“Günümüzden 100 yıl kadar önce 40 yıl civarında olan ortalama insan ömrü bugün gelişmiş toplumlarda 80 yaş sınırını zorlamakta, bizim ülkemizde de neredeyse 70 yaş civarına ulaşmış bulunmaktadır.
”
Ancak, bugün insanları tehdit eden ölüm nedenleri bundan 100 yıl öncesine göre çok daha farklıdır. O zamanlar büyük toplumsal tehdit olan infeksiyonlar bugün çok daha az ölüme yol açmaktadır. Buna karşılık kalp ve damar hastalıkları en önemli toplumsal sağlık sorunu olarak kendisini göstermektedir.
Bugün için toplumdaki ölüm nedenlerinin yarıya yakını kalp ve damar hastalıklarından ötürü olmaktadır. En yakın takipçi olan tüm kanserler bu miktarın yansına ancak ulaşmaktadır.
Toplumu bu kadar ciddi şekilde tehdit eden ve de etmeye devam edecek olan koroner arter hastalığım tanımaya çalışacağız.
Koroner damarların herhangi bir nedenle daralıp görevini yerine getirememesine koroner yetersizliği diyoruz.
Damar sertliği, damar iç duvarlarında ölü hücreler, yağ ve kireçten oluşan plakaların damarların iç çapım daraltmağıdır. Daralma yavaş yavaş ilerler ve damar %70 oranında daraldığında kalbin beslenmesinde tehlike çanları çalmaya başlar. Özellikle zorlayıcı bedensel hareketler, sinirlenme ve yemek yeme gibi kalbin işinin arttığı durumlarda, bu işler için yeterli kan gelmeyince kişiyi özgün bir ağrıyla uyarır.
Ağrı daha çok göğsün ortasında, sırtta, sol omuz ve kolda, bazen göğsün sağ yanında mide bölgesinde, çene hatta dişlerde hissedilebilir.
Örneğin ABD'de kalp ve damar hastalıklarının açtığı 1 yıllık maliyet 500 milyar dolar gibi gerçekten büyük bir rakamdır. Olayın bu yönünden bakıldığında, bu hastalıkla mücadelenin sonucunda kurtarılacak hayatlar olduğu kadar, tasarruf edilecek ve başka şekilde toplumun yararına harcanabilecek fonlar vardır.
İkincil korunma; Hastalığa tutulmuş olanlarda risklerin ve hastalığın ilerlemesini önlemeye yönelik girişimler.
2- Aile öyküsü (Birinci derece akrabalardan erkekte 55, kadında 65 yaşından önce KAH bulunması)
3- Sigara içiyor olmak
4- Hipertansiyon (Kan basıncı > 140/90 mmHg üstü)
5- Hiperkolesterolemi (Total kolesterol > 200 mg)
6- LDL Kolesterol (130 mg üstü ise)
7- HDL Kolesterol (40 mg altında ise)
8- Şeker hastalığı
Organizmanın hormon ve enzim yapı taşlarından olan kolesterol üç ayrı formülden oluşur.
LDL ve VLDL denen kolesterol zararlı, HDL ise yararlı kolesteroldür.
Günümüzde kabul edilen sınırlar Total kolesterol için 185mg/dl altı, HDL için 40mg/dl'nin üstü, LDL içinde 130 mg/dl'nin altıdır.
Katı yağlar, tere yağı, yumurta sarısı, kırmızı et ve yan ürünleri, yağlı süt ve ürünleri gibi doymuş yağ asitlerinden zengin besinler LDL kolesterolü yükseltir.
Sebzeler, meyvalar, tahıl (fasulye, mercimek), yağsız süt ve ürünleri, sıvı yağlar ve beyaz etlerin kolesterolü düşüktür.
Araştırmalar, nabzı %50 artıran bir tempoda günlük yarım saatlik yürüyüşlerin bir ayda LDL'yi % 40 düşürdüğünü göstermiştir.
Kolesterolün % 1 azalması, kalp krizi riskini % 2 azaltmaktadır.
Örneğin: Kolesterolünüz 250 mg iken, 225 mg'a düşürülürse (% 10) kalp krizi olasılığı % 20 azalacaktır.
Japonya'da ortalama kolesterol 150 mg düzeyindedir. Japonya'da kalp krizi nedeniyle ölümlerin oranı % 7'dir. Oysa gerek bizde gerek ABD'de bu oran % 45'dir.
Kolesterol düzeylerinin düşük olduğu bir ülkeden bu düzeylerin yüksek olduğu bir ülkeye göç eden insanlarda bir kuşak sonra hem kolesterol düzeyleri hem de KKH sıklığı göç edilen ülkeyle aynı düzeye ulaşmaktadır.
Halen ülkemizde 8 milyon yurttaşımızın 200 mg'dan 2 milyon kişinin de 240 mg/dl'den yüksek kolesterol düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.
Tüm kalp ve damar hastalıklarının %35'inde hipertansiyon sorumlu tutulmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda tansiyonda 10 mmg'lık artışın KKH riskini % 25 artırdığı gösterilmiştir.
SİGARA: KKH'nın en önemli risk faktörlerinden biri olan sigara, ülkemizde yaygın kullanımı nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Yaklaşık 16,5 milyon yurttaşımızın sigara içtiği tahmin edilmektedir.
Sigara içenlerde kalp krizi ve kalp'ten ölüm riski içmeyenlere göre erkekte 2,7 kadınlarda 4,7 kat daha fazla bulunmuştur.
Kalp krizi geçirmiş olgularda sigaranın bırakılmasını takiben birinci yılda risk yarı yanya azalmakta ve ikinci yıl içinde de risk hiç içmeyenler düzeyine inmektedir. Sigara faydalı kolesterolü düşürüp, zararlı kolesterolü artırmaktadır.
ŞEKER HASTALIĞI (DİYABET)
Toplumumuzda görülme sıklığı kaygı verici biçimde artma eğiliminde olan bir risk faktörüdür. Diyabetik olgularda damar sertliği daha sık ve erken yaşta görülmektedir.
Diyabet, KKH riskini erkeklerde 2, kadınlarda 4 kat artırmaktadır.
Kalp krizi geçirmiş diyabetik olgularda hastane içi ölüm, diyabeti olmayanlara göre % 50 daha fazla ve 2 yıllık ölüm oranının 2 kat sık olduğu saptanmıştır.
Fiziksel aktivite azlığı (sedanter yaşam tarzı) KKH için önemli bağımsız bir risk faktörüdür.
Egzersiz azlığında harcanan kalori azaldığından şişmanlığın yanı sıra insülin direnci, kan lipid bozuklukları, hipertansiyon gibi risk faktörleri ortaya çıkmaktadır.
Düzenli fiziksel aktivite ile kilo azalmakta LDL-Kolesterol ve Trigliserid düzeyleri düşmekte HDL-K düzeyleri yükselmekte, insüline duyarlılık artmakta, kan basıncı düşmektedir.
Ruhi depresyon, kaygı durumu, düşmanlık duygusu ve sosyal yakınlık gibi psikososyal etkenlerin KKH riskini artırdığı gösterilmiştir.
Burada KKH'yı kısaca özetlemeye çalıştım. Tanı ve tedavi yöntemleriyle ilgili başka bir yazıda buluşmak dileğiyle.
Obur olma; ot ye, ak et ye, al et yeme,
Tütünden ırak dur; oksijenini eksiltme,
Aşkı, sevgiyi, sevmeyi ihmal etme,
Rahat ol, hoş gör; çevrenle itişme,
Yürü, gez, eğlen; evde çöreklenme.
YORUMLAR