Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Kuran okumamanın ağır vebali

Açık kalp ameliyatı olmadan önceki yıllarda, davet edildiğim İl ve ilçelere, kolej, vakıf ve derneklere giderek, hiç Kur’ân okumasını bilmeyen yetişkinlere, sadece 10 saatte (yani; aynı günde 09:00-19:00 arası) Kur’ân öğretiyordum. Yani, çok farklı ve özel tekniklerle verilen bu eğitimle, aynı günün sabahı Kur’ân okumasını hiç bilmeyenler, akşam evlerine Kur’ân okuyarak gidiyorlardı. Bu gerçeği; “aşağıda arz edilecek ağır vebalden kurtulmak, aslında hiç de zor değil” anlamında arz ediyorum…

İşte o yıllarda hep, Kur’ân okumanın önemi, dünyevî ve uhrevî avantajları, insan vücuduna olan müthiş faydalarını, belgesellerle ispat etmiştim. Bakınız: http://www.dostbeykoz.com/kim-ki-kur-an-bilmedi- ve http://www.dostbeykoz.com/mutluluk-ve-bahtiyarlik-ilani- bir de http://www.dostbeykoz.com/hicbir-mazeret-kalmadi-  

Ağır bir sorumluluktan kurtulmak için, mutlu ve huzurlu olmak için, Fırsat buldukça lütfen bu linkleri inceleyiniz…

Bu gün ise Kur’ânı okumanın veya okuyamamanın vebâli ve acıklı neticesi hakkında bir araştırma yapıp, sizlerle dertleşmeye kendimi mecbur hissetim. Çünkü, bu sabah Kur’ân ve meâlini okurken, Tâ-hâ suresin 124.-126. Âyetlerine rastlayınca irkildim. Âdetâ şok oldum.

Kur’ânın sadece indirildiği tek bir geceye bile, BİN AYDAN daha fazla değer veren Allah-ü Teâlâ, Kur’ânın okunmasına, yukarıda arz ettiğim üç linke bile sığmayacak kadar çok olan İlâhî mükâfatlar ve avantajlar bahşeden O yüce Kudretin, okumayanlara da, ilgilenmeyenlere de can yakıcı cezaları da varmış meğer. Bu sabah işte o âyetleri okuduğum için, benim gibi geç fark edenlere ve genç bahtiyarlara da faydam olabilir düşüncesiyle, hemen paylaşma ihtiyacı hissettim. Ne mutlu bu sorumluluğu erken fark edenlere…

İşte o âyetler: Tâ-Hâ, 124.: “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona (dünyada) dar bir geçim vardır. (*.) Biz de onu kıyamet gününde kör olarak haşr ederiz.” 125.: O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşr ettin?” 126.: Allah, “Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun” der.

  • Evet, çok korkunç bir âkıbet, değil mi?

İşte bu acı âkıbetten tüm insanları kurtarmak amacıyla, o ceberût tek parti döneminin yasaklamalarının aksine, son 10 seneden beri her yerde Kur’ân seferberlikleri ilân edilmektedir. Hiç olmazsa bu seferberliklere her Müslüman’ın severek iştirak etmesi gerekiyor, değil mi?

Fakat niçin hâlâ lâkayt kalınıyor? Sadece lâkayt kalınsa yine de bir derece, maalesef aksine faaliyet gösterenler de var. Bir örnek arz ederek, bu günkü beraberliğimizi noktalayacağım.

Önceki Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun, o yıllarda 'Akşamları televizyonları yarım saat daha az seyredin. Kur'an'la buluşun' açıklaması, kusura bakmayın ama o mâlûm zihniyetteki bazı haddini bilmezlere alerji yaptı. Bu mâkul ve gerekli açıklamayı, 'insanlara zorla kitap okutma'  veya 'televizyon seyredilmesini yasaklama' biçimindeymiş gibi değiştirerek, ciddi tepkiler gösterdiler. Hatta “özgürlüğümü kısıtlama” vs yazılı afişlerle, yürüyüşler yaptılar.

Oysa 'Diyanet İşleri Başkanlığı’ adındaki bir makamın ve o makamdaki kişilerin, topluma Kur'an okumayı tavsiye etmesinden daha normal bir şey olabilir mi?

Yukarıdaki âyetlerle de zarûreti ispat edilen, “Günde yarım saatlik Kur’ân okuma” teklifine bile tahammül edilemiyor ise şâyet, bunun sebepleri araştırılmalı, bu ârızanın giderilmesi için bilinçli, hızlı ve emin adımlar atılmalıdır. O Kur’ân düşmanı zihniyete de hiçbir zaman asla tâviz verilmemelidir…

En bilinçli, en hızlı ve emin adımlar, yani ‘İmana ve Kur’âna hizmet’ kervanına, yani ulusal ve uluslar arası hizmetlerde çığır açan Risale-i NUR kervanına katılarak, hem dünyevî hem de uhrevî hayatımızda, huzur ve mutluluğa yelken açılmalıdır…

“Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size ne diye azap etsin ki? Allah, şükrün karşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Nisa sîresi, 147. Âyet.)

Kişiye zulmetmek istemez Hüdâsı. Herkesin çektiği kendi cezası… Vesselâm.

NOT: 1.) *. Yukarıda 124. âyetteki, “dar bir geçim sıkıntısı” kısmını düşünürken, şeytan; “Kur’ân okumadığı halde çok zengin olanları” vesvese olarak akla getirebilir. Bu sinsi vesveseye bir açıklık getirelim istedim:

Nice ehl- îman ve ehl-i Kur’ân fakirler vardır ki, tevekkül ve iktisat prensipleriyle, tüm inançsız zenginlerden çok daha huzurlu ve mutludurlar. Yani bunlarda geçim darlığı ve sıkıntısı yoktur. Daima hallerine şükrederler.

Zenginlerden de tek bir örnek: Kur’ândan uzaklaşmış olanlara ise bu vesveseler, şeytandandır. Geçtiğimiz yıllarda, “9,5 Trilyon sermayeye sahip olan yabancı iş adamı, 2,5 Trilyon zarar ettiği için, geride 7 milyar sermeyesi olduğu halde intihar etti”, haberi çok yankı uyandırmıştı.

Yani, geçim darlığı veya sıkıntısı ayrı bir derttir, çok çok zengin olmaya bakmıyor. Buna benzer birçok örnek gösterilebilir. İnsanoğlu, geride kalan 7 trilyonlarla bile geçim darlığı ve sıkıntısı yaşıyor ki intihar edebiliyor…

2.) Bu vebalden herkesin kurtulması için, ülkemizdeki tüm camilerde “Yetişkinlere, Kur’ân Öğretme kampanyaları” başlatılmıştır. Yani, o ceberut yıllardaki yasaklara ve her türlü tehlikelere rağmen, Kur’ân öğrenildiği halde, bu gün artık hiçbir mazeret kalmamıştır. Hangi cami görevlisine müracaat etseniz, sizi sevgi ve muhabbetle karşılayacaktır…  

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER