Saadettin KILIÇ
  • 26/08/2020 Son günceleme: 26/08/2020 21:43
  • 6.115

Bir zamanlar Müslüman Türkiye’nin saygı duyduğu İmamları hatırlamak için çok fazla eskiye dönmeye gerek yok; 1960-70-80’li yıllarda ülkemizin en mülayim, en güvenilir insanlar sıralamasında din adamları her zaman en üst sıralarda yer alırdı. Fakat son yıllarda bu manevi güven çok büyük ölçüde erozyona uğratılmıştır…

Öyle ki, herhangi bir nedenle sorunlu hamile kalmış bir kadın kürtaj mı yapmalı, yoksa doğurmalı mı diye karar aşamasına geldiğinde; Ordinaryüs Prof. Dr. Jinekologların tavsiyelerine değil, İmam Hatip Mezunu ya da alaylı Cami İmamların vaazlarını dinliyor…

Veya Sara hastası yakınlarına çare uman kimi insanlar yine bir Ordinaryüs Prof. Dr. Beyin Cerrahının tavsiyelerine değil,  Cami İmamların dualarından medet umuyor.

Bu yanlış itikat toplumsal açıdan çok büyük sakıncalar içerse de her fena şeyin içinde iyi bir şey, her iyi şeyin içinde de fena bir şey vardır. İnsanlığa düşen de fena şeylerin içindeki iyi şeyleri ortaya çıkarmak, iyi şeylerin içindeki fena şeyleri izole edebilmektir.

Yani bu mutlak gerçeği dosdoğru kavradığımızda Cami İmamlarının toplum üzerinde bu denli etkili olmaları o ülkeler için büyük bir şans da olabilir.

Tabi, eğer o ülkenin Diyanet İşleri Başkanı, ülkesinde gerçekten huzur, barış, adalet, sevgi ve saygı olsun istiyorsa.

Son yıllarda olduğu gibi “üvey kız evlat, babaya veya dedeye helal olur mu olmaz mı? Kolonya oruç bozar mı bozmaz mı?” gibi ipe sapa gelmez genel yaşamdan çok uzak konularda vaazlar veren İmamlar gibi değil tabi.

Çünkü ülkemiz insani ve ahlaki değerlerin öylesine i yitirmiş ki; huzur, barış, ahlak, adalet, sevgi ve saygıya çok acil ihtiyacımız var.

 Keşke her Mübarek Cuma günü, 88, 693 camide bütün İmamlar insan, hayvan ve doğa hakları konusunda daha yaşamsal ve daha gerçekçi bilgiler verselerdi…

Örneğin ülkemizde 60 binin üzerinde olan bütün İmamlar her Cuma Hutbesinde:

 “Ey Cemaati Müslim; bu evrende bütün canlı ve cansız varlıkları Yüce Allah yaratmıştır, Yüce Allah o kadar sınırsız bir güce sahiptir ki; hiçbir yarattığının iltifatına, sadakatine hatta ibadetine bile ihtiyacı yoktur. O her şeyi bilen, gören, duyan çok Yüce ve Sınırsız Bir Güçtür…

Eğer biz müminler gerçekten Allah’a olan inancımızı kanıtlamak, onun sevdiği insanlardan olmak, cennetin kapılarını aralamak istiyorsak insanların sevgi ve şefkatine ihtiyacı olan yine Yüce Allah’ın yarattıklarına her zaman iyi davranmalıyız.

Ağzı var dili yok ağaçlara, kuşlara, kedilere, köpeklere kısaca Allah’ın yarattığı her canlının karakterine ayrı, ayrı saygı duymalıyız.

Ancak o zaman; Allah sevgi ve şefkate ihtiyacı olan yarattıklarına iyi davrandığımız için bizi cennetiyle ödüllendirir...

Çünkü yeryüzünde bilinen tüm canlıklar içinde en üstün yeteneklerle yaratılmış insanların sevgi ve şefkatine ihtiyacı olan diğer canlıları da Allah yaratmıştır.

Eğer onlara ve diğer tüm canlılara hakir, bencil ve fena davrananlar olursa,  onlar da bilsinler ki; aslında sadece insana, hayvana ve doğaya değil Allah’ın yarattıklarına yani Allah’a da fenalık etmiş olur ve cehennemin kapısına yaklaşırlar.

Hatta ülkemizde bulunan 60 binin üzerindeki tüm İmamlar, vaazlarında cemaatlerine; yolda yürürken dil, din, renk farkı gözetmeden her karşılaştığınız insana tebessümle selam verin, yaşlı, çocuk ve kadınlara yol açın” diye sürekli telkinde bulunmalı; işte o zaman toplum olarak çok daha mutlu ve huzurlu oluruz hepimiz…

Huzur İslam’da-ydı”  ya?

 İyi de bu iş okullarda, öğretmenler ve eğitimcilerin işi değil midir?

Değildir…

İster inanın, ister inanmayın ülkemiz en kısa zamanda ve en hızlı ancak bu iyi huylu İmamlar sayesinde gelişebilir ve değişebilir...

Çünkü okullardaki öğretmenlerin öğrencileri ya çocuklar, ya da toy gençlerdir.

Öğretmenler de ders zamanlarını ebeveynlerin vermeleri gereken bilgilere değil uzmanlık alanları olan bilim ve eğitime ayırmalıdır

Ayrıca çocuk ve toy gençler, ebeveynlerinden öğrenmeleri gereken insan, doğa ve hayvan sevgisini en iyi öğretmenlerden öğrenseler bile hiçbir yaptırım gücüne sahip olmadıkları için öğrendiklerini pratikte uygulayamazlar.

(Ebeveynleri) Anne, babalarını ikna etmeden sokaktaki bir kedi yavrusunu bile kucaklarına alamazlar…

Oysa İmamların öğrencileri her biri yetişkin ve yaptırım gücüne sahiptir, camilerdeki imamlardan öğrendikleriyle insan, hayvan ve doğa sevgisini uygulamak isterlerse yaptırım gücüne de sahiptirler işte bu nedenle İmamlar ve yetişkinlere verilen vaazlar çok önemlidirler.

Fakat yineliyorum; gerçekten Allah’ın tüm yarattıklarına saygı duyan İmamlar önemli ve değerlidir.

Yoksa kendisine en yüksek düzeyde dini cübbe giyme şansı sağlayan ülkesinin kurucusuna hakaret eden tüm topluma zararlı kötü huylu İmamlar gibi değil…

Yazarın Yazıları