Şeref KAÇMAZ
  • 19/05/2021 Son günceleme: 19/05/2021 15:50
  • 3.125

“Yıkılasın İsrail! Enkazını göreyim. Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim” N.F.K.

Neredeyse her Ramazan ve özellikle de Bayramlarda gördüğümüz katliam haberlerini, orantısız güç gösterilerini, zalimlerin zulmü altında kalan mazlumların şanlı mücadelesini üzüntü ile takip ediyoruz. Bu mücadeleyi verenler, önce çok büyük imkanlar, cazip tekliflerle karşılaşıyor, sonra tehditler, ambargolar, ablukalarla caydırılmaya çalışılıyor, en sonunda da ölümle karşı karşıya bırakılıyor. Hal bu ki! ÖLÜM onlar için en güzel ÖDÜL. Nasibi olanlar ŞEHİT oluyor, kimileri gazi, kimileri de sırasını bekliyor…

Yapılan teklifleri kabul edip ev ve arazilerini satsalar aldıkları yüklü miktarda paralarla Ortadoğu’nun herhangi bir ülkesinde çok rahat yaşarlar. Sürekli baskı, tahakküm ve taciz altında, yarı açık cezaevi şartlarında yaşayacaklarına rahat bir hayatı tercih edebilirler. Onlar bütün Müslümanların Kutsalı olan Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı bütün Müslümanlar adına savunmaya, gerektiğinde Şehit olmaya razı olan kardeşlerimiz. Ya biz! Biz ne yapıyoruz???  

Evet. Bitmeyen acı, dinmeyen gözyaşı Filistin davamız.

Filistin topraklarında işgalci olan terörist İsrail’i en şiddetle ve nefretle KINI-YORUM. Ben ki, askeri gücü, diplomatik gücü, ekonomik gücü olmayan sade bir vatandaşım. Tıpkı Müslüman ülkeler ve diğer ülkelerin yaptığı gibi. Ama kınamanın yanında bir şey daha yapıyoruz, Filistin davasını yüreğinde hisseden on binlerce İstanbullu ile konsolosluk önünde terörist israili lanetliyoruz, binlerce Beykozlu ile birlikte ‘’Kudüs’e selam, direnişe devam’’ diyerek Filistin ’li kardeşlerimize destek olmaya çalışıyoruz.

Bu vesile ile Filistin davasına sahip çıkan başta AGD ve İHH olmak üzere bütün STK’larımıza teşekkür ediyor, eylemlere katılan bütün vatandaşlarımızı tebrik ediyorum.

14 Mayıs 1948 İsrail’in bağımsızlık tarihi, geçen hafta yıldönümünü kutladılar. Bağımsızlık ilanından sonra Araplarla üç savaş yaşandı. 1948 de Arap-İsrail savaşı ki, BM tarafından belirlenen sınırlardan çok daha fazla toprağı işgal ederek savaştan galip ayrıldılar. Tıpkı 1967 de ki 6 gün savaşları ve 1973 de ki Arap-İsrail savaşları gibi. Türkiye’nin müdahil olmadığı bu savaşlarda maalesef İsrail, her savaş sonrası işgal ettiği toprakları büyütüyor.

Kuruluşundan bir sene bile geçmeden Mart 1949 da İsrail’i tanıyan ilk Müslüman Devlet Türkiye. Ancak İsrail’in zulmüne karşı Filistin topraklarına asker gönderen ilk Devlet yine Türkiye. Yeri gelmişken 54. Hükümet Başbakanı Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hocamızı rahmetle anıyorum. Erbakan hocamız, Siyonistlerin El-Halil işgali sonrası 20 Şubat 1997 tarihinde aldığı kararla Mehmetçiği Filistin topraklarına gönderiyor, sonra ne mi oluyor? Fazla değil bir hafta sonra 28 Şubat darbesi oluyor. Erbakan hoca bedel ödemesi gerektiğini biliyordu, ancak yapması gereken sorumluluğu da yerine getirmekten geri durmuyor.

Uzun yıllardır Filistin davasına sahip çıkan, sesini en çok yükselten, uluslararası kuruluşlarda çaba gösteren neredeyse tek ülke Türkiye. Bugün de Devletimizin bütün organlarının, Filistin davası için yaptıklarını takdirle takip ediyoruz. Ama bir gerçek var ki, 73 yıldır İsrail katliamlarına devam ediyor. Diplomatik çabalar sonuç vermiyor. Yaptıkları her katliamdan sonra Dünya’yı başlarına yıkacak Müslümanlar olmadığı için insanlık dışı eylemlerine devam ediyorlar. ‘’İsrail laftan anlamaz, ancak güçten anlar’’ Öyle ise bütün riskleri değerlendirip gerekeni yapmanın vakti gelmiştir. Arap ülkelerinden bir destek beklemek hayaldir. (bir sonraki yazımda açıklayacağım)

Bir çoğunuzun hatırlayacağı gibi, Kuzey Afrika’da başlayıp Ortadoğu’da devam eden, uygulayıcıları ve işbirlikçileri tarafından “ARAP BAHARI” olarak tanıtılan olaylar, Erbakan hocaya sorulduğunda, tek kelime ile “SİYONİZM KADRO DEĞİŞTİRİYOR” demişti.

Erbakan Hocanın kurduğu genç mühendis kadrolarla uzun yıllardır üzerinde çalıştığı, başbakanlığı döneminde Devlet imkanları ile desteklediği, Milli Savunma ve Milli Taarruz teknoloji çalışmaları, ileride Milletimizi bekleyen Küresel saldırılara karşı hazırlık mıydı?  

Sözde Arap baharı ile Ülkemizin etrafını ateş çemberine çevirmek isteyen Emperyal ve Siyon güçlerin taarruzlarına karşı Devletimizin verdiği mücadele takdire şayandır.  

Bir taraftan haçlı orduları, diğer taraftan ‘’Tanrıyı Kıyamete zorlayarak’’ Armageddon’u başlatmak isteyen Siyonist ve avengelistler harekete geçmişlerdir. Bugün açılan ilk cephe Kudüs’tür, Mescid-i Aksa’dır, Gazze’dir, Filistin’dir. Bu cephe düşmesin diye ne yapılması gerekiyorsa, o yapılmalıdır. Yapacak olan da Aziz Milletimizden başkası değildir.

Adaletin güçlü, güçlünün de adil olduğu bir dünyanın kurulması duası ile Allah’a emanet olunuz.

Yazarın Yazıları