Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 12/08/2015 Son günceleme: 12/08/2015 20:02
  • 15.050

Devir Hz. Ömer devri. İslam topraklarının gittikçe genişlediği günler. Emir-ül Mü'minin değişik beldelere valiler atar adaletle hükmetsinler diye.

Günlerden bir gün, bir adam gelir Mekke'ye, Ömer'i sorar. Hani o adaletiyle insanlığın gönlünde taht kuran Ömer'i. Bir ağacın dibinde eski elbiseler içinde uzanan bir adam gösterirler. Adam inanamaz o kişinin koskoca İslam halifesi olduğuna. İnanmasına inanamaz ya, yinede gider o ağacın altında ki zatın yanına ve sorar ; "Müminlerin Emiri, Halife Ömer siz misiniz ?" der.

Doğrulur müminlerin emiri; "Evet" der "Ömer benim" Adam başlar başından geçenleri anlatmaya; yeni fethedilen yerlerden birinin ahalisindendir. Üstelik de gayr-i Müslim’dir. Tayin olunan valinin, kendi rızasının hilafına hükmederek, kendi arazisine camii yaptırdığını anlatır Hz. Ömer'e. Valinin arazinin bedelini kendisine ödediğini, ama kendisinin bu işe gönüllü olmadığını anlatır. Halife Hazretleri konuyu iyice anladıktan sonra hükmünü verir.

Yerden aldığı bir kemik parçasına şu sözleri kazır Hz. Ömer; "Emir adil, Ömer daha adil" . Ve "bunu valiye götür" der adama "o gereğini yapar".

Olan bitenden hiçbir şey anlamayan adam çaresiz alır eline kemik parçasını ve umutsuzca memleketine döner. Çıkar valinin huzuruna ve müminlerin emiri Allah Resulünün Halifesi Hz. Ömer'in verdiği kemik parçasını valiye uzatır. Ne olduysa ondan sonra olur. Valinin tavrı bir anda değişir. Daha evvel parasını vererek de olsa, arsasını camii yaptırmak için rızası olmadan istimlâk ettiği adamın arsasında ki camiyi yıkmaya karar verir. Adamın arsası geri verilir. Tazminat ödenir.

Gayr-ı Müslim vatandaş yine hiç bir şey anlamamıştır. Önce isminden bütün Arap Yarımadasının titrediği Hz Ömer'e gitmiş, karşısına bir ağaç gölgesinde eski elbiseler içinde bir adam çıkmıştır. Sonra o adamın bir kemik parçasına kazıdığı bir kaç kelime ile adalet tecelli etmiş, arsasını geri almış, caminin yıkım kararı alınmış, üstüne birde tazminat almıştır.

Dayanamaz Valiye bu işin hikmetini sorar. Vali başlar anlatmaya ; "Bundan yıllar evveldi. Müminlerin emiri ile birlikte bir beldeye yolumuz düşmüştü. Şehre girerken bir darağacında birinin asılmış olduğunu gördük. Asılan adamın üzerine iliştirilmiş bir kâğıtta şöyle yazıyordu: "Bu şehrin emiri adildir". Ahaliye bu ne iştir diye sorduğumuzda asılan kişinin emirin oğlu olduğunu, babasının emirlerinin aksine yolsuzluk ve adaletsizlik yapmış olduğunu ve babasının da cezasını verdiğini öğrenmiştik."

İşte Halife Hz. Ömer valiye gönderdiği notta bu olayı hatırlatıyordu ve vali de nottan anlaması gerekeni anlamış, gerekeni yapmıştı. İşin aslını öğrenip de adaletin bu kadar hızlı tecelli etmesine hayran olan adam iman edip Müslüman olmuş, üstelik de arsasını camii için bedelsiz bağışlamıştı...     

*       *        *      

Ormanlar kralı Aslan, yanında Kurt, Çakal ve Tilki olduğu halde ava çıkar. Şöyle kısa bir gezintiden sonra koca bir mandayı devirirler birlikte. Devirirler devirmesine ya, sıra ganimetin paylaşılmasına gelince işler karışır. Bakalım neler olur:

Aslan yanı başında ki Kurt'a döner ve der ki: "Hadi bakalım Kurt kardeş, şu avı adaletli şekilde paylaştırıver de afiyetle yiyelim"

Dik başlı Kurt hesapsızca cevap verir : "Ondan kolay ne var efendim" der. "Her birimiz bir bacağını alırız olur biter"

Bu paylaşım Aslan'ın hoşuna gitmez. "Ya öyle mi?" der ve bir pençede Kurt'u öldürüverir oracıkta. Sonra Çakal'a döner ; "Hadi bakalım Çakal kardeş sen paylaştır şu avı, amma adaletli olmayı unutma" der gülerek.

Az önce ki manzaradan etkilenen Çakal temkinlidir. "Efendim" der ; "Buyurun siz bu avın yarısını afiyetle yiyin, diğer yarısını da biz Tilki kardeşimle paylaşırız"

Çakal'ın adaleti de hoşnut etmez Aslan Hazretlerini. "Olmadı Çakal kardeş" der ve pir pençede onu da Kurt'un yanına seriverir. Ve döner Tilki'ye usulca." Eee hadi bakalım Tilki kardeş sıra sende, sen şu avı adaletle paylaştır bari de oturup bir güzel yiyelim şu mandayı"

Tilki dersini almıştır. "Ne demek efendim " der. "Siz buyurun bu mandayı istediğiniz gibi afiyetle yiyin. Siz doyduktan sonra kalanlar bu fakir kulunuza yeter de artar bile."

Kurnaz Tilki tamda Aslan'ın duymak istediklerini söylemiştir. Tebessüm ederek Tilki'ye şöyle der : "Aferin Tilki kardeş. Bu paylaşım hoşuma gitti. Lakin sen bu adaleti kimden öğrendin söyle bakalım?

Tilki müthiş zekâsının eseri olan cevabı yapıştırıverir : "Kimden olacak efendim, işte şurada yatan Kurt'la Çakal'dan öğrendim"

İki kıssa anlattık, biraz ilgisiz gibi görünse de ikisi de adalet üzerine. Biri dünü biri de bu günü anlatıyor aslında. Anlatması bizden hisse alması sizden. İster Hz Ömer'den öğrenirsiniz adaleti, ister Kurt'tan Çakal'dan. Ömer'in (r.a) talebeleriyle diğerlerinin talebelerinin akıbetleri de bir olmayacaktır elbet. Bu da böyle biline...

Vesselam...

Yazarın Yazıları