A. Raif ÖZTÜRK
  • 14/01/2020 Son günceleme: 14/01/2020 09:11
  • 7.143

Güzel ülkemizde bizler kanguruları, sadece hayvanat bahçelerinde görmekteyiz.

Çünkü kangurularının anavatanı Avusturalya’dır ve bu hayvan bu ülkenin de simgesi haline gelmiştir. Kanguruya; çok özel farklılıklarından dolayı “seni anlayamıyorum” anlamına gelen bu isim verilmiştir.

Kangurular, öncelikle yavrularını ceplerinde taşımalarıyla, ön ayaklarının çok kısalığıyla, zıplayarak yürümeleriyle ve karnındaki cepleriyle dikkatleri üzerine çeker.

Ot obur olan kanguruların ömürleri 15-20 yıl arasında olup, sosyal yaşantılarında kalabalık guruplar halinde yaşarlar. Doğal olarak gurup liderleri, en yaşlı erkek olanıdır.

En ilginç farkları ise döllenmeden sonraki 33 günlükken 1 cm boylarında doğmaları, annenin dört memesinden de her ay yavruya en uygun terkipte süt akıtılması vs. gibi diğer hayvanlardan çok farklı mucizevi yönleri daha var.

Yavru doğduktan 3 dakika sonra annesinin kesesine varır. Annesinin meme ucuna tutunur ve süt emmeye başlar ve 2-3 ay hep bu memeden süt emer. Yavru, anne karnında geçireceği gelişimini annesinin o cep kesesinde geçirir.

Bu mûcize; Allah'ın yaratma sanatına apaçık bir delildir.

Annesinin kesesinin içinde dört farklı meme bulunur. Bu memelerden sadece birisinde, kıvamı ve ısısıyla kendisi için özel hazırlanmış bir süt vardır. Diğer üç memede ise yeni doğmuş bir bebek için değil, yaşı daha ileri bir yavru için hazırlanan süt bulunmaktadır.

Bu yavru da birkaç hafta sonra ilk emdiği memeyi bırakacak ve yaşına göre olan diğer 2. memeyi emmeye başlayacaktır. Biraz daha büyüyünce ise bir ötekisine geçiş yapacaktır.

Burada kendi kendinize sormanız gereken bazı sorular var:

1 cm boyundaki kanguru yavrusu, bu dört memeden hangisini seçeceğini nereden bilecektir?...

Anne kanguru dört memesinin her birine, bu kadar farklı özellikteki sütlerin terkibini nasıl hazırlıyor ve hiç şaşırmadan ilgili memeye nasıl sevk ediyor.

Yeni doğan yavrunun emdiği süt, diğer memelerden gelen sütlere göre daha sıcaktır. İçerdiği besinler de daha farklıdır. Peki, anne kanguru bu faklı meme içindeki sütü, nasıl fazla ısıtmıştır?...

Her yavrunun ihtiyacı olan farklı besinleri, sütün içine nasıl yerleştirmiştir?...

Anne kanguru, bunların hiçbirini yapmaya ehil de değil muktedir de değildir. Aslında hangi memeden, hangi ısıda ve hangi terkipte süt geldiğini, hatta niçin böyle farklı olduğunu bile bilmez, bilemez.

Çünkü, en gelişmiş teknolojide kısmen anlaşılmaya başlamış olan bu farklı özellikleri, tamamen cahil ve akılsız olan kanguru nereden bilecek ki?

Memelerinden birinin içindeki sütün sıcaklığını hesaplayabilmesi hiç mümkün değildir. Her süte farklı özellik vermeyi ise kendisi hiç beceremez.

O hangi sütün içinde hangi besinin olduğunu da hiçbir zaman bilemez.

O sadece  Allah'ın kendisine emrettiği şekilde yaşayan bir kangurudur.

Yavrusunun ihtiyaçlarını da onu yaratan Allah cc karşılamaktadır.

En uygun yapıdaki o farklı terkipteki sütleri, kanguru yavruları için, en uygun yere, yani annelerinin karnına, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Yüce Rabbimiz yerleştirmiştir.

Kanguru yavrusu ilk 6,5 ayı, o özel kesesinden hiç çıkmadan geçirir.

Ardından yaklaşık 8 ayı hem kesenin içinde, hem de dışarıda dönüşümlü olarak geçirdikten sonra, sürekli dışarıda kalmaya başlayacaktır.

Bu arada, daha birinci yavru cepten çıkmadan, ona 1,5 cm. boyunda yeni bir kardeş tırmana tırmana gelir. Her ikisi aynı cepte ve kesinlikle birbirine zarar vermeden uzun bir süre yaşar. Her yavru, kendi yaşına göre besinler içeren sütün bulunduğu memeyi emer.

Peki, her kardeş kendisinin emmesi gereken memenin hangisi olduğunu nereden bilir?

Yine tek ve NET cevap: “Allah'ın ilhamıyla, onlara öğretmesiyle hareket ederler.”

Kangurular cüsseleriyle de oldukça dikkat çeker; gövdeleri 1,5 metre, kuyrukları ise 1 m.'dir. Kanguru ailesi arka ayaklarının büyüklüğü sayesinde 8 metrelik mesafeyi bir zıplayışta kat edebilir. Hızlı koşarken dengelerini, çok güçlü ve iri olan kuyruklarıyla sağlarlar.

Peki, sizce ayakları tesadüfen mi bu kadar büyüktür?

Ya da rahatça sıçramak için çok büyük arka ayaklara ihtiyaçları olduğunu, anneleri mi hesaplamıştır?

Tabii ki doğru cevap bunların hiçbiri değildir. Hiçbir şey tesadüfen olmamıştır. Olamaz da!...

Basit bir iğne bile tesadüfen, yani ustasız olamazken, böylesine esrârengiz ve mûcizvî işler, nasıl tesadüfen olabilir ki?...

Her şeyi; her canlıların ihtiyaçlarına göre yaratan Allah, kanguruyu da diğer tüm canlıları yarattığı gibi, ibret için özel ve en mükemmel şekilde yaratmıştır.

“Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardır.”… 16. Sûre, 66. Âyet.

“Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır.”… 23. Sûre, 21. Âyet.

“Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.” 36. Sûre, 71. Âyet.

Böylesine mûcizevî tecellileri gördükçe ve inceledikçe, Yüce Rabbimizin her ân tüm kanguruların sütlerinin terkipleriyle ve tüm ihtiyaçlarıyla ilgilenirken, diğer taraftan yüzbinlerce cins ve çeşit canlıları da, insanları da asla ihmal etmediğini bilmek ve idrak etmek zorundayız…

Rahmân S., 29. Â.: “O, (Allah) her gün (her an) yeni bir iştedir”. (En kısa Tefsirde: Sınırsız Kudretiyle ve Hikmetiyle Kimilerini yaratırken, kimilerini öldürür, her an hayatı tazeler; bir hali giderir, başka haller getirir. Anlamı verilmektedir.)

Bu sınırsız Kudret karşısında ancak, hürmet ve tâzim ile günde an az 5 kez “AllahüEkber” diyerek SECDE edilir…

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz