Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

İMAN nedir, niçin çok önemlidir?

Bir Risale-i Nur dersinde yani bir Nur terapide, İMANIN önemini anlatan şu aşağıdaki tespite hayran kalmıştım.

Bu harika ve bir o kadar da ilginç tespiti sizlere de sunmak istiyorum, fakat öncelikle İMANI kısaca tanımlayalım ki genç kardeşlerim de tam istifade etsinler. 

  • Îman nedir?

Îman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, tereddütsüz inanmaktır. Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in SAV O’nun c.c. kulu ve resulü olduğuna şehadet etmektir. [Buhari, Müslim, Nesai.]

Bu imanın şartlarını tamamen ezberleyerek papağan gibi saymak, asla yeterli olmaz. Bu iman esaslarını her zaman tamamen sağlıklı, tereddütsüz, tahkiki ve diri tutmak zorundayız. Çünkü İMANIN dört önemli düşmanı var ve sürekli tasallut ve saldırı halindedir. Bu düşmanlar; ŞEYTAN, NEFS, KÖTÜ ARKADAŞ ve aldatıcı olan şu yalan DÜNYADIR.

İMAN konusu o kadar çok önemlidir ki, Yüce Rabbimiz Nisa S. 136. Âyette: Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygambere indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara iman edin.” Buyuruyor. Lütfen dikkat ediniz! “Îman etmeyenlere” değil de “iman edenlere” hitaben, tekraren “İMAN EDİN” emrinin, ne anlama geldiğini ve bu konunun ne kadar çok önemli olduğunu, mutlaka çok iyi anlamak zorundayız.

  • Şimdi İmanın önemini anlatan o harika ve ilginç tespiti inceleyelim:

Yazı tahtasına veya bir kâğıda, 1 rakamını, “İMAN kabul ederek” yazınız. Ve bu 1’in sağ yanına bir sıfır yazınız. (10) Bu sıfır da Allah’ı c.c. ve Resulünü gerektiği gibi sevmek olsun. Nedeni; ilk sırada sevilmesi gerekenler Tövbe suresi 24. Âyette bildirilmiş. Şöyle ki:

Habibim, de ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım ve akrabanız, ter dökerek kazandığınız mallar, kesada (iflâsa) uğramasından endişe ettiğiniz ticaret, hoşunuza giden konaklar, size Allah'tan ve Resulünden ve O'nun yolunda cihad (mücadele) etmekten daha sevimli ve önemli ise. . . o halde Allah emrini (azabını) gönderinceye kadar bekleyin! Allah öyle fâsıklar güruhunu hidâyet etmez, umduklarına eriştirmezler.” Bu âyetten anlaşılıyor ki, bu sevgiler imanın “olmazsa olmaz” bir gereğidir ve olmazsa tehdit içeriyor.

Bu 10 Rakamının sıfırı olmazsa, iman sadece bir değerindeydi. Şimdi bu sevgilerle birlikte, 1’in yanına bir sıfır daha alınca, “iman” ON (10) değerine ulaştı.

Şimdi bu 10 rakamının yanına bir sıfır daha koyalım, 100 oldu ve bu ikinci sıfır da O'nun yolunda cihad (mücadele) etmek olsun. (Yine yukarıdaki âyete göre 3. sıra böyle.) İmanın değeri de artarak 100’e çıktı.

Bu 100 Rakamının yanına bir sıfır daha koyalım, bu da ibadetlerimiz ve hayır-hasenatımız” olsun. İman, bunlarla birlikte 1000 mertebesine ulaştı.

Bu 1 000 rakamının yanına bir sıfır daha koyalım. Îmanın değeri 10 000 oldu. Bu sıfır da birbirimizi sevmemiz” olsun. Çünkü; Hadis-i Şerifte “Birbirinizi sevmedikçe hakiki iman etmiş olamazsınız.” ..uyarısı var. [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]

  • Bu 10 000 rakamının yanına, imanımızın değerini arttıran daha birçok faktörler ilave edebiliriz. Biz şimdilik bu kadarla yetinerek bu ilginç formülü hayata geçirelim.

Şu bir (1) rakamıyla ifade ettiğimiz İMAN, yanındaki sıfır hanelerine konulan sevgiler, ibadetler, Allah yoluna mücadeleler, hayır ve hasenatlar v.s. ile 10 000 değerine ulaştığı halde, sadece bir rakamı (yani ÎMAN) düşse, çıkarılsa veya (yukarıdaki 4 düşman tarafından) çalınsa, sağdaki tüm değerler de SIFIR hükmüne düşecektir.

Daha açık bir ifadeyle ÎMAN, zayıf, taklit olursa veya hiç olmaz ise yapılan tüm mücadeleler, hayır ve hasenat da YOK sayılacaktır. Ne kadar vahim bir durum, değil mi?…

  • Şeytan ve âvâneleri, işte bunun için sürekli İMANI sarsmaya, zedelemeye ve mutlak îmanımızı çalmaya odaklanmışlar.

Bu nedenlerledir ki Bediüzzaman Hz.’de, bütün mesaisini İMAN üzerine teksif etmişti ve o yıllarda şöyle haykırıyordu: “Ben Cemiyetin îmânı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı fedâ ettim; helâl olsun. …Ben, cemiyetin îmânını kurtarmak yolunda dünyamı da fedâ ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki nâmına bir şey bilmiyorum. Bu sâyede Risâle-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüz bin, yâhut birkaç milyon kişinin îmânını kurtarmaya vesîle oldu. Ölmekle, yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar îmânın kurtulmasına hizmet ettim. Allah’a bin kere hamd olsun…”

Evet dostlarım. Bizler çok-çok şanslı bir nesiliz ki, bu kadar çok önemli olan İMAN tekâmülü konusunda, böyle bir Üstada ve onun bu baha biçilmez Risale-i Nur eserlerine muasır olduk ve onlara kavuştuk. Böylesine çok önemli eserlere dört elle sarılıp, azami istifade ettikten sonra, tüm sevdiklerimize de bu güzellikleri tattırmak ve tanıtmak zorundayız. Semtlerimizdeki, hatta uzaklarda bile olsa R.NUR sohbetlerine sürekli katılmak zorundayız.

İşte bendeniz bugün, bunun için bu çok önemli konuyu seçtim.

  • Hayırlı dualarınıza muhatap olmak dileklerimle. Vesselâm…
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER