Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

İstanbul’a hangi kapıdan girilir?

Sahi, İstanbul'a hangi kapıdan girilir?

Biliyorum bu soruyla karşılaşan birçok insan, "İstanbul'un kapısı mı var ki, oradan girelim?" diyecektir.

Kimimizde "İstanbul'da kapımı bıraktılar, tarumar ettik her tarafı" diyecektir.

Bazılarımız da eski İstanbul'un eski kapılarını hatırlayacaklardır.

Tarihsel süreç içinde eski İstanbul'un kapılarıyla ünlü bir imparatorluk şehri olduğunu bilenlerimiz de, şu kapıdan veya bu kapıdan diyeceklerdir.

İstanbul çevresindeki surları kadar, kapılarıyla da ünlüdür. Tarihsel süreklilik içinde İstanbul'un kapılarıyla ilgili bilgiler aktarılırken eksik ve yanlış aktarılmaktadır.

Özellikle tek bilgi kaynağı olarak internete başvuranlar, oradan edindikleri filtresiz ve doğrulanmamış bilgilerle İstanbul'un kapılarını ne yazık ki yanlış aktarmaktadırlar. Yapılan yanlış aktarımlar gelecek nesillere "yalan bir tarihi miras" olarak intikal edecektir.

"Kapıların yerlerini yanlış bilsek ne olur?" diyebilirsiniz. Ancak bir medeniyet geleceğe aktarılırken, hiçbir hatayı affetmez bilesiniz.

İstanbul; güvenliği ön plana alınmış muazzam surlarla tahkim edilirken, kapılarıyla da bu tahkimat daha güçlendirilmiştir.

Her kapı adeta bir sanat eseri ve üzerinde çalışılmış güvenlik bariyeridir.

O zaman baştaki soruyu bir daha sorayım.
İstanbul'a hangi kapıdan girilir?

Öyleyse size İstanbul daha Konstantinopolis iken hangi kapıları varmış onu anlatayım. Sonra da "İstanbul'a hangi kapıdan girilirmiş" onu söyleyeyim.

İstanbul'a kadim zamanlardan beri yapılan surlar ve arasındaki kapılar 1300'lü yıllarda askeri ve sivil amaçlar için ayrı ayrı kullanılan kapılardı.

Eski İstanbul üçgen bir şehir olduğu için üç cephede farklı işlevde kapıları vardı.

Kara surları,  Haliç surları,  Marmara surları ve aralarındaki kapılar şehri çevrelemekteydi.

Kara surlarının kapıları

1- Aurea Porta (Güzel kapı veya yaldızlı kapı)

Bu kapı Yedikule Kalesi'nin dış tarafına yakındır. Kapıdan girenler geniş bir yoldan Ayasofya'ya kadar ulaşabilirler.

2- Pentapyrgi (Yedikule Kapısı)

Bu kapıya ilk zamanlar beş kule kapısı derlerdi. Çünkü beş kulesi vardı.

1350'li yıllarda İmparator Kentakuzen zamanında iki kule daha inşa edilmiş ve o zamandan bu yana Yedikule olarak anılmıştır.

3- Pegan Pyle (Silivri Kapısı)

Yedikule kapısından sonra gelir. Yakınındaki ayazmada İmparator İoannes zamanında yaptırılarak bu ayrıca bir kutsiyet izafe edilmiştir.

4- Melandisia Pyle (Mevlevihane Kapısı)

Bu kapıya Rus Kapısı veya Kırmızı Fırka Kapısı da denmektedir.

Kapının iç tarafındaki bir taş üzerinde şöyle yazar:
"Cenab-ı Hak ve Kırmızı Fırka tarafından muhafaza edilen İmparatorumuz Konstantinos'a zaferler olsun."
Mösyö Dethier, diyor ki "Bu kapı 1912 yılında gayr-i hristiyan oldukları için Eyüp civarında iskan ettirilen Rusların şehre buradan girme hakları olduğunu göstermek için komutanları olan İgor tarafından kalkanını astığı kapıdır.

5- Ayas Komonos (Topkapı)

En bilinen ve işlek kapılardan biridir. Ana giriş ve çıkış kapısıdır. Konstantinolopolis'in fethi esnasında büyük topların bu kapı önünde bulunmasından dolayı bu ismin verildiği söylenir.

6- Aya Kiriaky veya Avarlar Kapısı (Sulukule Kapısı)

Günümüzde örtülü olan bu kapı, Avarların şehre bu kapıdan girmesi nedeniyle Avarlar Kapısı olarak da bilinir.

7- Charisi veya Myriandri Kapısı (Edirnekapı)

İstanbul'un ana giriş kapılarından biridir. Bu kapıya "eğrikapı" diyenler de vardır. Ancak, ünlü "Topoğraf Doktor Mordman" bu kapının Charisi kapısı yani "Edirnekapı" olduğunu kesin bir şekilde ifade eder.

8- Konstantinos Kapısı

Bu kapı bugün örtülüdür. Konstantin Sarayı'nın yanındaki surun güney köşesindedir.

9- Caligaria veya Ayos Yani Kapısı (Eğrikapı)

Bu kapı Edirnekapı semtine açılan mahalle kapısıdır.

10- XLina Porta (Ayvansaray Kapısı)

Kara tarafındaki Haliç surlarına en yakın kapıdır.

11- Ayos Kalinos Kapısı

Günümüze ulaşmamıştır. Bizans döneminde idam cezalarının infaz edildiği kapıdır.

-Haliç Surlarının kapıları

1- Palerti veya Cynegii Kapısı (Balat Kapısı)

Bu kapıya "İmparator kapısı" anlamına gelen "Basilica Porta" da derler.

2- Phari Kapısı (Fener Kapısı)

Bu kapı vaktiyle Haliç'in fenerinin tam önündedir. Ayrıca Haliç surları bu kısımdan iki sıradır.

3- Petri veya Sidero Porla (Petri Kapısı)

Gerek Latinler, gerekse Türklerin bir kısmı Fetihte bu kapıdan içeri girmişlerdir. Manastır ve kiliselerin çok olduğu bir yerdir. Kesme taştan yapılan Saint Petri Kilisesi'nden dolayı bu adı almıştır.

4- Aya Theodasi Kapısı (Eski Aya Kapı)

Bu kapının adı Aya Theodi'ye kilisesine izafen Aya Kapı olarak anılmıştır.

5- Puteae Kapısı (Cebe Ali yada Cibali Kapısı)

Fetihte Cebe Ali komutasındaki askerlerin şehre girdiği kapıdır.

6- Platea Mesa veya Farina Kapısı (Unkapanı kapısı)

"Platea" düzlük demektir, "mesa" da orta demektir. Yani bu kapı Haliç surlarının tam ortasındaki kapıdır.

7- Drungari Kapısı (Odun Kapısı)

Burası Venedik Mahallesi olarak da bilinir. Şehre olan odun girişinin yapıldığı kapıdır.

8- Zindan Kapı

9- Prematis Kapısı (Balıkpazarı Kapısı)

Balıkpazarına giriş kapısıdır.

10- Ebraiki kapısı (Yeni Cami Kapısı)

Bilinen en işlek kapılardan biridir. Geçit anlamına gelen "Zeugma" olarak da meşhurdur.

11- Eugeni veya Neori kapısı (Bahçekapı)

Bu kapı Venedikliler ile Bizanslıların mahallelerini ayıran kapıdır. Şehre erzah ve zahire bu kapıdan girerdi.

12- Aya Barbara kapısı (Topkapı Sarayına giriş kapısı)

Bu kapı tam Sarayburnundandır.

-Marmara Surlarının Kapıları

1- Değirmenkapı

Topkapı diye bilinen Aya Barbara kapısından sonraki kapıdır. Vaktiyle bu kapının yakınındaki "Mangan Kulesi" ile "Kız Kulesi" arasında zincir gerili olduğu tarihi kayıtlarda mevcuttur.

2- Ayos Lazaros kapısı

Bu kapıdan Saint İrene kilisesine çıkılırdı.

3- Palari İmperials kapısı (Saray-ı Hümayun kapısı)

Bugün Topkapı Sarayına açılan ana giriş kapısıdır.

4- Çatladı kapı

Kadırga Limanı yakınında olan bu kapı 1532 yılındaki büyük depremde çatladığı için o adla anılmıştır.

5- Contoscali kapısı

6- Vlonga Kapısı (Langa Kapısı)

7- Ayos Emilianos Kapısı

8- Psamathia kapısı (Samatya Kapısı)

Bu bölge kumsal olduğu için kum anlamına gelen Psamathia olarak anılmıştır.

9- Ayos Yanis (Narlı Kapı)

Aya Yani Kilisesi yakınında olmasından dolayı bu ismi almıştır. Şu anda bu kilisenin olduğu yerde İmrahor Camii bulunmaktadır.

İstanbul'un bilinen kapıları bunlar.
Bu kapılardan bir kısmı yok olmuş, bir kısmı İstanbul'un imar çalışmaları esnasında yıkılmış ya da örülmüştür.

Var olan kapılarda halen kapı işlevini görmektedirler.

Sorumuz neydi?
"İstanbul'a hangi kapıdan girilir?"
İstanbul'a ister otobandan, ister denizden, ister havadan girin. İsterseniz de bu kapıdan, İstanbul'a ulaşmış olursunuz.

Bilesiniz ki,
İstanbul'a edep kapısından girmediyseniz hala İstanbul'un dışındasınız ve kapıya ulaşmak için hayli yolunuz var demektir…

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER