A. Raif ÖZTÜRK
  • 12/08/2019 Son günceleme: 12/08/2019 21:09
  • 4.943

Uzun yıllardan beri gerek sempozyumlar, konferanslar ve yarım günde Kur’ân öğretimi programlarımız nedeniyle, güzel ülkemizin %70’ini gezme, görme ve ziyaret etme fırsatı bulmuştum. Lâkin güzel Karadeniz bölgemizi bir türlü gezme fırsatını yakalayamamıştım.

Geçtiğimiz sene kendi aracımla gezmeye karar verdiğim halde, yine bazı engeller çıkmıştı. Birkaç ay kadar önce, eşim internette araştırma yaparken, Toprak Turizm’in Hac ve Umre turlarının yanında, Kudüs, İspanya, Roma, Bosna vs. turlarla beraber, Karadeniz, GAP, Doğu Anadolu vb. önemli turlar yaptığını görmüş. Namaz vakitlerine, helâl gıdalara ve mukaddes mekânlara önem verildiği için, bu şirketle (7 gün, 6 gece) Karadeniz Turu yapmaya karar verdik ve hemen gerekli müracaatlarımızı yaptık.

Nihayet 21 Temmuz 2019 Pazar günü yola çıktık. Kafile başkanımız ve Rehberimiz İsmet Bey, beni sakallı görünce “…Hocam, bir sefer (seyahat ve yolculuk) duası yapar mısınız?” dedi. Ben de “hay hay kardeşim” diyerek, sefer duamızı 44 misafir ile birlikte yaptım. Bu yolculuğumuzun hayırlara vesile olmasını dileyerek, Aşr-ı Şerîf okudum ve birkaç kelimeyle de “bu tür seyahatlerin Dinen, sağlık ve sosyal avantajları olarak önemi” hakkında birkaç kelâm ettim…

Aradan bir süre geçtikten sonra Kafile Başkanımız bana “hocam, misafirlerimize hitap etmek ister misiniz? Bizler arzu ediyoruz” deyince, ilk sohbetimi sunma fırsatı buldum.

İlk mola yerinde 6-7 kişi bana gelerek “.Hocam, sohbetinizden çok etkilendik ve istifade ettik. Camilerde, hutbelerde ve vaazlarda duyamadığımız çok ilginç konulardan bahsettiniz. Bu yolculukta bizlere sık sık sohbet eder misiniz? Bu tür anlatımlara çok ihtiyacımız var” denilince, önce teşekkür ederek “kardeşlerim, ben yetkili değilim, sizler gibi misafirim. Yetkililerden talep geldikçe, nazlanma lüksüm yok. Rabbimin lütfü nispetinde sohbet ederiz, inşallah” dedim.

Demek ki yetkililere de müracaat edildi ki, seyahat boyunca her fırsatta bana mikrofon uzatıldı ve defalarca Yüce Dinimizin ‘Emr-i Bil Ma’rûf ve nehy-i Anil Münker’ emrini yerine getirmeye çalıştım. Yani manevi bakımdan, İman, Kur’ân, Tevhîd ve özellikle de Tefekkür içerikli, sunumlar yapmaya çalıştım.

Toprak Turizm, misafirlerinin maddî ve manevî tüm ihtiyaçlarına azami değer vererek programlar yaptığı için, 7 günlük turumuz adeta yarı UMRE gibi maddî ve manevî zengin avantajlarla geçti. Organize edenlere de kafileye de şükranlarımızı arz ediyoruz...

Bu girizgâhtan sonra ben Toprak Turizmin zengin programlarından değil de bana ilginç gelen bazı anekdotları arz edeceğim. Çünkü sizler bu güzide turların içeriğini ve programlarını, [email protected] veya 0(212) 534 91 91 (4 hat) e-mail ve telefonlardan öğrenebilirsiniz.
Bu tura çıkmadan önceki kanaatlerim; ülkemin birçok bölgelerinin insanlarının çok misafirperver ve hoş sohbet olduklarını bizzat müşahede etmiştim. Ancak Karadeniz insanının nüktedan, fakat sert mizaçlı olduğunu düşünüyordum. Bu seyahatte bu kanaatlerime, ince, zarif, kıvrak zekâlı, hazırcevap, hoşsohbet ve misafirperver olduklarını da ekledim. Sert mizaçlarının ise, sadece haksızlıklara karşı depreştiğini öğrenmiş oldum.
Zaten Yüce Dinimiz İslâm’ın sosyolojik prensibi de “haksızlıklara karşı susmayıp, kavl-i leyyin ile mukabelede bulunmak” değil mi? İşte Karadeniz insanının da (artı olarak) “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” uyduruk tekerlemesi yerine, haksızlıklara karşı müsamaha ve tavizleri yok. Misafirperverlikleri ise diğer bölgelerimizden az değil.
İnce ruhlulukları, çevreyi koruma hususundaki hassasiyetleri Badara yaylasında, bizler için görev alan 19 yaşındaki Tulum sanatçısında tezahür etmişti sanki. O gün hava yağışlı ve yerler çamurlu olduğu halde, molalarda içtiği sigara izmaritlerini yere atmadığını, giydiği botun bağcıkları arasında biriktirdiğini, kafile başkanımız fark etmiş.
 
 
Kafile başkanımız kendisine “Kardeşim, yerler zaten çamur olduğu halde, niçin böyle yapıyorsun” dediğinde, verdiği cevap bizleri çok etkilemişti.
-“Efendim, çevre kirlenmesin, bir çöp kutusu gördüğümde atacağım. Çevreyi kirletmeye hakkımız yok. İzmaritten taviz verirsek, daha büyük tavizlere kapı açmış oluruz. Piknik yaptığımız yerler, çöp yığınlarına döner” .diyerek adeta bizlere ders verdi. Sonra da çevreye daha fazla dikkat ettiğimiz halde, piknik sonrası çöp yığınlarına hiç rastlamadık.
Aynı övgüleri, elbette diğer bölgelerimiz için de yazmak isterdim. Ancak, her yerde bu hassasiyeti göremiyoruz. Bölge ismi vererek kimseyi töhmet altında bırakmamak için, çevrenizdeki piknik sonralarına dikkatle bakmanızı takdirlerinize arz ediyorum...
Saygıdeğer dostlarım. Toprak Turizmin ön planda tuttuğu Dini ve sosyal hassasiyetini dikkate alarak tercih yapanlar da elbette o hassasiyette olan kimseler olduğu içindir ki, dört dörtlük bir kafile oluşturulmuştu. Bu nedenledir ki, seyahat boyunca hiçbir tatsızlık yaşanmadı. Birkaç gün içinde abi-kardeş, dost, arkadaş, hatta sanki yakın akrabalar gibi kaynaştık. Birbirimize karşı kusur işlememek için, herkes azami dikkat etti ve molalarda hiç geç kalınmadığı için de, çok huzurlu bir seyahat oldu.
Son gün ayrılık vakti gelince ise içimize öyle bir hüzün çöktü ki, kucaklaşıp veda ederken, ağlamamak için kendimizi zor tuttuk. Birçoğunun gözlerindeki yaşları gizleyemediğini bizzat fark ettim.
İşte bu memnuniyetlerimiz nedeniyledir ki, ayrılmadan önce her konuda titizlikle hizmet eden Toprak Tur’un bu güzîde ekibinin başkanına, “GAP Turu” (Güney Anadolu Bölgesi) için de birçoğumuz rezervasyon bile yaptırdık. Dönüşte aile dostlarımı da yazdırdım…
Toprak Turizmi ve seyahatlerde bizlere titizlikle hizmet eden rehberimize, baş Kaptanımız Barış beye ve hizmet memuru Sabri kardeşe, özellikle kafile başkanımız ve 2. Kaptan Sn. İsmet Bayraktar beyefendiye tekraren şükranlarımızı arz ediyorum.
Diğer Turizm şirketlerinin de bu önemli konulara hassasiyet göstermeleri dileklerimle…
Yazarın Yazıları
Yorumlar (1 Yorum)

yaşar memişoğlu (5 yıl önce)

kelamına kalemine ağlık hocam

Yorum Yaz