Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 12/08/2015 Son günceleme: 12/08/2015 19:52
  • 17.568

Geçtiğimiz haftalarda bir cumartesi sabahı.

Birçok Beykozlu gibi bende işe gitmek üzere otobüs durağına indim. Cam Fabrikası durağında Üsküdar otobüsü bekliyorum. Yarım saate yakın bir beklemeden sonra Üsküdar otobüsü geldi. Gerçi otobüs demek yerinde midir bilemiyorum. Minibüsten biraz büyük, bildiğimiz otobüsten bayağı küçük araca diğer yolcularla birlikte bindim bende.

Bindim ama henüz daha yolun başı sayılabilecek bir mevkii de aracımız dolmuştu bile. Paşabahçe'yi geçtikten sonra artık yolculuk hayatımızın bir parçası olan " İlerleyin beyler, arkada yer var " cümleleri şoför tarafından tekrar edilmeye başladı. Anadoluhisarı'na vardığımızda artık bırakın ilerlemeyi, sağa sola dönecek halimiz bile kalmamıştı diyebilirim. Ama aracımız hala yolcu almaya devam ediyordu.

Ortaçeşme'den yaklaşık otuz kilometrelik bir mesafe olan Üsküdar'a, hangi akıl bu küçücük otobüsleri üstelik de yarım saate yakın bir arayla tarife düzenleyip koydu bilemiyorum. Ama o gün o otobüste bulunanlar sıkça kulaklarını çınlattılar haberleri olsun...

Tabii bir şekilde iş yerimize vasıl olduk Allah'a şükür. İyi de bunun birde dönüşü var. Her sabah Üsküdar'dan 15 P Soğuksu otobüsüne binenlerdenim. Yan tarafımızda ki 15 R, 15 S hatlarına üç otobüs giderken biz ancak bir otobüse binebiliyoruz. O da otobüsü denk getirebilirsek. Tarife falan hak getire. Kaç defa hareket amirliğine gittiysek de nafile. Bir şekilde bizi başlarından savıyorlar. Bizde artık gitmekten usandık bazen 40- 45 dk beklesek de 15 P ye biniyoruz.

Biniyoruz binmesine de bindiğimiz otobüs Nuh-u Nebi'den kalma. Üsküdar'dan eve gelene kadar otobüsün çıkardığı sesleri anlatmak mümkün değil. Zaten buz gibi otobüsler birde camlardan kapı aralarında ki boşluklardan sızan rüzgarla hepten çekilmez oluyor. Kadıköy'e, Beşiktaş'a, Bakırköy'e de yolumuz düştüğü oluyor. Oralarda en yeni en modern araçlar. Bizim Beykoz'a ancak oralara daha yeniler gelince, yani iyice eskidikten sonra gelirler belki. Ama biz nasılsa AK Partiye oy veriyoruz değil mi? Ne gerek var bize iyi hizmete. Oralardakiler AK Partili değil ya, belki hizmeti görürlerse oy verirler. Oradakiler bizden daha fazla mı insanlar? Aramızda ne fark var? Cevabı basit aslında; oradakiler İstanbul'un sahipleri, Beykozlular da yetimleri.

Neyse artık bu duruma da alıştık bir şekilde ama bari yolumuz düzgün olsa. Tam Çengelköy - Beykoz arası yol rezalet diye yazacaktım ki, birileri benden önce davranıp Çengelköyden, Küçüksu'ya kadar olan arayı asfaltladılar. Oradan gerisi ne mi olacak? Oradan gerisi Beykoz azizim, olsa da olur olmasa da. Yollar çukur tümsek doluymuş kime ne? Zaten onun için eski otobüsler geliyor bize, yollarda bozulmasın yenileri. Yazık günah değil mi güzelim otobüslere?

İyide bize yazık değil mi kardeşim? Zaten Beykoz da iş namına bir şey bırakmadınız. Ne fabrika ne atölye hepsi kapandı. Ömrümüz işe gidip gelirken yollarda geçiyor. Bari yolları, otobüsleri düzeltin, ferahlatın. İnsan gibi gidip gelelim işimize. Nasılsa oyu yine size vereceğiz değil mi?

Vallahi arkadaşlar ben bunları yazdım yazmasına ya okuyan, dikkate alan olur mu? bilemem. Yıllardır aynı meseleleri konuşmaya devam ediyoruz. Bir türlü çözen eden yok. Hani demiş ya Hasan Pulur "Düzen değişiyor da, düzülen hep aynı". Ben çocukken konuşulan Mülkiyet, İşsizlik, İmar, Yol, vs...  bütün problemler hala konuşulmaya devam ediyor. Yaş otuz beşe dayandı bakalım ne zaman çözülecek.

Bana kalırsa Beykozlunun sahibi yok. Bizim hakkımızı arayacak, savunacak, eskilerin deyimiyle "iş bitirecek" ne üst düzey bir bürokratımız, milletvekilimiz, devlet adamımız yok. Beykoz Spor düştü, fabrikalar kapandı, eğitim yok, kültür sanat hayatımız sıfır, gençlerimiz sokaklarda bir tane gençlik projesi yapan yok. Bu gidişle de olacağa benzemiyor. Kifayetsiz muhterisler ihale peşinde koşarken milletimizin çocukları da ziyan oluyor malesef.

Netice-i kelam Beykoz İstanbul'un Yetim İlçesi, halimizi Yaradan'a arz etmekten gayrı çıkar yol yok gibi.

  Vesselam...

Yazarın Yazıları