Büşra ŞEN ÇOBAN
  • 30/09/2019 Son günceleme: 30/09/2019 17:05
  • 6.991

Yeni bir yere konmak, ferahlık için tebdil-i mekân yapmak hoş bir eylem olmakla birlikte zordur da.

Başka bir şehir, başka komşular, başka manzara, başka sesler, başka yemek kokuları... Bir sürü başkalıklara sahip olunur. Bu farklılıklar insanı yalnız olma korkusuna ittiği gibi insanı yabancılaştırabilir de. Kendine yabancı, evine yabancı, ailesine yabancı olma durumu bile yaşayabilir insan.

Bu buhranı çözen eylem nedir peki? Sadece tatlı bir tebessüm. Sıcak bir merhaba. Sıcak bir karşılama insanı yeni mekâna ait hissettirir. Uyum sağlamayı kolaylaştırır, yorgunluğu azaltır. Artık kabul edilmiş ve onlardanmışsınız gibi hissettirir. Yeni bir dostluğun başlangıcı olur küçük bir tebessüm. Yaptığın yemekten bir tabak verirsin, dolu bir tabakla iadesiyle teşekkür ederek karşılık verirsin. Bazen işin olur çocuğu 5 dk emanet edersin. Bazen başka bir şehre, başka bir ülkeye birlikte seyahat edersin. Kafan bunalır bir kahve içer dertleşirsin. Yani bir tebessüm ile komşun ailen olmuştur, akrabandan yakın olmuştur. Az daha samimi olsan miras hak olacaktır neredeyse.

Günümüz toplumunda bir hissizleşme, duyarsızlaşmadır gidiyor. İnsanların birbirlerine olan güveni ciddi anlamda sarsılmış durumda. Güven komşuluk ilişkilerinde kendini şöyle gösterir; birbirine güvenmeyen ve saygı duymayan komşular aynı ortama girdiklerinde sürtüşme, birbirini çekememe gibi durumlar söz konusudur. Birbirleri hakkında dedikodu yaparlar, kıskanç davranabilirler. Bu da önce bireyin kendisine ve ailesine sonra da komşusuna zarar verir. Birbirine güvenen komşular birbirine saygı duyarlar. Güvenmek, aileler arası seviyeyi bozmaz . Komşu ilişkilerindeki güven, içli dışlı olmak demek değildir. Güven ve saygı muhabbet doğurur.

Muhabbetli ve saygı dolu bir komşuluk için; günaydın, iyi günler, merhaba gibi selamlaşma kelimelerini ihmal etmesek keşke. Hani bazen birine selam veririz almaz bize ruh gibi bakar ya, en azından verilen selamı alsak. Dışarı çıkarken komşumuza da bir ihtiyacı olup olmadığını sorup komşumuzun yüzünde küçük bir tebessüm oluşturabilsek, hasta ziyaretlerini küçük bir hediye ile de olsa muhakkak gerçekleştirebilirsek komşuluğun temel görevlerinin hakkını vermiş oluruz.

Çevremizle, komşularımızla olan iletişimimiz iç huzurumuzu da etkileyecektir. Evimize de muhakkak yansıyacaktır. Unutmamalıyız ki evi ev yapan içindeki eşyalar değil, beton yığınları değil. Samimiyet ve sıcaklıkla gerçekleşen diyaloglardır. Bu vesilesiyle evimi ev yapan tüm komşularıma bu yazım hediyem olsun.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz