Türkiye’de bu zamana kadar hiçbir yerel seçim bu kadar önem arz etmemişti. Cumhuriyet tarihi boyunca oylarını sürekli arttıran, rahmetli
Menderes’in Demokrat Parti ile elde ettiği yüzde rekoruna çok yaklaşan AK Parti dışında bir siyasi oluşum bugüne kadar çıkmadı. Yaklaşık yetmiş gün sonra yapılacak olan yerel seçime, AK Parti, çok dikkatli ve çok sistematik bir şekilde hazırlanıyor.
Nedeni ise; gündemde olan ve bugünlerde çok konuşulan devlet içinde paralel bir devlet oluşturmak isteyen paradigmayı, Başbakan Erdoğan Kurmaylarıyla birlikte çok iyi analiz edip, iyi bir strateji belirleyerek İlçe Belediye Başkanlığı için aday adayı olan isimlere bu minval üzerinden, onay verecektir.
Geçmiş genel seçimlerde, AK Partinin sandık yüzdeleri devamlı artarken, son 2009 yerel seçimlerinde, partinin oyları ülke genelinde altı puan birden düşmesi, kimseyi karamsarlığa düşürmedi. Ne zamana kadar?
Ta ki;17 Aralık Operasyonunu Kadar…
Bu tarihten sonra AK Parti’nin tüm yönetim kademeleri, şöyle bir silkiniş içine girdi. Kendilerini titreten bu operasyon sonrasında meseleye çok daha ciddi ve hassas yaklaşmaya başladılar.
Bu hassas yaklaşımın ardından AK Partide Genel Merkez yönetimi bırakın, İlçe yöneticilerini seçerken bile şahıslar hakkında deyim yerindeyse bin dereden su getirir oldular.
Bu bağlamda yapılanlar doğru mudur? Tabiî ki de doğrudur.
Bu süreçte partinin, görsel medya aracılığı ile MİT’ten aday adayları hakkında rapor istediğine dahi, konu gündeme gelmişti. Kısacası iktidar safında, yukarıda da bahsettiğim gibi, hiçbir yerel seçim, bu kadar önem arz etmemişti!
Peki, Doğru Adayları Bulabilecek mi; AK Parti Genel Merkezi?
Bunun yolu, yordamı belli aslında. Şaibeye bir şekilde bulaşmış, Millet’te karşılığı olmayan kim varsa, mutlaka elekten geçirilmeli.
Yapılan anket sonuçları ve şayet demokrasiye inanıyorsak, parti içi yoklamalar da dikkate alınmalı.
Bu dediklerim yapılır ve gerekçelerini de Millete sağlıklı ve objektif bir şekilde anlatılabilinirse, AK Parti’nin İlçelerdeki seçimlerinden, çok da başarısız çıkacağını düşünmüyorum.
Ama dedim ya, mutlaka bu minval üzerine aklıselim düşünülmeli…
Örneğin, Yaşadığım ve Yaşlanacak Olduğum Yer; Beykoz’um!
Başkan Yücel Çelikbilek, tartışmasız başarılı bir isim. Bu İlçe’nin belki de samimiyet ve dürüstlük anlamında bana göre, yetiştirdiği en özel değerlerden birisi. Ortaya koyduğu projeleri, çalışmaları ve Beykoz için yaptıklarıyla takdire değer bir isim.
Lakin gözlemlediğim eksiklerinden bazıları; Eski Başkanlardan Muharrem Ergül gibi, sokaktaki vatandaşla tokalaşırken, karşılayamayacağı bir istek olsa bile tamam hallederiz diyeceksin, gülücükler dağıtıp, tabiri caiz ise sırıtacaksın.
Yanında dolaştırdığın kurmaylarına bu vatandaşın işini halledin deyip, sonradan ne kızı vereceksin, nede dünürü darıltmayacak politika izleyeceksin.
Tabiî ki de bunların hiçbirini, Çelikbilek yapamaz. Her insanda olmayan meziyetlerdir bunlar.
Mevcut Başkan, İlçede, hukuksuzluk anlamında bir şeyler olursa ‘‘durun kardeşim, bu sizin değil milletin hakkı’’ demesini çok iyi biliyor. Kul hakkı onun için çok önemli bir obje.
İşte dostlar, bu yüzden, sözüm ona bazı insanlardan tepki görüyor! Başkan.
Velhasıl; Başkan’a tepki gösteren kesim, hep kendilerini iyi mevkilere, yüksek makamlara layık görüp, hakkında atıp tutup, yalandan yere eleştiride bulunanlar, Başkan’la bir araya geldiklerinde, samimiyetimle söylüyorum ki, herkeslerden önce ceketinin düğmelerini ilikleyen insanlar olmuşturlar, her daim.
