A. Raif ÖZTÜRK
  • 03/04/2017 Son günceleme: 03/04/2017 20:19
  • 3.829

Haberlerde izleriz: ‘Güneydoğu’nun Falan ilçesinde meydana gelen olayda, uçurumdan atlayan bir koyunu bütün sürü takip etti.

Uçurumdan atlayan 450 koyun telef olur.’ Bazen de; ‘850 koyundan 250’sini uçurumdan atladığını, çobanın müdahalesiyle diğer koyunlar hedef değiştirerek kurtulduğunu’ izleriz veya duyarız. Bu konuya bilim adamları şöyle bakıyor:

Veteriner Fakültesi Zootekni Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kaan İşçan, “Hiçbir koyun bir yerden atlayarak intihar etmeyi bilmez. Koyunlarda sürü davranışı vardır” diyor. Yani konu uzmanları özetle, “koyunların intihar edemeyeceğini, gamsız hareket ettiklerinden, bir öndeki koyuna tam güven duyduklarını, sadece arkadaşını taklit ettiğini ve en önemlisi de hiç sorgulama kabiliyetleri olmadığından kaynaklandığını” açıkça belirtiyorlar.

Zaten Allah cc onları öyle yaratmasaydı, o kadar kolaylıkla güdülmez, sütleri sağılmaz, yünleri kırkılmaz ve etlerinden istifade için kesilmezlerdi.

Bu sürü gafletinin neticesi ne kadar vahim olsa da herkes bu konuya “hayvandır, aklı yoktur, elbette sorgulama yapamazlar” nazarıyla bakacaktır.

Ancak aynı gafletin, insanlarda görülmesi halinde durum tamamen değişir ve insan sorumlu tutulur, resmen suçludur, sorgulanır ve yargılanır. Çünkü insanda akıl var, vicdan var, hafıza var, ibret var, sorgulama kabiliyeti var üstelik te insana, Kâinatın yaratıcısı tarafından “en isabetli davranış biçimlerini içeren” kılavuz kitap da gönderilmiş.

Bu da yetmiyormuş gibi, o “en isabetli davranış biçimlerini” herkes çok iyi anlayabilsin diye, en doğru sözlü ve en EMÎN bir kulunu (SAV) muallim olarak görevlendirmiş. Hatta bu da yetmiyormuş gibi, o saadet asrına ulaşamayanlara da bu kılavuz kitabı açıklayıcı vârislerini, tüm asırlara serpiştirmiş.

Koyun sürüsü gafletinden, bu farklı konuya niçin girdim?

Hemen arz edeyim:

Her birimize akıl, vicdan, sorgulama kabiliyeti vs. verildiği halde, üstelik te Kâinatın yaratıcısı tarafından en isabetli davranış biçimleri de bizlere bildirildiği halde, birçoğumuzun ahvâli, maalesef o koyun sürüsünden pek de farklı değil…

Her birimiz araştırma yapmaya mecbur olduğumuz halde; yâ tembellikten araştırmadan arkadaş peşine takılmışız, yâ seçici olmadan televizyon ve internet tuzaklarına takılmışız. Yâ ekmek parası masumiyetindeki işe-güce, siyasete-ticarete veya maç-eğlence gibi meşguliyetlere takılmışız. O koyunlar gibi sürü halinde bilinçsizce bir felâkete doğru gidiyoruz. Yakında gümbürdeyerek düşeceğimiz kabir uçurumunu, (ki her gün 350 000 kişi bu çukura defnediliyor) maalesef hâlâ pek fark edemiyoruz.

Yüzde 99’u Müslüman denilen halkın değil, sürekli camiye giden cemaatin bile çoğu, maalesef Müslümanın el kitabı olan Kur’ân-ı Kerîmi okumasını dahi bilmiyor. Bir yerde vekil imamlık yaparken, cemaatim üzerinden istatistik yaptığımda, devamlı cami cemaatinin %55’inin Kur’ân bilmediğini tesbit ettiğimi müftü beye söyledim. O hiç hayret etmedi ve bana “Hocam, biz hacca gönderdiklerimizin bile yarıdan çoğunun Kur’ân bilmediğini tespit ettik” dedi. Bugün hiç kimsenin Kur’ân öğrenememe mazereti yok. Ceberut tek parti döneminde olduğu gibi devlet yasağı yok, jandarma-polis korkusu yok, baskısı yok. Son 10 yıldan beri teşvik var, kolaylıklar var, her camide Kur’ân seferberlikleri var…

  • Bunlara rağmen, Allah aşkına Müslümanlar böyle mi olmalıydı?...

O koyunların gafleti onların 10-15 senelik ömürlerini mahvediyor, fakat bizim gafletimiz sadece dünya hayatımızı değil, Kabir, Haşir, Kıyamet, Sırat, Mahkeme-i Kübra süreçlerinde binlerce yıllık hayatlarımızı mahvedecek. Hatta Ebedî âhiret hayatımızı Cehenneme dönüştürecek kadar tehlikeli bir gaflettir.

O koyunlar, kendilerine akıl verilmediği için bu gafletten sorumlu da değiller. Oysa bizler her hareketimizden, öğrenmemiz gerekenleri öğrenmediğimizden, eğer öğrendiysek uygulamadıklarımızdan, uyguladıysak samimiyetsizliğimizden bile tek tek sorgulanacağız. Çünkü bizler koyun gibi değiliz, akıl sahibi insanlarız.

Bir ehl-i Tahkikin gözlemlerine göre; “40 vefiyattan, (ölümden) sadece bir-iki kişi o gafletten kurtulmuş. Yani, îman ile kabre konulmuş. Diğerleri ise imansız göçmüş.” Tabiri caizse o telef olan koyunlar gibi mahvolmuşlar. Yukarıda arz ettiğim gibi bu mahvolma, o koyunlar gibi de masumca da değil!...

İşte Güneydoğudaki o koyunların uçuruma yuvarlanıp telef olma olayları, bana hepimizin maruz kaldığımız bu tehlikeyi çağrışım yaptı. Bir üzüntü ve ürperti içinde, fakat ümit var olarak bu konuyu dikkatlerinize arz etmek istedim.

Henüz elimizde fırsat varken aklımızı kullanalım, her birimiz ciddi araştırmalar yaptıktan sonra arkadaş seçelim, televizyon ve internet tuzaklarına takılmayalım, seçici olalım.

Ekmek parası masumiyetindeki işe-güce, siyasete-ticarete veya maç-eğlence gibi meşguliyetlere takılmadan, dünyaya gönderiliş gâyelerimizi iyice öğrenelim ve o görevlerimizi asla ihmal etmeyelim.

Birkaç senede bir bize düşen OY verme tercihlerimizi de DOĞRU kullanalım, Din ve mukaddesat düşmanlarına karşı tavır alalım ki, ind-i İlâhiye karşı sorumlu olmayalım.

Bu fırsatlar bir daha ele geçmeyebilir, bu hatırlatmalar da her zaman olmaz.

Bir bakarız ki umulmadık bir kaza neticesinde veya bir kalp krizi sonucu veya sebepsiz Azrail AS ile karşı karşıyayız! Abdest almaya bile, tövbe etmeye bile fırsat kalmayabilir.

O takıldıklarımızın hiç birinin bizlere hiçbir faydası olmaz. Vesselâm…

Yazarın Yazıları