Recep ÖNCEL
  • 31/07/2021 Son günceleme: 31/07/2021 13:37
  • 3.931

​Kıbrıs Doğu Akdeniz’de yer alan bir adadır. Adada Rumlar ve Türkler iki toplum olarak yaşamaktaydılar. Ne var ki, Rumlar Türklere büyük katliamlar yaptılar.

Bu duruma seyirci kalamayan Türkiye, 1974 yılında barış harekâtı gerçekleştirdi ve adadaki Türk kardeşlerimizi bu zulümden kurtardı.

Bu harekâttan sonra, Kuzey Kıbrıs Türklere, Güney Kıbrıs Rumların egemenliğine geçti.

Maraş bölgesi ise Türkler de kalıp askeri bölge ilan edildi.

Türkler geçen zaman zarfında bütün anlaşma hükümlerine sadık kaldılar. Rumlar ise her seferinde şımarıklık yaptılar, problem çıkardılar.

En son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat ederek Maraş bölgesinin (%3,5 tapusu Rumlara ait)Türkiye’nin bu bölgeyi kapattığı kendi haklarına tecavüz ettiği hususunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden karar çıkardılar.

AİHM ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise her zamanki gibi taraflı davranarak anlaşmalara uyan Türkiye’yi tazminata mahkûm etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine bir çıkarma yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi’nden Devlet Bahçeli, Saadet Partisinden Oğuzhan Asiltürk, Büyük Birlik Partisinden Mustafa Destici kendisine eşlik ettiler.

Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la hep birlikte toplantı yaptılar.

Ve Maraş bölgesinin açılacağını tüm Dünya’ ya ilan ettiler.

Burada güçlü bir irade ortaya konuldu!

47 yıldır Kıbrıs’ta çözülemeyen soruna tek çözüm olarak egemen, bağımsız ve eşit haklara sahip iki devletli bir çözüm ortaya konuldu.

Bu gerçekten devrim niteliğinde bir hareket oldu.

Bu vesile Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı konutu yapılması yeni imar faaliyetleri Maraş bölgesinin açılarak turizm ve ekonomiye katkı sağlanması aynı zamanda güvenlik ve siyasi duruşun güçlendirilmesi gibi bir fiili durum meydana gelmiştir.

Maalesef bu duruma Batıdan tepki geldi.

Sormak lazım ‘Bir tarafta Maraş’ı kapatıyorsun diye tazminata hükmedeceksin, diğer taraftan açıyorsun diye itiraz edeceksin.

Bu nasıl bir harekettir?

İşte Batı budur!

Daima taraflı ve tek yanlı olarak meseleye bakar.

Ve her zaman Türkiye veya Müslüman ülkeler aleyhine tavır alır.

Karşılaştığımız sorun sadece yurt dışı ile sınırlı kalsa iyi.

Ne acıdır ki, muhalefet böyle milli bir meselede bile yine Türkiye’nin menfaatleri karşısında yer almıştır.

Yunan ve Rumlar Maraş’ın açılmasına karşı.

Bizim muhalefet de karşı.

BM ve AİHM Türkiye’ye tavırlı

 Bizim muhalefet de tavırlı.

Aslında muhalefetten çok şey beklememek gerekiyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir müddet evvel yapılan toplantıda kendisine Maraş meselesi ile ilgili soru sorulduğu zaman anlayamamıştı.

Soru anında kastedilen Maraş’ın Türkiye’de ki Kahraman Maraş değil, Kıbrıs’ta ki Maraş olduğu hatırlatılmıştı.

İşte, muhalefetin Türkiye’deki meselelere bakışı bundan ibaret!

Cumhurbaşkanı olma iddiasındaki Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının anlayışı da böyle.

Ülkemiz deki sol ve muhalif basında bu işe karşı.

Türkiye’de yurtdışından fonlanan medya kuruluşlarını görünce,  hayret etmekten ötede artık bazı meselelerin niye hep Türkiye aleyhine geliştiği, kendi içimizdekilerin niye bu ülkenin milli menfaatlerine aykırı davrandıkları bizim için daha da anlam kazanıyor.

Allah, millet ve memleket düşmanlarına ve dışarıdan beslenenlere fırsat vermesin!

AK Parti, olanlar karşısında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na tepki gösterdi.

Parti Sözcüsü Ömer Çelik; ‘Yapılan açıklamaları reddediyoruz, bu açıklamalar Rum -Yunan ikilisinin asılsız iddialarıdır’ dedi.

Biz, Türkiye’nin bu duruşunu destekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanının yönetiminde, Türkiye hem içeride hem de dışarda varlık göstermekte ağırlığını ortaya koymaktadır.

Artık, edilgen sürekli ABD ve AB’ye bağlı bir politika yerine, milli çıkarlarımıza uygun politikalar yürütülmektedir.

Azerbaycan, Mavi Vatan, Libya, Suriye, Irak nihayet Kıbrıs politikaları bu milli duruşun neticesinde ortaya çıkmıştır.

Kıbrıs ekonomisi ve güvenliği, Türkiye’den destekle ayakta durmaya çalışmaktadır.

Batı, ayakları üzerinde duran bir Kıbrıs istememektedir.

Son çalışmalar, Türkiye’nin Kıbrıs’la bundan sonra daha yakın ilişkiler geliştireceğinin işareti olarak görülmektedir.

Biz, dış politikamızın her alanda başarılı olmasını temenni ediyor, emeği geçenleri tebrik ediyoruz.

 

Yazarın Yazıları