Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN

İçgüdü, dış güdü, üst güdü

İnsanoğlunun bile yapamadığı olağanüstü işleri bazı hayvanların nasıl yaptığını açıklamak için içgüdü ile yapıyorlar denilmektedir.

Göçmen kuşlar ülkeler ve hatta kıtalar arası kilometrelerce mesafeyi uçarak gidecekleri yeri şaşırmadan buluyorlar. Somon ve yılan balıkları benzer şekilde okyanuslardan denizlere ve nehirlerin kaynaklarına kadar akıntının tersi yönde ilerleyerek yumurtlama yerlerini buluyorlar. Yumurtadan çıkan yavru balıklar ise tersi yönde tatlı sulardan tuzlu denizlere göç ediyorlar. Ülkemizde Van gölünde yaşayan inci kefali aynı şekilde her sene yumurtlamak için göle dökülen akarsuların kaynaklarına doğru akıntıya ters şekilde zıplayarak göç etmekte ve sonra yavrularıyla tekrar göle dönmektedirler. Arılar kovandan çıkıp kilometrelerce uçtuktan sonra çiçeklerden nektar toplayıp yolunu şaşırmadan kovanına dönüyorlar. Yine arıların bir mühendislik harikası olan altıgen petek yapmaları. Bazı kuşların maharetli bir terzi gibi yaprak liflerini ip yerine gagalarını da iğne yerine kullanarak labirent tarzında yuvalar yapmaları. Çeşitli hayvanların hastalandıklarında kendisine şifa olacak bitkiyi bulup onu kullanarak iyileşmeleri. Bütün bunlar harika işler ve bunlara biyolojide iç güdü diyerek açıkladığımızı zannediyoruz. Gerçekten içgüdü demekle olayı açıklamış oluyor muyuz? O zaman içgüdünün vücuttaki yeri neresidir? İçgüdü nasıl çalışır? Evet, canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için ihtiyaçlarını karşılayacak bilgiler onların genlerinde yaratılışlarında kodlanmıştır. Ancak bu dahili bilgi tek başına yeterli midir?

Bitkiler fotosentez yaparak kendi besinlerini yapabilme özelliğinde yaratılmışlardır. Yaprakta kloroplast içinde bulunan klorofil pigmentleri özel proteinlerle birlikte bir sistem teşkil ederler. Buna anten proteinleri denir. Güneşten gelen ışık enerjisini yakalama görevi bu sistemlere verilmiştir. Burada güneş gibi harici bir ışık kaynağı olmazsa kloroplasttaki dahili sistem bir işe yaramaz. Yani dahili sistem harici ışık kaynağına bağlı olarak çalışır. Dahildeki sistemin tasarımı ile hariçteki ışığın dalga boyları ve enerji seviyeleri tam bir uyum halinde var edilmiştir. Bu da hem içteki sistemi hem de dıştaki ışık kaynağını birlikte düşünen ve birbirine uyumlu bir şekilde tasarlayan bir üst tasarımcıyı gerektirir.

Bu misali diğer canlılara tatbik ettiğimizde benzer durum söz konusudur. Göç eden bakterilerde yapısında demir bulunan yer çekimine duyarlı sensörik nanopartiküller tepit edilmiştir. Bununla yerin manyetik alanını algılarlar. Bazı nematodlarda yani solucan ve benzeri canlılarda başlarında bulunan AFD reseptörleri bir çift nöron taşır. Bununla sıcaklığı algılayarak yer tayini yaparlar. Böceklerde ışığın yoğunluğunu ve yönünü algılayan ve CRY1 geninden kodlanan kriptokrom pimenti vardır. Bununla yön tayini yaparlar. Kuşlarda iç kulakta bir denge organı bulunur. Gagalarında, yapısında demir bulunan yer çekimi sensörleri, gözlerinde ise ışığı algılayan kriptokrom pigmenti bulunur. Yine kuşlarda bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde görevli MHC genleri göç öncesi ve göç sırasında aktive olur. Göç eden balıklarda tatlı su ile tuzlu su geçişlerinde osmoregülasyonun sağlanabilmesi için gerekli proteinlerin sentezinde görevli genler aktive edilir ve metilasyon denilen epigenetik değişiklikler olur. Bu hassas ayarlamalar olmazsa balıklar farklı sulara geçiş sonrası kısa sürede ölürler. Balıklarda göç sırasında su geçişlerinde sentezlenen yeni proteinlerin aynı zamanda yerin manyetik alanını algılayan reseptör görevi yaptıkları ve buna göre yönlerini ve rotaların tayin edebildikleri tahmin edilmektedir. Bu hususta bilinmeyenler bilinenlerden kat kat fazladır. Yeni araştırmalara ihtiyaç vardır.

Sonuç olarak; başta göç olmak üzere bizim yapmakta aciz olduğumuz harika işleri canlıların sanki doğmadan önce öğrenmiş ve bu dünyada kolayca yapabiliyor olması iç güdü kelimesiyle geçiştirilecek bir şey değildir. Yukarıda bahsettiğimiz canlıların yapısında var edilmiş ışık, yer çekimi, manyetik alan ve sıcaklık gibi dış uyartıları algılamaya yarayan genetik temelli antenler ve reseptörleri içgüdü olarak isimlendirirsek bunları uyarmada rol oynayan ışık, sıcaklık, yer çekimi ve manyetik alan ise dış güdü olabilir. İçgüdü denilen dahili sistemin iş görebilmesi için dış güdü denilen harici bir yönlendiriciye ihtiyaç olduğu gibi, içgüdü ile dış güdüyü birbirine uyumlu bir şekilde yaratan bir üst güdüye de ihtiyaç vardır. İçgüdü ile dış güdüyü birlikte tasarlayıp sevk ve idare eden üst güdüdür. Eskiden buna sevk-i ilahi demişler. İçgüdü olsa olsa üst güdünün bir yansıma ve kabul yeri olabilir. Yoksa canlıyı yöneten ve yönlendiren yegâne güdü olamaz. Hem içgüdüyü hem de dış güdüyü güden ilmi ve kudreti sonsuz bir üst güdü olmazsa ne içgüdü ne de dış güdü bir işe yaramaz.

Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN HAKKINDA

İsmail Kocaçalışkan, Akademik, Bilim, Doğa Bilimleri kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Bitkiler Bize Neler Söyler?, Biyoistatistik, Doku ve Hücre Kültürü Teknikleri olarak sayılabilir. İsmail Kocaçalışkan kitapları; LP Akademi Yayınları, Nobel Akademik Yayıncılık aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur. İsmail Kocaçalışkan tarafından yazılan son kitap "Biyoistatistik", Nobel Akademik Yayıncılık tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. E-posta: [email protected] Eğitim Bilgileri Doktora, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi / Fen Bilimleri Enstitüsü, Moleküler Biyoloji Ve Genetik, Türkiye 2010 - Devam Ediyor Araştırma Alanları Yaşam Bilimleri, Bitki Biyolojisi, Bitki Fizyolojisi, Temel Bilimler Yönetilen Tezler Bursa Uludağ'ın Arabis drabiformis Boiss., Aubrieta olympica ve Erodium sibthorpianum Boiss. subsp.sibthorpianum endemik bitki türlerinin doku kültürü yöntemleriyle çoğaltılması, Ceviz yaprak özütleri ve juglon’un bazı mikroorganizmalar üzerine etkileri, Juglon’un kavun ve hıyarda bazı fizyolojik, biyokimyasal ve anatomik parametreler üzerine etkisi, Dormansi kırıcı yöntemlerin yabancı ot tohumları üzerine etkileri, Çam fidelerinin büyümesi üzerinde bazı süs bitkilerinin allelopatik etkileri, Çeşitli şiddetteki gök gürültüsü seslerinin tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Juglon’un hıyar fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Ceviz yapraklarından mevsimsel olarak elde edilen özütlerin tohum çimlenmesine etkileri, Juglon’un kavun fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Kozalaklı bitkilerde amonyum ve nitrat beslenmesinin kozalaklı bitkilerde büyüme üzerine etkilerinin karşılaştırılması, Kütahya kaplıca sularının tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Saponin’in buğday tohumlarının çimlenmesi üzerine olan etkilerinin polifenol oksidaz ve amilaz aktiviteleriyle ilişkisi, Çeşitli çözücülerde hazırlanmış ceviz yaprak özütlerinin tohum çimlenmesi ve fide büyümesi üzerine etkileri, Bazı allelokimyasal maddelerin Kütahya yöresinde yaygın yabancı otlar üzerine herbisit etkileri, YTÜ Davutpaşa Kampüsü Fen Edebiyat Fakültesi avlusundaki çamların kurumasında çimlerin allelopatik rolünün araştırılması, Ceviz yapraklarında Juglon ve toplam fenolik madde miktarlarındaki mevsimsel değişimin belirlenmesi, Düşük sıcaklık stresinin kışlık buğday ve karalahana yapraklarında çözünebilir ve apoplastik proteinler ile prolin ve klorofil üzerine etkileri, Fenolik allelokimyasalların mikroorganizmalar üzerine etkileri, Ceviz yaprak özütlerinin bazı tohumların çimlenmesi üzerine allelopatik etkileri, Yonca özütlerinin çimlenme üzerine allelopatik etkileri, Bitkilerin tuz stresine toleransında prolin'in fizyolojik rolü ve öneminin doku kültürü şartlarında araştırılması, Büyümeyi düzenleyici maddelerin bazı bitkilerde soğuğa dayanıklılık üzerine etkileri, Bazı tohumların çimlenmesi sırasında polifenol oksidaz enzim aktivitesindeki değişmeler,

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER