Çağlar CİLARA
  • 17/08/2016 Son günceleme: 17/08/2016 13:18
  • 7.145

FETÖ tehlikesi ortadan kalkmadı, hala kendini saklayanlar mutlaka vardır. Güçleri kırıldı ancak en küçük bir fırsatı değerlendirip bu ülkeye zarar verebilirler.

FETÖ bugünlere nasıl geldi iyi araştırmak gerekiyor. Gazetecilerin arşivlere derinlemesine dalması, FETÖ'yü bugünlere getirenleri yazması ve bütün bunlardan herkesin ders çıkarması gerekir. 

Bu nedenle ben arşivlere gömüldüm. Belki birkaç yıl sürecek bir yazı dizisine başladım. FETÖ'yü bugünlere getiren süreci sadece gazetelerin arşivlerinden yola çıkarak yazmaya niyetliyim.

Herkesin artık birbirine 'acaba FETÖ'cü mü' diye şüpheyle yaklaştığı bir dönemde FETÖ'yü bu ülkeye bela eden süreci iyi anlamak gerekiyor.

15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan FETÖ orduya nasıl sızdı? FETÖ TSK'da yapılanırken kimsenin haberi yok muydu? Herkes, orduda nasıl bu kadar kalabalık olduğuna şaşırmış gibi yapıyor. Ancak herkes biliyordu FETÖ'nün orduda, emniyette ve yargıda nasıl yapılandığını. Uyarılar dikkate alınmadı.

FETÖ orduda güçlenirken gözden mi kaçtı bütün bunlar? Yoksa, birileri gözünü kapatıp kulağını mı tıkadı. Bunun yanıtlarını verelim bu yazıda.

Tarih, 4 Ekim 2006. FETÖ ile en çok mücadele eden merhum gazeteci İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi'nde FETÖ'nün ordudaki yapılanması ile ilgili kritik bilgiler vermişti.

İlhan Selçuk'u sevin sevmeyin önemli değil ama uyarılarını dikkate almayanlar, 15 Temmuz'da yaşananlardan sorumludur.

Selçuk, 4 Ekim 2006'da Cumhuriyet'teki köşesinde şu uyarılarda bulunmuştu:

"Askerde ast-üst ilişkisinin tarikat hiyerarşisine bağlanması, yalnız Türk ordusunun değil, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de sonudur."

Selçuk o günkü yazısında, FETÖ'nün orduya sızma çabalarının herkes tarafından bilindiğini de yazdı.

O dönem FETÖ tarafından hedef alınan, darbeci diye cezaevine atılan İlhan Selçuk, o gün FETÖ'ye destek veren ancak bugün FETÖ'ye kükreyen gazeteciler tarafından linç ediliyordu.

2006 yılında yapılan bu uyarılara baktığımızda, FETÖ'nün orduya girerken kimsenin haberinin olmaması diye bir şey söz konusu değil.

Herkesin gözünün önünde davullarla, zurnalarla, köşe yazarlarının ve siyasetçilerin destekleri ile girdiler orduya.

Bir tane bile yiğit çıkıp, bu adam ne yazıyor, araştıralım dememiş mi? Bir tane sorumlu çıkıp, 'ya adamın söyledikleri doğruysa, ya orduya giriyorlarsa, ya bu ülkeyi yok etmek istiyorlarsa' diye düşünmemiş mi?

Yazarın Yazıları