Okumak anlamına gelen “İKRA” kelimesi HZ. Muhammed (S.A.V.) inen ilk Vahiy’dir…
Ne garip ki ondan sonra da “OKU” demeyen yönetici olmamıştır bu dünyada.
Fakat okuduğu için cezalandırılmayan yazar ve okur da…
İşin özü insanoğlu, bilginin sınırsız sonsuz derinliğinde başkalarına zarar vermeden özgürce mutlu yaşayıp ölmek istiyor, ama ne yazık ki sözde siyasi ve dünyevi yöneticileri tarafından daha sığ kıyılardayken vaktinden çok önce boğuluyorlar.
“Fazla açılma, sorun çıkarma, ufuklara bakma sana gösterilen güvenli sığ sularda dolan, yoksa seni de boğarız” diyorlar.
Sonra da tüm “İslam Ülkeleri Neden Geri Kalmış Diye” sağa, sola soruyor ve doğru cevabı hiçbir zaman bulamıyorlar.
Aslında artık ihtiyaç da duymuyorlar… Zayıfken Adalet; Güçlüyken Asalet Taslamayı çok iyi beceriyorlar ama…
Güya Mevlana’yı, Nazım Hikmet’i, Necip Fazıl Kısakürek’i anmayı ve nasılsa ölmüştürler diye çok yüksek saygı göstermeyi de hiç ihmal etmiyorlar…
Özellikle protokol vitrinlerde ah, ah, ah; ne de hümanist ve idealisttirler?
Oysa onlar da kendi çaplarında bu zalim geleneğe katmerli bir biçimde bal gibi uymaya devam ediyorlar. Vitrin benzer, tezgâh benzer ama elbette ki bire bir aynı değiller…
Ve mutlak ortak yanları; “Size uygun gördüğümüz yönetim biçimimiz budur, ya uyar, ya da uydurulursunuz, yani ya taraf, ya bertaraf olursunuz.”
Ne acı ve ne çirkin bir davranış değil mi?
Güç elinde diye bir insanın, yine Yüce Allah’ın yarattığı başka bir insana bu zulmü reva görmesi insan onuna yakışır mı hiç? Asla yakışmaz!
O halde bir seçim yapacağız; ya sığ ve beceriksiz yöneticilerin içine ettiği kirli sahillerdeki sularla yıkanacağız, ya da ufkumuzun eriştiği derinlik ve temizliklere ulaşana kadar özgürce ve onurluca yüzmeye devam edeceğiz. Hem de çoktan ölmüş kadar cesur ve dürüst bir insan gibi…
İmam Hatip Mezunu yeğenimin kitaplarında okumuştum dini meallerde yazılır ki; İSLAM; baş eğen, boyun eğen, razı olan, rıza gösterendir, ama insana değil Kuran’ı Kerim’e. (en azından ben böyle anladım)
Bu referansla var sayalım solcu olmaktan vazgeçtik, rıza gösterdik, razı olduk, boyun eğdik ama unutmayalım Hz. Ömer’in Adaleti ve Hz Muhammed’in sosyal devletine razı oluruz dedik; halkın içinden bir alyansla gelip kendine saraylar, uçaklar, lüks otomobiller, vatandaşına açlıktan intihar etme özgürlüğü verenlere değil…
Ne yazık ki, iktidardaki siyasiler 18 yıldır belli ki Hz. Muhammed ve Hz. Ömer’i ezbere öğrenmişler.
İmam Hatip Okullarında öğrendikleri birkaç Arapça sözcükle milyonları kandırır sanmış bu gazla her adaletsiz ve hukuksuz uygulamalarımıza boyun eğdirir, razı oldurur, rıza göstertiriz diyorlar.
Pardon, pardon!
Ben almayayım, bana demokrasi yeter…
Ne yani?
Ey insanlık; haksızın, haksızlığı, hırsızın hırsızlığı, sahtekârın, sahtekârlığı hatta insanlık ve vatan hainliği yanlarına kar mı kalsın; söyleyin?
Hz. Muhammed ve Hz. Ömer yaşamıyor diye hakkı, adaleti, hukuku insan haklarını, barışı ve demokrasiyi savunanlardan olmayalım mı?
O zaman şu sözü söylemeden önce bir daha bir daha düşünsün adaletsiz ve hukuksuz tüm zalim siyasetçiler…
“İKRA-OKU”
