Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ekrem TUNCER
Ekrem TUNCER

Kur’an-ı Kerim’i kim yaktı?

İsveç’te aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan, Türkiye’nin Stockholm büyükelçiliği önünde kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim'i 1,5 milyar Müslüman’ın gözü önünde yaktı.

Paludan’ın eylemi sırasında İsveç Polisinin güvenlik önlemi aldığı ve müdahale etmediği de net bir şekilde görüldü.

Bu eylemin Elçilik Binamızın önünde yapılması Türkiye’nin İslam dünyasındaki liderlik rolünün ne kadar önemli olduğunun da bir göstergesidir. Biz Asırlar boyunca İslam’ın sancaktarlığını yapmış bir milletiz. Son yüzyılda sorumluluğumuzdan uzaklaşmış, inancımıza bağlılığımızdan kopmuş, İslam’ın dünyaya adalet saçan medeniyeti yerine, Batının batıl ve vahşi medeniyetini rol model almış olmamıza rağmen; inancımız ile olan bağımız ne kadar kavi ki bu densiz bizim sinir uçlarımıza basmak için bu rezilliği yaptı.

Değişen dünya düzeninde değerlerimizden kopmadan gelişmek yerine geçmişten gelen köklü devlet ve millet kültürümüzü adeta ayaklar altına alarak batının kokuşmuş medeniyetine, alçaklık kompleksiyle sarıldık. Geçmişte İttihat ve Terakkiden itibaren başlayan bu Batı hayranlığı günümüzde, Avrupa Birliğine üyelik sevdası olarak tezahür etti. İşte aşıklısı olduğumuz Avrupa, İşte hayranı olduğumuz Batı.

Ecdadımız Osmanlı; hiçbir döneminde, buna en güçlü olduğu dönemlerde dâhil, hiçbir inancı baskılamamış, hiçbir dinin kutsalına saldırmamış, saldıranlara müsamaha etmemiştir. Bünyesindeki azınlıklara İslam’ın emrettiği hoşgörü ile yaklaşmış, can ve mal güvenliklerini teminat altına almıştır. Batının adaletinden, özgürlüğünden fayda bekleyenler bu Kur’an yakma eylemiyle; gerçek zihniyetlerinin ne olduğunu umarım anlamışlardır.

Batı zihniyeti; adaleti savunur ama hiçbir zaman, bir Müslüman için adaleti savunmaz.

Batı; insanlara karşı işlenen suçlara karşıdır ama söz konusu Müslüman canı ve kanıysa oralı bile olmaz.

Batı tüm inançlara saygılıdır ama söz konusu İslam inancıysa düşünce özgürlüğü kapsamında Kuran yakılmasına müsaade eder.

Kısacası batı ikiyüzlüdür.

Peki, biz kaç yüzlüyüz?

Biz Kur’an-ı hayatımızda ölçü olarak uyguluyor muyuz? Çocuklarımıza öncelikle Kur’an-ı öğretiyor muyuz? Kur’an-ı Kerim’in rehberliğine uyuyor muyuz? Her gün Kur’an okuyor muyuz? Ya da okuduğumuz ayetleri anlıyor muyuz? Veya biz Kutsal Kitabımızı ne kadar tanıyoruz?

Biz Müslümanlar olarak; kutsal kitabımız Kur’an-ı hayatımıza kılavuz yapmadık. Evlerimizde kütüphanelerimizin en üstünde mahzun bıraktık. Evlatlarımızı Kur’an yolunda yetiştirmedik. Ama her yaz tatilinde Camiye Kur’an öğrensin diye göndermeyi ihmal etmedik. Kur’an ölçüsünde ticaretimizi yapmadık. Ama iş yerlerimize Kur’an ayetlerinden tablolar astık. Kuran ölçüsünde sosyal hayatımızı oluşturmadık. Ama Kur’an-ı Kerime yapılan bir saldırı olunca sosyal medyada sessiz kalmadık. Kısacası Allah’ın biz kullarına Peygamberi aracılığıyla indirmiş olduğu Kur’an-ı hayatımızın hiçbir noktasında gerçek manada ölçü olarak almadık. Sadece şekli olarak tatbik ettik.

Kur’an-ı Kerim’de Namazın Tadili Erkânı şekli olarak tarif edilmez, hayatımıza tatbiki olarak tarif edilir. Ancak biz namazın şekli tadili erkânını bilir ve uygularız. Ama tatbiki olarak uygulamayız. Sorunumuzun bam teli de tam burasıdır.

Kuranı Kerim’de “biz ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz” ayetini okuruz ama ne kulluğumuzu ona tam olarak yaparız ne de yardımı sadece ondan dileriz. Basit bir işimiz için bile araya kırk tane adam koyarız. En ufak bir konforumuza zarar gelse hemen yaşantımızdan taviz verir, eğilip bükülürüz. Günde beş vakit; “Âlemlerin Rabbi olan Allah” diyerek namaza başlarız ancak selam verdikten sonra; “reel politik” diyerek mutlak güç ve kudret sahibi Cenab-ı Hakk’ı unutuveririz.

Biz Kur’an-ı Kerim’i fiilen yakmadık ama manen yaktık. Onu hayatımızın ölçüsü yapmadık. Ülkemizde Kur’an okumayı bilmeyenlerin oranı çok yüksek, okuyanlardan anlayanların oranı ise çok düşük. Kur’an-ı okuyup, doğru anlayıp, hayatına tatbik eden insan sayısı da maalesef çok az. Biz Kur’an-ı doğru anlarsak, hayatımıza doğru tatbik edersek, o zaman tüm meseleler çözülmüş olacak.

Yazımı Kur’an-ı Kerim’den iki ayet ile sonlandırıyorum.

Selam ve dua ile.

İsra Suresi, 9. ayet: “Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan müminlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.”

Zümer Suresi, “27. ayet: Andolsun, Biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.”

Ekrem TUNCER
Ekrem TUNCER HAKKINDA

27 Mayıs 1986 yılında Beykoz Ortaçeşme Mahallesinde doğdu. Göksu Kur'an Kursu'nda Temel dini bilgiler eğitimi aldı. Paşabahçe Ahmet Ferit İnal Lisesi’nden 2005 yılında mezun oldu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Emlak Yönetimi ve Gayrimenkul Uzmanlığı bölümü ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetim Bölümünden mezun oldu. 2001 Yılında Kurulan Saadet Partisi’nin Gençlik Kollarında, sırasıyla; Paşabahçe Mahalle Başkanlığı, Beykoz ilçe Başkanlığı, İstanbul ve Genel Merkez yöneticiliklerinde bulundu. 2010 yılının Kasım ayında Has Parti'nin kurucuları arasında yer aldı. Has Parti'nin 2012 yılında AK Parti'yle bütünleşmesiyle birlikte siyasi çalışmalarına son verdi. Tuncer’in; kendi ismini taşıyan bir emlak ofisi ve gıda sektöründe ticari faaliyetleri vardır. Cansuyu, Cansimidi, Esam, İlkader, Anadolu Gençlik Derneği, Tügva, İHH gibi bir çok STK'nın çalışmalarında aktif görev almıştır. Uzunca bir süre İHH Beykoz Temsilciliği görevini yürütmüştür.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER