Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

İnşaallah de Hoca!…

İnşaAllah, Allah izin verirse, Allah dilerse, Allah'ın izniyle demektir.

Her hangi şey vaad ederken, bir iş ve eylem belirtirken “İnşâallah” deme zorunluluğu vardır. Meselâ; “falan yere gideceğim, inşallah”, “şu işi yapacağım, inşâallah”, “kazanacağım, inşâallah”, “geleceğim veya gideceğim, inşâAllah” vs. gibi.

Hz. Muhammed SAV de, “Kişinin ‘İnşâAllah’ demesi imanın kemalindendir.” buyurmaktadır. (Suyuti, Camiu’s-sağir, 2/ 50)

Bu konuda örnek âyetler de var. Aklımızda kalması için, Yüce Rabbimiz bu âyetleri bizlere bir kıssa ve olay şeklinde Kalem Sûresinde bildirmiş.

17,18. Şüphesiz biz, vaktiyle “Bahçe Sahipleri”ne (yaptıkları yüzünden) belâ verdiğimiz gibi, onlara da belâ veririz. Hani o bahçe sahipleri, sabah erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin etmişlerdi. (Bunu tasarlarken, Allah'ın iradesi ile ilgili “İnşaallah” gibi) hiçbir istisnai kayıt da koymamışlardı. 19, 20. Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet (ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi. 21,22. Nihâyet sabaha ulaşan kimseler iken: “Eğer (bahçenizi) devşirecek olanlarsanız, erkenden mahsûlünüzün başına gidin!” diye birbirlerine seslendiler. 23,24. “Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler. 25. Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler. 26. Fakat orayı (bahçeyi o perişan hâlde) gördüklerinde: “Muhakkak biz, elbette(bahçesinin yolunu) şaşıran kimseleriz (her hâlde yanlış yere geldik!)” dediler. 27. (Kendi bahçeleri olduğunu kabûllenince de:) “Hayır! (O fakirler değil, asıl) biz (bu ni'metten) mahrum bırakılmış kimseleriz!” (dediler.) 28. Onların en dengeli (hayırlı) olanı: “(Ben) size, '(Rabbinizi) tesbîh etmeli değil miydiniz!' (İnşâallah demelisiniz) demedim mi?” dedi. 29. “Seni (tesbîh ve) tenzîh ederiz ey Rabbimiz. Hakikaten biz zalimlermişiz” dediler. 30. Sonra Dönüp birbirlerini suçladılar. 31. Dediler ki: “Yazıklar olsun bizlere. Şüphe yok ki biz haddi tecavüz etmişler olduk.” 32. Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi(O'nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz. 33. İşte bazı insanları bu dünyada denemek için gönderdiğimiz azap böyledir ama öteki dünyada günahkârların uğrayacağı azap daha da şiddetli olacak, keşke bunu bilselerdi. 34. Muhakkak ki, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanları Rableri katında mutluluk, Naîm cennetleri beklemektedir. 35. Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar mıyız hiç?…

Kur'an-ı kerim Saffat S. 102. Âyette; İsmail Aleyhisselamın, “Babacığım, sana emredilen ne ise, sen onu yap! İnşâallah beni sabredicilerden bulursun” dediği de İnşâAllah hakkında ayrıca bir te’yid hükmündedir.

Allah cc, kelâmının üzerine, herhangi bir ilâve yapmaya gerek yok sanırım. Fakat konumuzu hem bir tebessümle kapatmak adına ve hem de bütün bu yazılanları te’yid eden bir kıssa, herhalde münasip olacaktır.  Bu kıssa farklı stillerde de anlatılır, ancak mesaj hep aynı olduğundan, ben en kısa olanını seçtim:

Bir akşam Nasreddin Hoca, karısına;
-"Hâtun, sağ salim yarına çıkarsam, hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa çift sürmeğe gideceğim” demiş. Karısı ise;
-“İnşaallah de hoca efendi” demiş. Hoca da;
-“Aman karıcığım, ya o olacak, ya öteki, üçüncü şık yok ki, inşaallaha ne gerek var!” demiş.
Ertesi gün hava yağmurlu olmuş. Hoca da ormana gitmek üzere eşeğiyle ormanın yolunu tutmuş. Yolda kasabaya doktora gitmekte olan bir komşusuna rastlamış. Bir süre beraber yürümüşler. Adamın sancısı artmış, yürüyemez olmuş. Hoca hastayı eşeğine bindirmiş, kasabaya doktora götürmüş. Köyüne dönene kadar gece yarısı olmuş. Kapıyı çaldığında hanımı, "Kim O” diye seslenince:
-"Aç hanım, aç !… İnşâallah ben geldim” demiş. 

Bundan sonra; “Ben bunu yaparım”, “o iş tamam kesinleşti”, “o gün mutlaka gelirim”, “şu işi kesin hallettim say” vs. cümleler kurmamaya, bu tür cümlelerin sonunda “İnşâAllah” demeye azami dikkat edeceğiz, İNŞÂALLAH…J

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER