Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 26/11/2014 23:11
  • 5.278

Çok uzun yıllardır spor camiası ile haşır neşir olan biri olarak bir konu var ki anlam veremiyorum…

Spor müsabakalarına İstanbul’da olan ilgi ile Anadolu’nun her hangi bir köşesinde olan ilgi! Tamam İstanbul başlı başına bir hayat-yaşam kenti, sosyal aktiviteleri o kadar çok olan bir kent ki de nedense bunun sportif faaliyetlere yansımalarını maalesef göremiyoruz.

Değişik spor müsabakaları için sayısız kez Anadolu’nun her hangi bir kentine yaptığımız yolculuklarda futbol olsun, voleybol olsun hatta ve hatta hentbol olsun, bir hayli fazla izleyici varken, İstanbul’a dönüp baktığımızda hiçte iç açıcı bir tabloya rastlanmamakta.

Bunu sadece İstanbul’un kendine has özellikleri ile de açıklamak, ifade etmek ne derece gerçekçi olur o da tartışılır. Geçen sene Karaman iline voleybol maçı için gitmiştim, tribünler dolu, dolu… Bu sezon hentbol müsabakası için Muğla Köyceğiz’e gittim yine dolu tribünlere rast geldim. Salon dışındaki futbol sahasında Köyceğiz Belediyespor 1. Amatör Lig maçını izledim tribünlerde boş yer yok.

İstanbul’da ise mesela bir hafta içi voleybol maçı takibi için her hangi bir salona gidildiğinde iki elin parmak sayısını ancak bulan bir izleyici topluluğuna rastlamaktayım. Yine voleyboldan örnek verecek olursak Burhan Felek Spor Salonu'nda, yapma bir seyirci profili yansımakta. Hatta en son gittiğim maçlardan birinde ki Genç Kızlar Voleybol Ligi karşılaşması idi, maçın haberini yaptıktan sonra o yapay seyirci görüntüsünü yansıtan branda resimlerinin farkına varamayan bazı dostlarım, “Amma da seyirci gelmiş ha!” demekten kendini alamamıştı. Ben ise onun sadece asılan dev boyutlu bir tribün resmi olduğunu anlatma derdinde idim.

Maalesef İstanbul ve de dolayısı ile Beykoz’da bir spor kültürü oluşamamış durumda. Kimi zaman futbol maçlarında rastladığımız ve şaşırdığımız  seyirci yoğunluğunu bir-iki mağlubiyet sonrasında görememekteyiz. Semtlerinin takımlarına destek olmaya çalışanların sayısı her geçen gün düşmekte. Peki bu insanlar spor müsabakalarından uzaklaştıktan sonra acaba nelerle uğraşır? Nerelere takılır? Kimlerle arkadaşlıklar ederler ?

Sportif faaliyetlere gereken ilgiyi çekebilmek için bazı alternatifler üzerinde durulabilir. Yerel Yönetimler kulüplere daha fazla katkı sunabilir ya da o katkıyı sunacak iş adamlarından destek alabilir. Başarıları elle tutulur derecede ödüller ile desteklemek de işin bir başka boyutu olabilir.

Halen daha okul bahçelerinde Beden Eğitimi derslerinde öğrenciler voleybol topunu alıp bir daire oluşturup vakit geçirmekte, diğer taraftan dar alanda kısa paslaşmalar misali minyatür kale maçlar yapılmakta. Ne yazık ki Beden Eğitimine ayrılan süre o kadar kısa ki, bunun belli bir zamanı da spor giysilerini giymek-çıkarmak ile geçmekte. Her hangi bir spor kulübünde oynayan bir öğrenci için kulüp sorumlusu ya da ailesi gelip izin kağıdı istediğinde asık yüzlere rastlanılması da bir başka sıkıntı.

Kısacası ülkemizde genel manada sportif faaliyetler ile ilgili baştan aşağı bir yenilemeye gidilmediği müddetçe, rakamsal olarak sporcu sayınız artabilse de nitelik açısından hep bir geriye gidiş yaşanmakta.

Beykoz için de bu düşüncelerimiz geçerli olmakta. O kadar uygun alan, çayırlarımız, korularımız varken nedense atletizm branşında birkaç numunelik örnek dışında pek de gözle görülür bir faaliyet yok, yüzme de yok, onda yok bunda yok. Sadece bir çeyrek ya da yarım altın ile ödüllendirilen bir başarı ödül yönetmeliği de kendi kendine oluşmuş durumda. Oysa bu başarılı sporculara ilçede yaşayan zengin iş adamlarından burs imkanı sağlansa bu da diğer öğrencileri spora yönlendirebilecek bir değişim getirebilir.

İlçemizde spor yapan, her hangi bir kulüp çatısı altında spor yapan çocuk ve gençlerimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Akranları okuldan eve gelip az bir derse bakıp, yemeğini yiyip sanal alemlerde gezinirken bu kardeşlerimiz her hangi bir salonda basketbol, voleybol, tekvando, karate ve diğer spor dallarında antrenmanlarını yapmakta. Yorgun argın eve gelip derslerini yapıp geç vakitte yatabilmekte. Bu görüntüleri gören ailelerinin spordan çocuklarını almaları da ayrı bir sıkıntı, ancak onlar da bir bakıma haklı değil mi?

Bu konular geniş manada tartışılacak, özel gündemli toplantıların konusu olabilir. Yoksa bizler bu köşe yazısı için bize ayrılmış alanı gittiğimiz bir maçtan gördüklerimiz ile doldurup da geçiştirebilirdik. Gençlik elden gitmeden ne yapıp edip onları sporla buluşturabilmeliyiz.

Yazarın Yazıları