Kavacık’ta vahşet

Metro Turizmin Sahibi Galip Öztürk’e ait olan Kavacık mezarlığının karşısındaki boş arazide, simit satan bir şahsın sebep olduğu tüyleri diken diken eden video, haber sitelerinde “BEYKOZ’DA DEĞNEKÇİ DEHŞETİ” başlığıyla servis edildi.

Belediyenin ‘topluma kazandırmak’ maksadıyla eski hükümlülere verdiği simit tezgâhlarından birisini de bu M. A. S. İsimli şahıs almış.  

Kendisine bu boş araziyi mesken tutmuş. Simit satmakla yetinmemiş, üstüne oraya araç park eden kimselerden otopark ücreti almayı da kendisine hak görmeye başlamış. 

O arsanın cemaziyel evvelini bilenler, tabii olarak ücret ödemeye imtina eder. İşte bunlardan bir tanesi olan, Kavacık esnafı olduğunu öğrendiğimiz bir vatandaşta otopark ücreti ödemeyi reddediyor. 

Ne oluyorsa bundan sonra oluyor. Bu simitçi görünümlü, değnekçilere rahmet okutacak canavar ruhlu psikopat, işportacıdan kaptığı bıçakla otopark haracını vermeyen arkadaşı, eşinin yanında defalarca bıçaklıyor. 

Bıçaklanan adam olay mahallinden 100 metre ilerideki bir döviz bürosuna sığınıyor. 

İnsan görünümlü, saldırgan; aldığı bıçak darbeleriyle, kanlar içerisinde yere yığılan vatandaşa saldırısına burada da devam ediyor. 

Çevredeki onlarca insana ve kocası bıçaklanırken çığlıklar atan kadıncağızın yardım taleplerine karşılık on dakikadan fazlaca bir süre etrafa dehşet saçan psikopatı bir Allah kulu durduramıyor. 

Tabii burada vatandaşa niye müdahale etmedin demek kimsenin hakkı değil. 

Ama döviz bürolarında herkesin giremeyeceği güvenlikli bir bölüm var. Oraya sığınan yaralı kişi niye güvenlikli bölüme alınmamıştır? Bu soru gerçekten videoyu izleyenlerce sorulmaktadır. 

Hadi o esnada nasıl davranılacağı hususunda paniklendi diyelim. Her döviz bürosunda olduğu gibi, yaralı vatandaşın sığındığı yerde de ruhsatlı silah vardı. Niye o silah ile saldırgan şahsa müdahale edilemedi?

Saldırganın ‘ekmeğimle niye oynuyorsun?’ Cümleleri, yaralı şahsın ‘haramzade’ olduğu algısı mı oluşturdu da çevredeki insanlar polisi aramak noktasında geç kaldılar? Ya da polis mi aranmasına rağmen geç geldi?

Emniyet müdürlüğüne 1 km mesafede gerçekleşen bu vahim olay bende çok derin izler bıraktı. 

İnsanlar böylesi durumlarda kolluk gücü gibi müdahale edemezler, edecek olsalar ne kadar doğrudur? Tartışılır bir durum. 

Bu görüntülerde, emniyet güçlerimizin bizler için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz. 

Allah polis ve askerimize muvaffakiyet versin. Amin. 

Gelelim dehşetin başladığı boş araziye.

Bu arsada yıllar öncesinde, dükkânlar vardı. Hatta arsa sahibi Galip Öztürk’e ait Metro Turizmin ofisleri de vardı. Sonrasında ne olduysa bunlar yıkıldı. Bir süre çeşitli derneklerin kermes alanları olarak kullanıldı. 

Daha sonrasında bir vatandaş bu arsayı Galip Öztürk’ten bir yakını vasıtasıyla kiralıyor ve otopark yapıyor. İçerisine de seyyar bir dürüm arabası getiriyor. 

Ama Büyükşehir zabıtaları bu işletmeye müsaade etmiyor. Çok önemli bir kişi tapulu olan bu arsada çivi çakılmasını istemiyormuş ve devamlı şikâyet ediyormuş. 

İşte yasal bir işletmeye göz açtırılmayan bu arsada; belediyeden aldığı simit tezgâhıyla yasadışı değnekçilik yapan bir psikopata göz yumulmuş ve olanlar olmuş. 

Allah’a şükürler olsun ki yaralanan vatandaş hayati tehlikeyi atlatmış durumda. Elhamdülillah.

Bu vesileyle; hâkim ve savcılarımıza sesleniyorum;

Lütfen böylesi sabıkalı şahıslara en üst limitten ceza verin. Takım elbise giydi diye ceza indirimi yapmayın. Arada izin verip, toplumun içerisine salmayın. Yasalar yeterli değilse; bu hususta çalışmalar yapın, kesinleşmiş cezası olan bunun gibi şahısların mümkün olan en kısa sürede cezaevine girmelerini sağlayın. Bu tarz saldırganların denetimli serbestlikten faydalanmalarına müsaade etmeyin. Cezalarının tamamını cezaevlerinde çeksinler. 

Ayrıca Avukatlarımıza da bir uyarım var: 

Hukukta her insanın savunulma hakkı vardır. Bu sebeple; suçlu insanları da savunuyorsunuz. Buna bir itirazımız yok. Ama böylesi insan görünümlü canlıları savunarak yasaların belli boşluklarından faydalanmalarını sağlamanız ne kadar doğru olur? Bu soruyu vicdanlarınıza soruyorum. 

Ben bu satırları yazarken; televizyonda son dakika haberi olarak bir belediye başkanının, eski bir mahkûm tarafından öldürüldüğü alt yazı geçiyordu. Topluma kazandırılmak üzere belediyeye işe alınan sözleşmeli bir işçinin kura sonucu iş akdinin bitmesi sonrasında bu menfur olay yaşanmış. 

Şimdi meseleyi nereden ele alsak? Böylesi olaylar arttıkça; Bazı vatandaşların: ‘bunları itlaf edin’ türünden tepkileri ortaya çıkıyor. 

Çözüm basit: KISAS

Beş bıçak darbesi yapmışsa; 5 bıçak cezası

Üç kurşun sıkmışsa; 3 kurşun cezası

Yazıma Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Hadisi ile son veriyorum;

"Kim mü'min bir kimseyi (âmden) öldürürse, katil bu sebeple kısas olunur. Kim bu kısasa mâni olursa Allah'ın lânet ve gadabı onun üzerine olsun. Allah onun ne farz ve ne nâfile hiçbir hayrını kabul etmez."

Ekrem TUNCER HAKKINDA

27 Mayıs 1986 yılında Beykoz Ortaçeşme Mahallesinde doğdu. Göksu Kur'an Kursu'nda Temel dini bilgiler eğitimi aldı. Paşabahçe Ahmet Ferit İnal Lisesi’nden 2005 yılında mezun oldu. Erzurum Atatürk Üniversitesi Emlak Yönetimi ve Gayrimenkul Uzmanlığı bölümü ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetim Bölümünden mezun oldu. 2001 Yılında Kurulan Saadet Partisi’nin Gençlik Kollarında, sırasıyla; Paşabahçe Mahalle Başkanlığı, Beykoz ilçe Başkanlığı, İstanbul ve Genel Merkez yöneticiliklerinde bulundu. 2010 yılının Kasım ayında Has Parti'nin kurucuları arasında yer aldı. Has Parti'nin 2012 yılında AK Parti'yle bütünleşmesiyle birlikte siyasi çalışmalarına son verdi. Tuncer’in; kendi ismini taşıyan bir emlak ofisi ve gıda sektöründe ticari faaliyetleri vardır. Cansuyu, Cansimidi, Esam, İlkader, Anadolu Gençlik Derneği, Tügva, İHH gibi bir çok STK'nın çalışmalarında aktif görev almıştır. Uzunca bir süre İHH Beykoz Temsilciliği görevini yürütmüştür.