Çetin ÜNLÜ
  • 25/05/2016 Son günceleme: 25/05/2016 04:18
  • 5.805

Vakit, Cuma namazı vaktiydi. Hoca, hutbesinde vaaz veriyordu…

Ezan okundu, vaazı bitirmek üzere olan hoca cemaate, ey cemaati müslümin ; 'Size bir kaç hususu hatırlatmak istiyorum'  cümlesini söylemesiyle birlikte, yanımda saf tutan zat-ı müslümin, yanındaki vatandaşa, dönerek ‘Bak izle, gör şimdi; yine hoca para dilenecek hatta ve hatta toplanan bu paralar kimin cebine girdiğide belli değil. Akabinde de makbuz yok bir şey diyerekten de, söylemine devam etti.’

Açıkçası bu sözleri duyunca üzüldüm, fakat bir yandan da haklı olduklarını düşündüm.

Bu vatandaşların böyle düşünmesini etken olan ve şahsımım da konuşulanlara hak vermem konusundaki düşüncelerimin sebepleri neydi acaba? Yanlışlık neredeydi?

Allahın evinde cereyan etmiş olan, üzüntü ve kaygı verici bu durumu irdeleyecek olursak şayet, ortaya çıkan sonucu, mevcut sisteminin yanlışlığına bağlayabiliriz. Peki, sistemdeki yanlış nasıl düzelir?

Nasıl ki bir kaymakamlık devletin kurumuysa, müftülüğe bağlı camilerde devletin birer kurumudur. Nasıl ki kaymakamlığın ve ona bağlı birimlerin bütün giderleri devletin ilgili kurumları tarafından karşılanıyorsa, camilerin ve buna benzer ibadethanelerin total ihtiyaçları da, devletin ilgili kurumları tarafından karşılanmalıdır. Karşılanıyor diyenler olabilir. Bende Halep oradaysa, arşın burada diyorum.

Mademki karşılanıyor Cuma ve bayram günleri imam kürsüden şu caminin tadilatı yarım kalmıştır. Malum yaz geliyor, klimalar ın faturaları bir hayli yüksek geliyor. Filan caminin camları ve mermerleri takılacaktır. Lakin parayı denkleştiremedik gibi konuşmaları neden ve niçin yapıyor?

Evet, Devletimiz bu anlamda diyanet’e biraz daha ekonomik anlamda katkı sağlarsa eyer, her Cuma veya bayram günleri imam kürsüde, ezile-büzüle / sıkıla sıkala, 'Yine yardımlarınıza müracaat ediyoruz' diye mecburi isteğe maruz kalmaz. O zaman İmamlarımız, modern dilenci olmaktan kurtulur. Para-pul, yardım, dilenme gibi son derece imamlık müessesesiyle bağdaşmayan konulardan uzaklaşır.

Dolayısıyla imamlarımız üzerine monte edilen, yaftalanan modern dilenci fıtratından kurtulmadığı ve kurtarılmadığı sürece, imamlık makamı, hak ettiği makama asla ulaşamayacaktır. Bu durumdan zarar gören, her ne kadar imamlar olmuş gibi gözükse de, toplumumuz zarar görmektedir. Bizler zarar görmekteyiz… Bu bağlamda da imamların vermiş olduğu nasihatler, insanın bir kulağından girer-diğerinden çıkar.

Geçtiğimiz günlerde samimi arkadaşlarımdan birisi bana cami içinde gerçekleşmiş münferit bir olaydan bahsetti.  Bende sizlerle paylaşayım istedim. Bir bayram günüymüş. Cami imamı bayram namazını kıldırmadan önce, hutbesinden cemaate sesleniyor. Eyy cemaat; camimizin giderleri ve bazı eksikleri var. Bunlar için sizden yardım talep ediyoruz. Allah yapacağınız yardımları şimdiden kabul etsin demiş ve hutbeden inerken, cemaat’ ten biriside oturduğu yerden; ‘ ya hoca be,  bu bayram’da bedava (para vermeden)’ kılalım şu namazıda deyince, cemaat başlamış belli, belirsiz gülmeye.

Düşünebiliyor musunuz sistemin imamları düşürdüğü pozisyona. Dolayısıyla da İmam = para eşleşmesi yan yana getirildiği için ortaya çıkan sonuç da yukarıda da belirtildiği üzere maalesef, kaçınılmaz oluyor…

İmam hutbe de 'dil adabını' anlatıyor; namazdan çıkan cemaat daha caminin kapısında adap ve edepten uzak sözlerle etrafa küfürler yağdırıyor…

İmam kürsüde 'Üç günden fazla Müslüman, Müslüman ile küs kalamaz' diye dinimizin emrini aktarıyor; buna  rağmen küs olduğu kişi ile aynı caminin içinde, saf olmamak için köşe bucak kaçan insanları görüyoruz, biliyoruz… Neden? Parayla/ imam eş değer gibi lanse olunca cemaat o hocayı tınlamazzzz, kulak asmaz. Ağzından her defasında para sözcüğü çıkan imamdan ne olur olgusu kamuoyunda kanıksanmışsa, cemaat sadece, namazını niyaz etmek için hocanın arkasında saf tutar. Dolayısıyla da söylemlerini dikkate almaz.

Unutulmamalıdır ki; Eğri ok, hiç bir zaman doğru hedefe odaklanmaz!

Onun için, imamlarımız, asli görevlerini icra etmelidir. Temsilleri, tebliğlerinin önüne geçmelidir. Söylediği her bir nasihati, önce kendileri yaşamalıdır. Ve bir an önce imamlarımız 'modern dilenci' konumundan çıkarılmalıdır.

 Sağlıcakla kalınız…

Yazarın Yazıları