Recep ÖNCEL
  • 23/01/2021 Son günceleme: 23/01/2021 17:42
  • 3.147

Korona ve kar

16 Ocak 2021 tarihinde, Birlik Vakfı İstanbul Şubesi tarafından Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk’ün sunduğu  ‘COVID 19 Salgını;  Mevcut Durum ve Aşılar’ konulu çevrimiçi bir konferans yapıldı. Zoom vasıtasıyla konferansı izledik. Bu konferans vesilesi ile ben bilgi sahibi oldum. Bundan dolayı, hem vakfımıza, hem de hocamıza teşekkür ediyorum. Aşağıda konferanstan aldığım bazı notları paylaşacağım;

‘31 Aralık 2019 ‘da Çin Vuhan kentinde ilk vaka görüldü. Türkiye’de 7 Ocak’ta Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunda ilk pandemi toplantısı gerçekleşti. Daha sonra Bakanlar Kurulu toplantısında bu konu ele alındı.

Virüsler çok küçük canlılardır. Bu virüs 1 mm’ nin yüz binde biri büyüklüğündedir. Ne kadar küçük bir canlı bütün dünyayı dize getirdi.

Bir sinek bir kartalı yere vurdu.

Bazıları, bu işi önemsiz göstermeye çalışıyor.

Biz Allah’ın kaderinden, gene Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Ama tedbirimiz alıyoruz. Çalışıyoruz.

Türkiye gerçekten çok ciddi bir çalışma yaptı, organize oldu.

Çok dikkatli olmalıyız.

Hastalık sinsi bir şekilde ilerliyor. Önce bir grip rahatsızlığı gibi oluyor, sonra birden hastalık şiddetlenebiliyor. %80 oranında hafif seyrediyor. %20 hastaneye yatış gerçekleşiyor. Halsizlik, nefes darlığı, ateş, tat ve koku kaybı belirtiler veriyor. Laboratuvar testleri %85 oranında duyarlılık gösteriyor.

Bu virüsle ilgili, dört dörtlük etkili bir ilaç yok.

Genellikle evde tedavi yapılıyor. Şikâyetler artarsa hastaneye yatırılıyor.

Yakın temas,15 dakikadan daha fazla ve 1 metreden yakın olunca tehlikeli oluyor. Ev, iş, okul, sarılmak, öpmek, çok tehlike arz ediyor.

Düzgün beslenmek, iyi uyku, karantina, aşılama ile hastalık önlenmeye çalışılıyor.

Türkiye, süreci güzel yönetti.

Dünya’ da 234 aşı çalışması devam ediyor. Türkiye’ de 15 ayrı Covid 19 aşısı çalışması yapılıyor. Şu anda Türkiye’ de kullanılan aşı  %90 etkinliğe sahiptir.

Aşı bizleri ağır hastalıktan kurtarmak suretiyle korumaya vesile oluyor. Orta ve ağır vakaları % 100 engelliyor.

Şimdi, sağlık kurumunda çalışanlar aşı oluyorlar. Zamanla yaşlı engelliler, 85 yaş üzeri olanlar, kronik hastalığı olanlar ve en son sırası geçenler aşı olacaklar.

 Dünya’yı etkileyen pandemi sürecinde erken tanı ve tedavi çok önemlidir.

Bundan sonra gelecek salgınlara da hazır olmalıyız. Hem ekonomik hem psikolojik açıdan kendimizi geliştirmeliyiz. Yerli milli üretim istikralı bir yatırım olmalıdır.

Geçmişe sahip çıkanların,  geleceği olur!

Biz olmasak bile, bizden sonrakiler zengin, güçlü bir Türkiye ‘de yaşayacak, inşallah!’...

Muhterem Profesör Recep Öztürk hoca, konuşmasını böyle bitirdi. Ben bu güzel sohbetin üzerine bir şey söylemek, yorum yapmak istemiyorum.

Malum, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Devlet Bahçeli ve Sayın Meral Akşener’ de aşı oldular.

Eskiler kara gün kararıp kalmaz demişler.

Biz, Cenab-ı Hak’tan, “tez zamanda hem yerli ve milli aşımız olsun hem de bu hastalıktan kurtulalım” diye niyaz ediyoruz.   

Kar yağdı

Kuraklık tehlikesi, mikroplar derken, çok şükür kar yağdı…

Kar berekettir. Malum barajlarda su kalmamıştı. Tüm Türkiye’de kuraklık tehlikesi baş göstermişti.

Kar güzelliktir. Pencereden bakınca, her taraf ayrı bir güzel görünüyor. Ağaçlar, deniz, yollar, binalar sanki hepsi tek renge boyanmış.

Kar temizliktir. Bu vesile ile her yer mikroplardan temizleniyor, hastalıklar için faydalı oluyor.

Hz. Mevlana; ‘Biliyorum ki yeryüzünde üşüyen müminler var, ben artık ısınamıyorum’ diyor.

Bu merhamet duygusuna sahip olmak gerekiyor.

Kar, soğuk, zor kış şartları dolayısıyla, üşüyenleri düşünmek lazım.

Evsiz olanlara, sokaklarda kalanlara, çadırda yaşayanlara, yakacak odun ve kömürü olmayanlara sahip çıkmak lazım.

Yaşanmış bir olay; bir beldeye yağmur yağmıyormuş.

Bir âlime dua etseniz, diye rica ediyorlar. Cevap veriyor; ben dua edeyim ama sizde evsiz barksız olanlara, evinin damı akanlara, yakacak odun kömürü olmayanlara, sahip çıkın!’ diye tavsiyede bulunuyor.

Gerçekten bu tavsiye edilen şeyleri yapıyorlar, yağmur yağıyor.

Gene bir tavsiye; ‘matemlerin yanında olmak lazım, onların derdine merhem olmak lazım’.

Hepimiz, az çok demeyip, böyle zor günlerde, ihtiyaç sahiplerine, kimsesizlere yardımcı olmaya, çalışmalıyız.

Bu arada, İstanbul Valiliği duyarlılık göstermiş. Sokaklarda kalanları, otellere yerleştirmiş ve onlara yemek veriyor. Tebrik ediyorum. Bu işlere emek çeken, dernek ve vakıfları da tebrik ediyorum.

Allah hepsinden razı olsun. Ve cümlemize hayırlar fethi, şerler defini nasip eylesin.

Yazarın Yazıları