Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 19/02/2014 23:11
  • 9.451

Şu içinde yaşadığımız Beykoz ilginç ve bir o kadar enteresan yaşantıları barındırmaktaki…

Son bir aylık süre zarfında bol, bol gezme imkanı bulduğum, değişik ortamlarda yeni tanıştığım birçok insanı mutsuz, bezgin, gelecekten kaygılı bulmak ne yalan söyleyeyim beni de etkilemedi değil… “Hizurum kalmadi…” diye başlayan ve sempati uyandıran bir Karadeniz şivesi ile konuşan muhatabım beni öylesine enteresan anılara yolculuk ettirdi… İşte bu sebeple artık günlük koşuşturma haberlerinden o kadar uzak durma niyetim bir kez daha depreşti.
Tanıştığım her yeni insanın anlattıklarından kafamda ona ait bir hikaye yada daha geniş bir mana yakalamış ise bir roman şekillenir. Halihazırda yazmaya başladığım Roman-Hikaye niyetine vira Bismillah diyerek karaladığım sayfaların sayısını inanın ben de bilmiyorum. Bir ara 20-25 yıllık Beykozspor maceramızı bir Roman tadında yazayım diyorum, kulübün son hali aklıma gelince vazgeçmekten kendimi alamıyorum, çünkü o kadar doğal, acısı ile tatlısı ile Beykoz maceralarımız var ki…
Konu yazmadan, okumadan, anılardan açılmış iken bende bazı eklerin yaratmış olduğu sinir bozucu hale karşın aynı ekleri kendimin de kullandığını sonradan fark etmekteyim. Hangi ekler mi bunlar izm, sel,sal gibi sinir bozucu ekler… Fiziksel, yapısal, Turizm dışında tüm izm ile bitenler… Tabii yıllar içinde yazılarımıza geçen sözcüklerimize sokulan kelimeleri atmak, sadeleştirmek, Türkçe anlamlar katmak o kadar kolay olmayacak ve de olmamakta. Mesela Faks’a bazı kesimler “Belge geçer” demekte, a-mail ise elektronik posta olarak az da olsa telaffuz edilmekte
ŞU SEÇİM DEDİKLERİ…
Kendi çalıştığım işyerimden gelen biriken izninden 1 aylık iznini kullan talimatının ardından kış-kıyamette izin mi olur derken, başladı ve siz bu satırları okuduğunuz anda da büyük ihtimalle bitmiş olacak. Beykoz’da çok yer gezdim, çok sohbetler ettim ve bol, bol da yürüyüp durdum, geç yatıp geç kalkmanın keyfini sürdüm, tembelliğini yaşadım. Bu arada ilçe sokaklarında tur atan seçim propaganda araçlarından çıkan gürültülerin de muhatabı olmadık değil. Sakın ha bu araçlar vasıtası ile kendilerini tanıtma derdindeki dostlarım darılmasın, böyle gelmiş böyle gidecek bir gerçeği de görmezden gelemem. Beykoz’da seçim için her biri değişik taktiksel ( Bakın ben de sel eki kullandım! ) yöntemler belirleyen siyasi partiler hedefe varırlar mı bilmem ancak ben vatandaşların kafalarında beliren partileri değiştirebilecekleri kanaatinde değilim.
Siz bakmayın Beykozlular bizlere büyük sempati duymakta türü yaklaşımlara, Beykozlu centilmenlik gereği her gelen parti temsilcisine, adayına yıllar yılı aynı sempatiyi göstermekten vazgeçmez. Seçim insanların karınlarını doyurmuyor, “Hizurum Kalmadı!” diyen Karadenizli Amcamızı huzurlu kılamıyor, iş arayan gençlere umut olmuyor, aile içindeki anlaşmazlıklara engel olamıyor, çocukları İnternet ve cep telefonu bağımlılığından kurtaramıyor, genç kızlarımızı zengin bir koca bulsam da kurtulsam bu köy gibi yerden rüyalarından uzaklaştıramıyor, değişik memleketlerden gelmişlerse de Beykoz’da 40-50 yıldır yaşasalar da memleket özlemlerinden kendilerini arındırıp Beykozlu yapamıyor…sahi bu nedenle nüfusumuzun 250 bini bile bulamadığını ve Beykoz ilçesine genel bütçeden ayrılan paranın yerinde saydığını bilmem hatırlatmamıza gerek var mı? Ha bu arada siyasi partilere gittikleri yerlerde kendilerini en fazla eleştiren, hatta hakaretvari arkalarından sövenlerin nüfus kayıtlarının Beykoz’da olup olmadıklarını sıkı sıkıya incelsinler diyesim geliyor, bakın o zaman toplumda en fazla atıp tutan, kendilerini siyasi otorite saflarında görenlerin dısdıplak ortada kalacaklarını göreceksiniz vesselam!!! Ah Beykoz merkez parkında sohbete daldığım sempatik Karadenizli amcam, vallah bu Beykoz’da benim de “Hizurum kalmadı” be…
Yazarın Yazıları