Recep ÖNCEL
  • 26/01/2022 Son günceleme: 26/01/2022 15:11
  • 3.767

Tarih 23 Ocak 2021, saat 11.08… Yer İstanbul, Beykoz, Otağtepe. Evde masam da oturuyorum.

Bir taraftan bilgisayarda haberlere bakıyorum. Diğer yandan pencereden, karlar altındaki İstanbul boğazını seyrediyorum.

Bakıyorum, Avrupa yakasında; tepelerde, Etiler- Levent gökdelenler binalar, alt tarafta sahil, Bebek dikkatimi çekiyor ve Mısır Konsolosluğuna ait yalıyı görüyorum.

Bu tarafta, Anadolu yakasında; Küçüksu Kasrı,    yanı başında Kandilli tepeleri ve en güzeli de oraya dikili Türk bayrağını ve aşağıda masmavi denizi, gelip geçen gemileri izliyorum.

Kar yağıyor!..

Her taraf bembeyaz olmuş ama tepelerde ağaçlarda, yeşil renk ayrı bir güzellik olarak kendisini gösteriyor.

Kısaca, bu gün manzara da; kar beyazı, ağaç yeşili ve deniz mavisi var.

Cenabı Hak, ne kadar güzel yaratmış!

Kar beni hep duygulandırır.

Kar, Allah’ın yaratıcılığının gösterir.

Kar, saflığı, zarafeti ifade eder. Kar, güzelliği, temizliği ortaya koyar.

Kar gibi beyaz, kar gibi temiz deriz hep...

Her insanın kişisel özellikleri nasıl farklı ise kar taneleri de farklıdır. Kar taneleri, altıgen şeklindedir. Yukardan aşağıya düşerken, ısı ve nemden etkilenerek, kristalleşmeye başlarlar.

Her kar tanesi bir melek tarafından taşınarak, yeryüzüne getirilir!

Çocuklar severek kartopu oynarlar.

Karda kayak yapılır. Şimdilerde kar ve kış turizmi oluyor. Maddi imkânı olanlar kayak merkezlerinde tatil yapıyorlar.

Kar berekettir. Tarlalara ekinlere faydalı olur. Barajlar bu vesile su ile dolar. Kar çok yağarsa, su sıkıntısı olmaz.

Bunun yanında kar zorlukları ifade eder!

Ulaşım da sıkıntı meydana gelir. Fakirler üşür. Sokaklarda evsizler ve kimsesizler çaresiz kalır. Şimdi, sağ olsunlar valilikler ve belediyeler evsizlere sahip çıkıyorlar.

Bu arada, çadır kentlerde yaşayan insanların halini düşünmek gerekir. İnsan kaloriferli evlerde karnı tok, sırtı pek otururken gönlü rahat olmamalıdır.

Hz. Mevlana; biri üşürken sen ısınamazsın! diyor.

Bu hassasiyete sahip olmak gerekiyor.

Karnı aç olanların, üşüyenlerin derdi ile dertlenmek, onlara çare olmaya çalışmak gerekir. Bu konuda ya bireysel olarak ya da vakıf ve derneklerimize yardım ederek, destek olarak duyarlı olmak lazımdır.

 

PANDEMİ

Dünya sağlık örgütü,  ilk olarak Güney Afrika’da tespit edilen yeni varyanta; korona virüs omicron varyantı adını verdi.

İşin ilginç tarafı, bu varyantın hastalığı geçiren kimselerde tekrar etme potansiyeli olabiliyor.

Türkiye’de son zamanlarda kış şartlarının da etkisi ile omicron varyantı çok görülüyor. Mutasyonların artması, virüsün daha hızlı yayılmasına sebep oluyor.

Aşı olmak korona virüse karşı her zaman etkili oluyor. Aşı yapılanlar bu hastalığı daha hafif geçirebiliyor.

Sevindirici bir haber, bu varyantın daha az ölümcül olduğu ve sonunda korona virüsünde artık grip gibi bir hastalık olacağı gibi bilgilerde geliyor.

Çok şükür, Türkiye ‘korona virüs’ meselesini, Avrupa ve Amerika’ya göre daha az zayiatla atlatıyor. Türkiye’nin sağlık sisteminin iyi olmasının bu konuya etkisinin büyük olduğu söyleniyor.

ERDOĞAN

Malum, Recep Tayyip Erdoğan ‘muhtar bile olamaz!’ denilen bir süreçten geldi. Hapis yattı. Ama bütün engellemelere rağmen AK Parti iktidar oldu. Tayyip bey önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı seçildi.

Ve Türkiye Cumhuriyetini en uzun ve kesintisiz süreli olarak yönetmeyi başardı.

Tayyip Bey eğer solcu olsaydı hem Türkiye’de ki beyaz Türkler, hem de Avrupa ve Amerika’da ne kadar siyasetçi, basın mensubu, televizyoncu, sivil toplum örgütü varsa, hepsinin baş tacı olurdu.

Nobel barış ödülünden başlayarak, almadığı ödül ve nişan kalmazdı!

Ama Reisimiz ezber bozdu!

İslami değerlere saygısı ve milli duruşu olması doğasıyla, hem içerdeki işbirlikçiler ve hem de dışarıdaki düşmanlar Sayın Erdoğan’a diş bilemektedirler.

 Tayyip beyi, istemiyorlar ve sevmiyorlar!

Elbette, sevip sevmemekte özgürler.

İsterlerse severler, istemezlerse sevmezler.

O’nu, millet seviyor!

O’nu Allah insanlığa hizmet ettirerek ‘hayırlı işlerde istihdam’ ediyor.

Ama Sayın Cumhurbaşkanını sevmemek özgürlüğünün,  terbiyesizliğe varmaması lazımdır.

Saygısızlık, demokratik bir hak değildir!

Bendeniz aynı kelimeleri ve söyleyen kişilerin ismini tekrar ederek, onların daha çok gündemde kalmasını ve meşhur olmasını istemiyorum.

Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci televizyon programında, Cumhurbaşkanımıza hakaret etti.

Yapılan şey kabul edilemez, bir ayıptır!

Bu gazeteci daha sonra soruşturma açılarak tutuklandı. Aynı şahıs, polis kendisini alırken, ellerini arkaya koyarak, sanki kelepçe vuruluyor gibi algı oluşturmaya çalıştı.

Bu da ikinci ayıptır.

 Eylemleri muhalefetin zihniyetlerini gösteriyor.

Türkiye bunları hak etmiyor!

İyi ki Türkiye’yi,  AK Parti ve Tayyip Erdoğan yönetiyor.

İyi ki Kılıçdaroğlu yönetmiyor.

Düşünüyorum da, bu karda kışta ve pandemi şartlarında, ülkeyi CHP ve muhalefet partileri yönetseydi ne yapardık?

Dua ediyorum; Allah Tayyip beye yardım etsin, milletimizin ve mazlumların bahtını açık eylesin.

Yazarın Yazıları