A. Raif ÖZTÜRK
  • 23/09/2015 Son günceleme: 23/09/2015 17:19
  • 6.101

Saygıdeğer dostlar. Kurban konusunda da diğer bazı ibadetlerde olduğu gibi, maalesef hikmetinden ve asıl gâyesinden kaymalar ve sapmalar görülmektedir.

Meselâ, namazda birçok maddi, dünyevi, sosyal, uhrevî ve vücudumuza birçok yönden faydaları olduğu halde, bunların hiç birini gâye edinerek namaz kılamayız. Ana maksat ubudiyettir, kulluktur, Allah cc rızasıdır ve emredildiği için ikâme etmektir.

Nasıl ki Zekât, birçok sosyal avantaj ve faydalarına rağmen, sadece Allah emrettiği için, yani Mâlik-ül mülk olan Allah cc zengine bahşettiği malının belli bir kısmının, fakirin hakkı olduğu için vermektir. Yani “zengin için” bir nevi zorunluluk ve bir sınavdır. Orucun, nasıl ki sağlık açısından birçok faydalarına rağmen, bunların hiç birisi düşünülmeden, yani ön plana alınmadan sırf Allah cc rızası için tutuluyor ise Kurban da aynen böyle, sırf KURBİYET için kesilmelidir.

Oysa bugün Kurban hakkındaki hükümleri hiçe sayan bazı sapık veya Şeytanın fısıltılarıyla saf ve masum Müslümanları saptırıcı kişilerin, ortalıkta ahkâm kestikleri malumunuzdur. Yok efendim tavuktan da kurban olurmuş. Bir fakire ayakkabı alsan da olurmuş. Yok efendim parasını da versen olurmuş. Vs…

Bu Din dışı saçmalıklara alıştık da bir de Kurbanın ana gayeleri ikinci-üçüncü plana atılıp, kurbanı sanki “sadece et yiyemeyen yoksul ve fakirlerin et yemesi için kesilen hayvanlar” sanmaya başladık. Bu durum da kurbanın ana gâyesinden bir nevi sapma ve maksadından kaymadır…

Eğer ET YEDİRMEK ana maksat olsaydı, kör, kulaksız, dişsiz, boynuzu kırık vb. gibi ete zarar vermeyen sakat hayvanlar da pek âlâ kurban olabilirdi. Oysa yasaktır. Kulaksız veya boynuzsuz oluşunun, ete ne zararı var ki?

  • Demek ki ana maksat başka!... Şöyle ki:

15 -20 kilo gelen Koyun, Keçi, bir kişi için kurban olabiliyorsa, 100 kg. gelen büyük bir Koç, iki kişi için çok rahat Kurban olurdu. (Kişi başına 50 Kg.) Oysa bu yasak. 
210 kg. gelen bir Sığır 7 kişi için Kurban olabiliyorsa, (kişi başına 30 Kg.) bir tonluk bir boğa sekiz-on kişi için (KB:100 Kg.) çok rahat Kurban olurdu. Oysa bu da yasak…

  • Peki niçin?...

Çünkü sınav gereği bir cana (İsmaillerimize) karşılık, kusursuz bir hayvan canı bağışlanması, bizlere örnek gösterilmiş. (İbrahim AS ile İsmail’in AS, sınavını ve Cebrail AS’IN değiş-tokuşunu hatırlayınız.) Bizlere düşen ise itiraz etmemektir, “bence”, “şöyle olsaydı”, “böyle olmasaydı” diye görüş belirtmemektir. Meseleyi, ET YEMEK, YEDİRMEK vb. basitliğe indirgememektir…

Kurban; gerektiği zaman mukaddeslerimiz uğruna, Hz. İbrahim gibi bir baba, Hz. İsmail gibi bir can evlât veya Hacer validemiz gibi ana olabilmek ve onlar gibi, Allahın cc emirlerine karşı tereddütsüz fedakârlık yapabilme eğitimidir ve antremanıdır kurban…

Eğer şu anda biz bir baba isek şâyet, evlâdımız gibi değerleri, Allah cc adına fadâ edebiliyor muyuz veya onları Allah cc rızası için hayırlı bir işe zorlayabiliyor muyuz?... (Sabah namazına bile kaldırmaya kıyamıyoruz, değil mi?)

Eğer biz bir evlât isek, Allah cc rızası için bizlere bir şey teklif eden babamıza, Hz. İsmail gibi tereddütsüz boyun eğebiliyor muyuz?...

Eğer biz bir ana isek, eşimiz Allah cc rızası için evlâdımızı meselâ yatılı Kur’ân kursuna, İmam Hatibe veya hayırlı hizmetlere götürürken bile, Hâcer anamız gibi tam tevekkül ile eşimize itaat edebiliyor muyuz? Yoksa, “daha yaşı küçük”, “arkadaşları böyleyken, sen onu nereye götürüyorsun?” mu diyoruz?

Kurban hadisesi, bizlere bunları hatırlatmak veya talim etmek değil midir?...

Evet, Kurban “kurbiyyet” (Yakınlık) yani Allaha cc yakınlaşmak demektir. Bütün ibadetler de Yüce Allah'a cc Kurbiyyet İçindir. Ancak: Kurban denilince ilk akla gelen ET değil, Allah’a cc yakınlaşmak için kesilen havan akla gelmelidir. Kurban da O’nun cc ve Rasûlünün SAV öğrettiği gibi seçilmeli ve kesilmelidir.

Kurban, her sene Mekke’de hacılar tarafından Hz. İbrahim, Hacer ve İsmail olayı sembolize edilerek yaşanan ve yaşatılan, hakikatini tam olarak kavramaktan bile  aciz olduğumuz, maddi, manevi, sosyolojik ve psikolojik bir uygulamadır.
Gerektiğinde Ciğer Paresi İsmail'ini (yani evlatlarını) Allah yolunda eğitmekten çekinmeyen, kendisine engel olmaya çalışan insî veya cinnî şeytanı taşlayan babayı, diğerlerinden ayırma olayıdır kurban. Evlâtların; babasına karşı “sen o şeytanlara bakma babacığım, sen sana emrolunanı yap. Beni sabredenlerden bulacaksın” vb. demesi gerektiğini hatırlamaktır kurban. Eşin, kocasına karşı ise “Allahın emri başım gözüm üstüne, eğer bu kızın örtünmesini Allah cc emrediyorsa, bize itaat etmek düşer” demesi gerektiğini hatırlamaktır kurban…  Yani Kurban ne tatildir, ne de ettir. İsmail’ce bir TESLİMİYETTİR...

Kurban ayrıca, Âhirette en çok muhtaç olduğumuz bir zamanda, karşımıza bir BURAK (oradaki şartlara uygun bir binek) olarak çıkarılması, İlâhi bir lütuftur…
Hz. Muhammed SAV.: “İmkânı olup da kurban kesmeyen, namazgâhımıza yaklaşmasın.” buyurmuş. (İbn Mâce, Edâhî, 2; Ahmed b. Hanbel, II/321; Hâkim, II/422)
Hepimiz için; Kurbanın Hakikatini, gerektiği gibi idrak ederek

ana hatlarıyla kavramak temennisiyle,

Hepinizin Kurban Bayramınızı

cân-u gönülden Tebrik ve tes’îd Ediyorum…

Yazarın Yazıları