Şükür. Korkulan olmadı. Seçimleri büyük bir olgunlukla tamamladık. Yeni bir döneme giriyoruz.
Hiç şüphesiz bu seçimin kazananı aziz milletimiz olmuştur. Görünürde seçimin kazananı Cumhur İttifakı, kaybedeni Millet İttifakı olsa bile, seçimim kazananı da, kaybedeni de bizleriz.
Şimdi seçim bitti. Sonuçta aziz milletimiz kazandı.
Çünkü muhalefetsiz iktidar hiçbir anlam taşımaz. İktidarsız muhalefette su buharı gibi uçar kaybolur. İçte ve dışta her gün yalan haber pompalayan felaket tellallarınında hevesleri kursaklarında kaldı.
Aziz milletimiz demokrasi sınavından büyük bir başarıyla çıktı. Cumhur İttifakı bileşenleri ile birlikte Parlamentoda çoğunluğu kazandı. Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.
Yeni hükümet ve yeni Cumhurbaşkanımızdan halkımızın beklentilerine hiçbir ayrım gözetmeden karşılık verileceği sinyallerini alıyoruz.
Millet İttifakı da bileşenleri ile birlikte iyi bir muhalefet örneği verdi. Seçimlerde beklentilerinin altında oy aldılar. Şimdi onlarda, “nerede yanlış yaptık” diyerek gelecek seçimler için daha iyi hazırlık yapmayı planlayacaklardır.
Hep söylerim.
Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Biri olmadan diğerinin hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz.
Seçim biter hayat devam eder. Partiler kazansın, kaybetsin. Yeter ki milletimiz kaybetmesin. Aslolan milletimizin kazanmasıdır.
Şimdi iktidara büyük görev düşüyor. Seçim öncesi vaatlerini yerine getirerek, halkımızın refah seviyesini yükseltmeyi ödev bellemelidirler. Muhalefette yeni dönemde daha yapıcı ve halkın değerleriyle örtüşen bir anlayışı benimsemelidir. Bu çerçeve içinde, seçim öncesi sertleşme ve kutuplaşma yerini yumuşama ve birlikte yaşama kültürüne bırakacaktır.
Umuyorum ki, bu seçim sonrası Parlamento’da yeni anayasa tartışmaları açılır ve yeni yapılacak daha demokratik bir anayasa ile bazı prangalarımızdan kurtuluruz.
Yine umuyorum ki, partilerdeki lider sultası ve tek adam sultası görünümünün yeni yapılacak olan “Siyasi Partiler Kanunu” ile katılımcılığı esas alan bir yapı siyasi partilerimize hâkim olur.
Ve yine umuyorum ki, siyasi bünyemizi tahrip eden mevcut “Seçim Kanunumuz” değiştirilerek ve seçim barajları düşürülerek temsilde adaletin sağlanacağı yeni bir “Seçim Kanunu’na” kavuşuruz.
Parlamentoda her görüş kendi iradesiyle temsil edilsin. Anlamsız ittifaklar ve eksen kaymaları son bulsun.
Seçimleri bir beka meselesi olmaktan çıkarıp ortak değerlerimize sahip çıkma yarığı haline getirelim.
Her siyasi partinin ortak değerlerimizin koruyucusu olabileceğini empatik bir duygu olarak bir kez düşünelim. Bundan hiç bir şey kaybetmeyiz. Hiçbir siyasi bir diğer siyasiyi terörist, vatan haini, işbirlikçi, yandaş, dönek diye itham etmesin.
Bu dil ve üslup hiçbir siyasiye yakışmıyor.
Geleceğimizin umudu olan gençlerimize daha iyi örnek olmalıyız.
Daha ahlaklı, daha faziletli, daha bilgili, daha araştırıcı, daha çok çalışan bir toplumu nasıl oluşturur uzun planlarını yapacak bir iktidar ve muhalefet beklemek hepimizin hakkıdır.
Bu böyle biline…
