak, Enfâl Suresinin 74. Ayet’inde şöyle buyuruyor:

“İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler (ensar) var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.”

Bir tarafta; doğup büyüdüğü şehrini, hatta işini veya ailesini bırakıp gelen muhacirler var.

Diğer tarafta: evini, işini ve ekmeğini paylaşan Ensar var.

O dönemde, Medineli sahabeler de öyle zengin kimseler değiller. Mekkelilere göre ‘köylü’ tabir edilen, genel olarak fakir kimselerden oluşuyor. Geçimlerini genellikle tarım yaparak sağlıyorlar. 

Mekkeliler ise ticaret ile meşgul oldukları için daha zenginler. Denir ya ‘İslam davası hep gariplerle yükselmiştir’ diye..

Muhacir içinde, Ensar için de imtihan büyük ve zor. Şimdi bu günden bakıp klimalı otel odalarından o dönemi yorumlamak ne kadar doğru olur bilemiyorum. 

Ama şunu söyleyebilirim; kaç kişimiz evini bir Müslüman kardeşine açabilir? Bu zamanda böyle şey mi olur? Demeyin. Niye olmasın? Afetler oluyor, iflas eden kardeşlerimiz oluyor. Yuvası yıkılanlar oluyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok. En yakın akrabalarımıza açabilir miyiz evlerimizi? Biraz daha yakına gelelim, evli/barklı öz kardeşlerimize?

Gittiğimiz tatil beldelerinde aynı pansiyonu kullanmaya bile imtina eder olduk. Yazlık evlerinde çok az kişi eş/dost ağırlar durumda. Köylerimizdeki evlerin bile kapıları duvar oldu. 

Dindar kardeşlerimizin haremlik/selamlık itirazlarını duyar gibiyim. ‘Kaç/göç zor oluyor’ patıranmaları kulaklarımda çınlıyor. Onlarda şunu bilsinler; ‘sahabelerden daha dindar değilsiniz’

İki kardeşin eşleri anlaşamayınca bırakın aynı evde kalmayı, misafirliğe bile tahammül olmuyor. Gelin, kayınvalidesine sabır edemez veya görümce gelini çekemez vs. 

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Gerçekten haklı gerekçelerde vardır. Ama biraz durup düşünelim. Eskiler nasıl yapıyorlarmış? Teknolojinin gelişmesi, imkanların artması bizi birbirimizden koparmış diyerek çıkılacak bir konumudur? Yoksa daha derinlemesine düşünülmesi gereken derin bir sorun mudur?

Bu ayrılıklar bizleri manevi olarak zayıflatmakla beraber maddi açılardan da çıkmazlara sokuyor. Saygı ve hoşgörü ikliminden uzaklaşıyor ve birbirimize tahammül etmek gibi bir zorunluluk hissini sadece maddi çıkarımlarla sınırlandırır hale geliyoruz. 

Çok uzaklara gitmeyelim. Önce akrabalarımız ve komşularımız arasında ihtiyaç duyulduğunda sözde değil özde Ensar/Muhacir kardeşliğini yaşayalım. 

Sonrasına; Allah Kerimdir.

Yazarın Yazıları