Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Köyünüzün adı değişti mi?

Bu durum özellikle bizim coğrafyamızda mı var bilemiyorum...

Bizim coğrafya derken; Balkanlar, Anadolu, Kafkasya ve Ortadoğu'yu kastettiğimi belirtmem gerek.

Çünkü bu topraklar bidayetten beridir, kadim İslam coğrafyasıdır.

İlk kez Balkanları gördüğümde ne kadar çok yerin adının değiştiğini o zaman fark etmiştim. O gün bize rehberlik edenler, “Buranın adı 'Trigovişte' ama aslında biz buraya eskiden 'Eski Cuma' derdik… Şuranın adı 'Dimitrovgrad' ama oraya biz önceden 'Kayacık' derdik… Burasının da asıl adı 'Filibe' ama şimdi buraya 'Plovdiv' diyorlar…” şeklinde bir sunum yapmıştı. “Buralarda her yerin adını değiştirdiler…” diye de eklemişti rehber arkadaşımız…

Bulgaristan'daki köy ve kasabaların isimleri neredeyse tamamen değiştirilmiş. Durum, Yunanistan ve Makedonya'da da aynı… Adeta tüm Balkan topraklarındaki Türk, Osmanlı ve Müslüman olan her şey silinmek istenmiş.

Ayrıca o bölgedeki mezarlıklar yok edilmiş: Mescitler, mektepler, çeşmeler de ya yıkılmış ya da kaderine terk edilmiş… Yapılan bir imar düzenlemesiyle de yerle bir edilmişler…

Binlerce yıldır iç içe, et-tırnak misali yaşayan Türkler, Bulgarlar, Grekler, Makedonlar, Hırvatlar, Boşnaklar, Torbeşler ve Pomaklar, ne olduysa 16. yüzyıldan sonra birbirlerinin gözlerini oymaya başlamışlardı.

Kültürleri tarihsel birikimleri ellerinden kayıp gidiyordu.

Şovenizm ve etnik barbarlık öyle bir hal almıştı ki, 'öteki' olan yok oluyordu.

İşte bunun ilk adımı da buydu: “Eski olanı değiştir… Yeni isimler koy… Bağlar kopsun…”

Bu isim değişiklikleri ilk bakışta insanın ruhunu okşasa da sonraları aslında ne kadar da büyük travmalara sebebiyet verdiğini, yaşayarak öğrenenlerden birisiyim…  

Ancak bazı isimler tarihsel süreç içinde dilden dile, ağızdan ağza söylenirken, tabii olarak değişiklikler geçirebilirler. Sözgelimi "Beykoz" böyle bir değişiklik sonucu oluşmuş bir yöre ismidir: "Amikos" kelimesi, önce "Becikos" sonra da “Beykoz” halini almıştır. Ben bu tür kelimenin tabii değişimini kast etmiyorum.

Yerleşik, anlamlı, tarihe not düşülmesi gereken köy ve kasabaların isimlerinin yok edilmelerinden bahsediyorum.

Yukarıda ifade ettiğim gibi bunu en çok Bulgarlar, Grekler, Sırplar, Makedonlar, Gürcüler yaptılar.

Gelelim bugüne ve bize… 'Acaba biz de ulus devlet kimliğine kavuştuktan sonra Anadolu'da köy ve kasaba ismi çok değiştirdik mi?' diye baktım. Gördüm ki, biz de onlardan geri kalmamışız…

"Ne güzel işte…  Biz de Anadolu'daki Rumca, Ermenice, Kürtçe, Lazca, Gürcüce olan isimleri değiştirdik… Bunda ne var ki?” diyebilirsiniz. Ancak kimse kimsenin ismini değiştirmeyeydi; daha iyi değil miydi?

Nesiller arası geçirgenlik ve tarihsel süreçlerin devamı için bu değişiklikler büyük sorunlara neden olmaktadır.

Düşünün: Dedenizin yaşadığı köyün adı bir anda değişmiş ve üstüne üstlük 'Soyadı Kanunu' çıkınca, bir anda soyadınız da değişmiş… Ne oluyor? Film bir anda kopuyor ve geride hiçbir şey kalmıyor. Sizce de acı bir durum değil mi?

Anadolu'nun çeşitli yerlerine yaptığım ziyaretlerde, o yörenin adı nedense hemen dikkatimi çeker. 'Yöre acaba adını özelliklerinden mi alıyor?' diye merak eder, sorarım. Mevcut ismin yörenin adıyla ilgisiz olduğunu ve değiştirildiğini öğrenince de yüreğim burkulur.

“İttihat ve Terakki yıllarında (1876) başlayan 'yöre isimlerini değiştirme' furyası, yaklaşık yüzyıl devam etmiştir. Bugüne kadar da tespit edilebildiği kadar 15 bin 250 yöre adı değiştirilmiştir!(Sevan Nişanyan – Adını Unutan Ülke)

Mesela sizlere, ismi değişen bazı bilindik yerlerden bahsedeyim.

Bugünkü Mesudiye'nin ilk adı "Milas"'tır… Kaçımız biliyoruz? İzmir'deki Selçuk ilçesinin asıl adı Ayasluk'tur. Antalya'daki Selimiye 'Gazipaşa' diye; Dersim de 'Tunceli' olarak değiştirilmiş…

Ayrıca Akkilise, Karakeşiş, Maşatlık, Arapköy, Çerkezbendi, Emenikaçağı, Kürtler Avşarı, Acemler gibi yer isimleri de zamanla başka isimlere dönüştürülüvermiş…

İstanbul'un Makriköy ve Ayastefanos semtleri, 'Bakırköy' ve 'Yeşilköy' olmuş; Kerasos, 'Giresun'a ve Trapezous da yerini 'Trabzon'a bırakmış…

Sivas'ın Ezbider köyü, 'Akıncılar' adıyla yeni bir ilçeye dönüştürülmüş… Erzincan'ın Eğin'i gitmiş, yerine 'Kemaliye' gelmiş…

Birkaç tanıdık örnek verdim. Sadece Anadolu'da 15 bin 250 yöre ismi değişmiş. Varın siz ötesini hesap edin… Anadolu'da 20. yüzyılın başında 36 bin yerleşim yeri bulunduğuna göre, neredeyse yarısının adı değişmiş; değiştirilmiş. Değişim nereye kadar varmış bakın: Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın ilçesi olan bugünkü Güneysu bile zamanla isim değiştirmiş; oraya bir zamanlar ‘Potomya’ derlermiş…

Üşenmeyin, siz de köyünüzü, kasabanızı merak edin… 'Acaba değişmiş mi?' diye kendi kendinize sorun, bir araştırın… Ben baktım… Benim köyün de kasabanın da ismi üstelik bir de değil; birkaç kez değişmiş… 'E, ne var bunda? Çok mu önemli?' diyeceksiniz…

Sizi bilmem ama ben çok önemsedim.

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER