A. Raif ÖZTÜRK
  • 20/06/2018 Son günceleme: 20/06/2018 09:31
  • 5.253

Şer güçlerin ortaklaşa düzenledikleri Dolar tuzağının nedenlerini bildikleri halde, kasıtlı bir şekilde İSTİSMAR edenlere, aklî, mukni ve tokat gibi cevaplar vererek söze başlıyoruz.

Her akıl, feraset, tecrübe ve basiret sahiplerinin bildiği gibi, güçlü devletler; kendisini toparlayıp kalkınmaya başlayan ülkelere karşı, çeşit çeşit savaş taktikleri ve tuzaklar uygularlar. Esas SEBEP ise I. Ballı pazarlarının elden gitmesini, II. kendilerine rakip çıkmasını ve III. Artık onlara diledikleri gibi söz geçiremeyeceklerini hazmedemedikleri için…

Bu savaş taktiklerinden bazıları şunlardır:

 

Kalkınmaya çalışan ülkelerin içinden, birçok casuslar ve hâinler satın almak.

Bu hâinleri sinsice devletin kilit noktalarına, medyaya ve bazı partilere yerleştirerek, paralel devlet kurmak ve hiç umulmadık bir zamanda darbe yaptırmak.

Besledikleri sendikalar ve muhalif partiler organizatörlüğünde grevler, yürüyüşler, ayaklanmalar ve gezi olayları tertipleyerek, hükumeti âciz duruma düşürmek.  

Yetiştirdikleri birçok çeşit terörist örgütleri, o ülkelere musallat ederek, çeşitli eylemlerle ülkeyi yıpratmak ve halkı bezdirerek iktidara düşman yapmak.

Muhalif basını çeşitli kanallardan besleyerek, araştırma yapmaktan yoksun olan masum halka; bu savaş taktikleriyle yaşanan tökezlemelerin, iktidarın kusurlarından kaynaklandığına inandırmaya çalışarak, iktidara karşı kışkırtmak.

Uyguladıkları çeşitli (silâh, turizm, ticaret, ekonomik vs.) ambargolarla iktidarı köşeye sıkıştırarak, bu tökezlemelerden de hükümeti suçlu göstermek.

Bu güçlü ve de şer devletler tarafından; piyasadan yüklü miktarda dolar veya yuro çekerek, dövize talebi arttırmak. Bu sebeple de artan dövizle alış veriş yapan iş dünyasını bezdirerek, iktidara düşman etmek.

Tüm bu savaş taktikleri uygulanırken, diğer yandan da askerî güç gösterileri sergileyerek gözdağı verirler ve sıcak savaş korkusu pompalayarak, sinsi planlarını uygulamaya devam ederler...

Siyaset ile hiç ilgilenmeyen ve kendi işine gücüne dalmış, fakat akıl ve feraset sahibi herkes görüyor ve biliyor ki, her yönden kalkınmakta olan şu güzel ülkemiz üzerinde, bu savaş taktiklerinin tamamı uygulandı ve şu anda da son ikisi insafsızca sahneleniyor.

Şu çok önemli 24 Haziran 2018 seçimi öncesinde de hızlı kalkınmamızın önünü kesmek ve güçlü iktidarı yıpratmak için, son şansları olan son iki taktiğe çok ağırlık verdiler.

İktidarın; özellikle de bu son taktiği bilerek önceden tedbir alması, yani bazı önemli ülkelerle kendi para birimi üzerinden alışveriş anlaşmaları imzalamaları, bu güçlü ve şer ülkeleri çılgına çevirdi. Çünkü bu sözleşmelerin birçok ülkeler nezdinde yaygınlaşması halinde, ne doların ne yuronun ve ne de herhangi bir dövizin hükmü kalmayacaktı.

İşte bu nedenlerle, dolar tuzağına ölesiye yükleniyorlar.

Bu SON VİRAJ hükmündeki taktikleri de halkımız tarafından boşa çıkarılırsa, bizi ve ülkemizi hazmetmekten başka çareleri kalmayacak, inşallah.

Ülkeler arasındaki bu tür sinsi tuzaklar ve savaş taktikleri normal karşılanıyor. Ancak ülkemizin bünyesindeki bazı partilerin, kurum ve kuruluşların, bu döviz artışının bu sebeplerle meydana geldiklerini bildikleri halde, bilmezden gelerek veya sinsice hükümete mâl etmeye çalışmaları, acaba ne ile izah edilebilir?

 

Bu nasıl bir milliyetçiliktir? Bu nasıl halkçılıktır? Bu nasıl vatanseverliktir? Bu nasıl bir kirli siyasettir? Bu nasıl insanlıktır?...

 

Allaha çok şükürler olsun ki bu basiretli halk artık uyandı ve sergilenen oyunların farkında.

Bol keseden atılan vaatlere de bu tür iftiralara da inanmıyor ve aksine nefretle gülüp geçiyor. Süslü ve yaldızlı laflara da bakmıyor, olağanüstü icraatlara bakıyor.

Sekiz kez tekrarlanan her seçimde; kendisine canla başla hizmet eden mütevazı partilerine güvenlerini, birkaç puan arttırarak bile olsa, YOLA DEVAM diyor. İnşallah…

GÖRÜNEN O Kİ: Refaha, Kalkınmaya ve Huzura ulaşmaya SON VİRAJ alınıyor.

Eğer 2023’e GÜÇLÜ bir iktidar ile girilirse (ki inşallah girilecek, çünkü “çay geçerken at değiştirilmez”), bu şer güçler istemeseler de LOZAN haklarımız olan Kerkük, Musul zenginlikleri tekrar bizim olacak. Batı Trakya ve Boğazlar hakkımız geri alınacak. Bu sinsi tuzaklar nedeniyle pompalanan DOLARIN ateşi de zorunlu olarak “Fossss” diye sönecek. Yatırımlar, iyileştirmeler ve halka hizmetler kat kat artacak.

Elbette su uyusa da düşman uyumayacak, fakat halkımız bunca tecrübelerle feraset sahibi olduğundan, bu tür sinsi tuzaklarla artık aldatılamayacak. 15 Temmuzda olduğu gibi, yine ters tepecek. 16 Seneden beri ülkesine, son 80 yılda yapılan hizmetlerin İKİ katından fazlasını yapanlara NANKÖRLÜK etmeyecektir…

“ŞÂYET” diye aksi bir cümleye başlayarak; tüm ŞER güçlerin ve TÜM terör örgütlerinin destekledikleri İLLET İTTİFAKI çeşitli hilelerle seçimi kazanırsa? Şeklindeki bir ACI ÂKIBETİ düşünmek bile istemiyoruz.

Çünkü “şayet” böyle bir durumda; PKK, FETÖ, DEAŞ ve diğer tüm TERÖR örgütlerinin, davul zurnalarla bayram yapmalarını, seçim sonrası da en önemli devlet kademelerinde görev almalarını içinize sindirebilecek misiniz? Ki bunlar vaadediliyor! O halde bu SON VİRAJDA asla gevşeklik göstermeyeceğiz. Kırgınlıklarımızı, küskünlüklerimizi ve özellikle de şahsî menfaatlerimizi bir tarafa bırakarak, devletimizi ve vatanımızı sağlama alacağız.  

Bunun için de CUMHUR İTTİFAKINA, hiç tereddüt etmeden ve çok net olarak “YOLA DEVAM” diyeceğiz, inşallah…

Yazarın Yazıları