Erdal ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 30/07/2019 19:33
  • 23.705

Halil İbrahim Uludağ ile zaman zaman yaptığımız sohbetlerin birinde laf, yakınlarda bir trafik kazasında kaybettiğimiz vali Recep Yazıcıoğlu ile kesişti.

Yazıcıoğlu bu ülkenin yetiştirdiği önemli evlatlarından biriydi. Devleti anlatış biçimi, halka yaklaşım modeli ile ulusalcı yurtsever sevgisiyle örnek aldığım yöneticilerimizden biriydi. Ölüm haberini televizyonda duyduğumda gözyaşlarımı tutamadığım ender yurdum insanıydı. Allah rahmet eylesin. Yazıcıoğlu ile ilgili düşüncelerimi, duygularımı ve örnek olan hayatını ortaya koyarken Halil İbrahim beyin söylediği söz tahmin edemeyeceğim şekilde beklenmedik oldu. “O, benim teyzemin oğlu idi.”

Bugün Star TV’de “Köprü” dizi filmi Yazıcıoğlu’nun hayatını anlatıyor. Herkese bu diziyi tavsiye ediyorum. Erdal Beşikcioğlu da öyle güzel canlandırarak oynuyor ki, ayrı bir tat katıyor. Yöneticiliğin sorumluluk anlayışı, yurtseverlik aşkı ile devletin uygulayıcısı, halkının hizmetkarı. Küçükken ilkokulda bize öğretilen şarkılardan biride “orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür.” Yazıcıoğlu’nun “gidemediğin yer senin değildir” sözü ile tespite bakın.

Köprü filmini seyrederken Yazıcıoğlu’nu yeniden daha iyi tanımak imkanını da yakalamak fırsatı doğuyor. Diyor ki; “bu ülkeyi hakkını arayanların yükselen sesleri değil, bu ülkeyi körü körüne çıkarcı kapıkulu zihniyeti yıkar” ülkemin bugün geldiği duruma bakarsak seslerini yükselterek meydanlara inenler bu ülkeyi yıkmadılar. Yaşam şartlarını iyileşmesinden, demokratik halklardan tam bağımsız Türkiye’ye kadar yükselen sesler zindanlarda dört duvar arasında boğulurken, darağacına gönderilerek sesleri kesilenler oldu. Devletin parasına hortumlarını uzatarak kelli felli beyefendiler dokunalımayarak, itibarları da varmış gibi elitçe yaşıyorlar. İç ve dış borçta geldiğimiz durum ortada. Körü körüne kapıkulu zihniyeti. Sen yaparsan en güzelini yaparsın. Her yapılan iş doğru. Yanlış asla olmaz. Körü körüne yanlışlara devam. Söyleyemez, ortaya koyamaz. Korkar, çekinir. Olduğum yerden olurum. Yada iki kuruşluk menfaatim kesilir. Kalıbına baksalar adam zannederler, tam bir yağdanlık. Kızıyorum... Bu gibilere itibar edenlere daha çok kızıyorum. Haydi köprüye, köprüyü izleyelim. Gözlerdeki perdeler belki biraz açılır.

Bir ülkeyi, bir şehri, bir kasabayı yöneten kişilerin içindeki anlayış çok önemli. Yazıcıoğlu’nun farkı da burada ortaya çıkıyor. Dağda bir kuzuyu bir kurtun kapmasından kendisini sorumlu tutabilen bir yöneticilik anlayışı. Sofraya oturduğumda mahiyetinde olan sınırların içinde aç olabilecek kişilerin bulunma endişesi. İtilafa düşen kişilerin hak ve hukukun tecelli etme doğruluğundan sapılma kaygısı. Haram ihtimalinde 70 helal kapısını terk etmek korkusu, anlayışına sahip idarecilere ihtiyacımız var. Derenin ister öbür tarafında, isterse beri tarafında hiç önemli değil. Önemli olan devletin devamı ve halkın mutluluğu. Köprünün kurulması filmde de olduğu gibi zor olsa da sonunda kurulacaktır. Görev edinmişiz kendimize.

Siyasetten en çok darbeyi görenler siyaseti bir hizmet aracı olarak görenlerdir. Bunun sıkıntılarını Beykoz’da da çekiyoruz. Siyaseti meslek olarak görenler ise yarabbi şükür gibi pişkin bir şekilde devam ediyorlar. “Dondurmam gaymak” filmi onlar için bugünlerde en uygun film. Maaşları da çalışıyor. Yani arpalık. Yiyin efendiler yiyin. Unutmayın çıkar bir gün. Bir yerlerden çıkar. Fakir fukaranın, garibanın, tüyü bitmemiş yetimin hakkı bir gün çıkar.

Bugün Beykoz’da yöneten kadrolarda da, yönetmeye talip kadrolarda da arzu edilen yöneticilik anlayışına sahip kişilerin mevcudiyetini görmek beni mutlu ediyor. Sayılarının az olması ise üzüntülerimin başında geliyor. Yazıcıoğlu’nu bir trafik kazasında kaybettik. Belkide öyle değildi. Belkide bugün yaşasaydı yine yönetecekti. Ne yazık ki şimdi aramızda değil. Beykoz’da da böyle değerleri bilerek yok etmeye çalışanların hedef ve amaçları tabi ki belli. Değerlerimize bilmeden cahilce saldıranlara da uyanmaları gereğinin önemini hatırlatmak istiyorum. Umudum gittikçe artıyor.Öyle güzel gelişmeler var ki, bir avuç yürek, yolumuz mübarek, biliniyor menfaatçi engerek, bize bizim gibi olanlar gerek.

Yazarın Yazıları