Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...

  • 0
  • 10236
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...
Kadınlar adeta birbiriyle yarıştı...

Çubuklu Derneği tarafından geleneksel hale gelen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasında, bu yılki coşkunun tadı damaklarda yer etti.

Kutlama programında kadınlar, sunumlarıyla adeta birbiriyle yarışırken, BEDES Başkanı ve Beykoz Belediye Meclis Üyeliği'nin CHP'li Adayı Gülay Demirel, aldığı kötü bir haber sonrası programdan erken ayrılmak zorunda kaldı. Öte yandan Ordulu sevilen ses sanatçısı Tuğba Koç, babası Menderes Koç'un himayesinde birbirinden güzel türkü ve ezgileri başarıyla icra etti.

Kavacık Talia’nın Balo Salonu'nda her yıl düzenli olarak bir araya gelen Beykozlu kadınlar,8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün anlamına yaraşır bir şekilde konuşmalar yapıyor ve gönüllerince eğleniyorlar. Beykoz Çubuklu Derneği tarafından organize edilen günde bu yıl katılım daha az olurken, Dernek Başkanı Erdem Çelik bunun nedenini seçimlere bağladı. Geceye katkı sağlayan Çubuklu Derneği Yönetim Kurulu'nu öven Erdem Çelik, katkı ve katılımları nedeniyle de Avukat Ayşe YıldırımDoktor Merih Altıntaş ve eşi Devrim Altıntaş'a Ömer Kasap'a teşekkür etti. BEDES Başkanı Gülay Demirel'e de ayrıca teşekkür eden ve Beykoz'a katkıları nedeniyle öven Çelik"Gülay Demirel, mahallelerimizdeki meşale annelerimizin annesi olan bir hanımefendi. Geleceğimize ışık tutan bir hanımefendi" şeklinde konuştu.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün tarihçesi konusunda da bilgi veren Çubuklu Derneği Başkanı Erdem Çelik"Çalışma koşullarının iyileşmesi için kadınlar Amerika'da greve gitti. Bu kadınları depoya kilitlediler. Bu sırada 184 emekçi kadın yanarak can verdi. Bunun anısına bütün dünyada Kadınlar Günü olarak kutlanıyor" şeklinde konuştu. Kadınların kurtuluşunun eğitimden geçtiğini dile getiren Erdem Çelik"BEDES bu anlamda çok iyi işler yaptı. Kadınların eğitimi konusunda, okuma salonları ve kütüphaneler oluşturdu. Ben dernekçiliği bana inanın BEDES'ten öğrendim. Okumak çok önemli… Mustafa Kemal Atatürk bile 3 bin 994 tane kitap okumuş" dedi.

Gülay Demirel: 'Tecrübemi daha geniş kitlelere yaymak istiyorum'

Bir yakınının ölüm haberini alması nedeniyle programdan erken ayrılmak zorunda kalan Beykoz Belediyesi Meclis Üyeliği'nin CHP'li Adayı Gülay Demirel ise "Az önce üzücü bir haber aldım. Her ne kadar yansıtmak istemediysem de biz kadınlar ne yazık ki duygularımızı içimize gömemiyoruz. Bir yakınımı kaybetmişim. Bundan sonra en kısa süre içinde oraya gideceğim" dedi. Mesleğinin hemşirelik olduğunu ve sözcük anlamı itibariyle de hemşirenin eski dilde 'küçük büyük herkesin kız kardeşi' anlamına geldiğini anlatan Gülay Demirel"Bugün Beykoz'da bir çok kadınımız tekstil atölyesi ve işyerinde sigortasız olarak, erkeklerden daha düşük ücret alarak çalışmaktadır. Çalışma saatleri, ücret karşılığı olmadan fazla tutulmaktadır. Kadınlarımız hâlâ daha emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır. Son yıllarda kadınlarımızın özgürlüğü sadece kılık kıyafete indirgenirken, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri hızla artmış, ürkütücü boyutlara ulaşmıştır" diyerek düşüncelerini dile getirdi. Kadınlara ve engellilere yönelik yaptığı hizmetlerden edindiği tecrübeyi Belediye bünyesinde Meclis Üyesi olarak devam ettirmeyi ve daha geniş kitlelere yaymayı hedeflediğini dile getiren Gülay Demirel, şöyle dedi:

"Ulu Önder Atatürk'ün "Dünyada hiçbir milletin kadını, 'Ben Anadolu kadınından daha çok çalıştım! Milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gösterdim' diyemez!" deyip, biz Türk kadınının emeğini baş tacı eden, onurlandıran; bir çok Avrupa ülkesinden önce biz kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren Ata'sının izinde, CHP'de biz kadınlar için mücadele etmeye karar verdim. Biz kadınları eşit gören ve her fırsatta yükselten Atatürk'ün partisinde siyaset yapmak, bir kadın olarak vefa borcumdur ve sizlerden destek bekliyorum, saygılar sunuyorum"

Merih Altıntaş ve Ayşe Yıldırım birbiriyle yarıştı

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da programa konuşmacı olarak katılan Doktor Merih Altıntaş"Bugün, kadının direndiği, mücadele ettiği siyasi hayatta ve her yerde her alanda var olduğunu gösterme mücadelesini sürdürdüğü bir gün. Ne acıdır ki, kadınlar günümüz var ve biz ancak sesimizi bugün duyurabilme çabası içerisindeyiz"diyerek başladığı konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ve kadına haklarına yönelik çalışmalarını övdü.

Dr. Merih Altıntaş, şunları söyledi:

"Bizler, siyasi ve ekonomik alanda mücadele edebilmek için erkek egemen bir dünyada 'biz de varız' diyebilmek için büyük çaba sar fediyoruz. Ben bugün bir hekim olarak, bir kadın olarak, haktan hukuktan, emekten bahsedebiliyorsam, bunun için Ulu Önder Atatürk'ün önünde bir kez daha hep beraber saygıyla eğilelim diyorum. Demiş ki Ulu Önder: 'Toplumu toplum yapan iki cins vardır. Birisi kadın birisi erkek... Mümkün müdür bir tanesi, ayaklarıyla toprağa zincirlenmişken, diğeri göklere yükselebilsin? Hepimizin birbirine ihtiyacı var.

'Her 3 kadından 1'i şiddete maruz kalıyor'

Toplumun bize sunduğu rol, bize çizdiği rol: Anne olmak, kadın olmak, hizmet etmek, erkeğe kadınlık yapmak mı? Hayır. Kadının da erkek kadar hatta bazen erkeklerden de fazla çoğu konuda becerisi var. Bizler yıllar boyunca, o başarılı erkeklerin arkasındaki gizli kadınlar olduk. Bizler, sırtından sopa, karnından sıpa eksik edilmeyen kadınlar olduk. Daha önce de bu salonda kadına şiddetten bahsettim. Ne yazık ki bugün dünyada her 3 kadından 1'i şiddete uğruyor. Bu bahsedilen, sadece fiziksel şiddet… Psikolojik, ekonomik ya da sosyolojik şiddet ne yazık ki bu araştırmanın içerisinde ne yazık ki yok bile...

Töre cinayetleri konusunda bilgi vermiştim, ne yazık ki bugün hâlâ töre cinayetleri devam ediyor. Güneydoğu'da yaptığım bir çalışmada çocuk gelinlerle çalıştım ve 18 yaşını doldurmadan evlenmiş, 20'sine gelmeden anne olmuş kadınlara yönelik araştırma yaptım. 'Acaba bunlar bu kadar erken gebe kaldığı için mutsuzlar mı?' diye bakayım dedim. İnanın bütün beklentim şuydu: Evet bu kadınlar çok mutsuz çıkacak, bunlar depresyonda çıkacak. Ancak sonuç çok şaşırtıcı ama o küçücük kadınlarla büyük kadınların gebeliklerinde depresyon oranı aynı çıktı. Sanki sonuç şunun gibi: 'Bunlar gebe olmaktan mutlu'... Sanki küçük yaşta gebe kalmanın hiçbir sorunu yok gibi... Ancak arkasındaki gerçeğe baktığınızda, küçücükken evlenmekten, küçücükken gebe kalmaktan, daha çocukluktan çıkmadan kadın olmaktan; kadınlığın ağırlığı altında eziliyor olmaktan o kadar habersizlerdi ki... 

'Kadın isterse her şey değişir'

Eğer bir toplumun hangi seviyede olduğunu görmek isterseniz orada toplumda yaşam seviyesine, şartlarına bakmak gerekiyor. Eğer sistemden memnun değilse, bir şeyler değişsin istiyorsa, kadının önce kendisi değişmelidir. Kadın değişirse, toplum değişir. Biz bunun örneğini çok yakın zamanda Gezi Olayları'nda gördük. Kadın isterse bir TOMA'nın önünde kırmızı elbisesiyle durabilir. Kadın isterse, gaz bombasının önünde, erkeğinin yanında direnebilir. Kadın, hangi yaşta olursa olsun, balkonda tencere tava çalarak çarpık düzene başkaldırabilir. Unutmayalım ki, değişim ve devrim ancak kadınla gelebilir"

'Ayşe Yıldırım geliyor...'

Dr. Merih Altıntaş'ın sunumunun ardından sahneye çıkan Avukat Ayşe Yıldırım, sert ve kararlı bir giriş yaptı. "Ben sabahtan beri diyorum ki arkadaşlara: 'Benim Kadınlar Günü'mü kutlamayın!' Bir gün... Bir de Mayıs ayı katılıyor; Anneler Günü var, anneyseniz... İki gün... Arkadaşım, ben sizi fiiliyatta görmek istiyorum!"

Kadına yönelik saygının verilen çiçekten ibaret olamayacağının altını çizen Avukat Ayşe Yıldırım"Ben sizin beni 'var' saydığınızı iş hayatında görmek istiyorum, siyasette görmek istiyorum, evimde görmek istiyorum. Bana çiçek vermeyin! Ben çiçek değilim sizin koklayıp çöpe atacağınız..." dedi.

Sunumunu gerçekleştirirken, sahneyi oldukça iyi kullanan ve tüm salondaki kadınlarla göz göze gelmeye çalışan Avukat Ayşe Yıldırım"Türk Dil Kurumu'nu biliyorsunuz. 'Kadın'tanımına baktınız mı? Şöyle diyor: ‘Ev işlerini yönetebilecek, hizmetçi bayan(!)’ Hizmetçi bayan olarak tanımlıyor TDK kadını... ve arkadaşlar çok acı, doğumla başlar ya bizim hikâyemiz... Kaç tane erkek kız çocuğu doğdu diye sevinir? Hadi, şimdi şimdi biraz aşıyoruz belki ama işin gerçeğinde şu vardır: Erkek adamın erkek oğlu olur ya da erkek adamın erkek damadı olur! Kadınlar hep 'yok' sayılır" derken, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Kadınlar hediye paketi mi?’

"Bizler kadın olarak doğumdan itibaren süsleniriz, püsleniriz; hediyelik eşyayız ya? İleriki dönemlerde 'birilerine verileceğiz' ya? Bundan kaynaklı olarak, pembeler, incikler boncuklar takılır saçlarımıza. Erkek çocuklara baktığımızda küçüklüğünden beri hep gri ve kahverengi tonlar, siyah tonlar. Neden? Çünkü 'ağırlık erkeğe yakışır, teşhir kadına! Sırf bu nedenden dolayı bizi süslerler. Öyle değil mi? Gelinlikler, tuvaletler... Kırmızı kuşak... Hediye ediyorlar, paket halinde bizi... Sistem bu. Çünkü'kız verilir', 'kız alınır'.  Mantık bunun üzerine kurulu... Şöyle diyorlar: ‘Oğlana kız istemeye gidiyoruz…’ Sanki komşudan bir fincan kahve ister gibi...

‘Masallardaki kötü kalpli kraliçeler…’

Çocukken okuduğunuz masallara dikkatinizi çekmek istiyorum arkadaşlar. Şimdi bakın: Bizim bu Pamuk Prensesi ormana öldürmeye gönderen kim? Kötü kalpli kraliçe... Rapunzeli kuleye hapseden kim? Kötü kapli kraliçe... Sindirella'ya Külkedisi zulmü yapan kim? Kötü kalpli üvey anneyle onun kızları... Siz hiç masallarda kötü erkek imajına rastladınız mı? Çünkü daha çocukken biz çaputlu şeytanız ya, bu mantıkla yetiştiriliyoruz... ve arkasından o Rapunzel'i kuleden beyaz atlı prens kurtarıyor... ve arkasından o pamuk prensesi beyaz atlı prens kurtarıyor... Yani kurtarıcı: Erkek!  Yani kadın kendini koruyamaz!"

Kadınlar ‘cadı’ – Erkekler ‘cici’

Konuşmasını Zerrin Bekâr Hanımefendi ile birlikte arasında geçen sohbetten alıntılar yaparak tamamlayan Avukat Ayşe Yıldırım"Masallardaki cadılar... Şimdi ben cadı deyince aklınıza ne geliyor? Böyle uzun gaga burunlu, benli menli kötü bir kadın geliyor değil mi? Cadı deyince aklınıza erkek geliyor mu? Gelmiyor. Çünkü cadı olan kadın... Kötü olan kadın..." dedi.

Çubuklu Derneği tarafından düzenlenen etkinlik, Ordu'nun gururu Tuğba Koç'un türküleriyle devam etti. Babası Menderes Koç'un da orguyla eşlik ettiği Tuğba Koç, salonu dolduran kadınları sahnede coşturdu. Beykozlu kadınlar, gönüllerince eğlendi ve günün sonunda halay çekti.

Haber Merkezi

Eski Bakan Beykoz’da türkü dinledi…
Önceki Eski Bakan Beykoz’da türkü dinledi…
Beykoz'da çocuğunu kemerle gezdiren anne gündem oldu
Sonraki Beykoz'da çocuğunu kemerle gezdiren anne gündem oldu
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz