Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Hızlı teravih şeytan tuzağıdır

Aman DİKKAT!

Yarım saatimizi harcayarak; yüzünüze bir paçavra gibi atılacak olan, hızlı bir namazı sakın tercih etmeyiniz! Hızlı bir teravih kıldıysanız, o namazın kabul edileceğini zannetmeyiniz!

Atalarımız, boşu boşuna “hızlı namaz Cennete koymaz” dememişler.

Hızlı teravih kılanlar, Kâbe’nin bir şubesi olan Camide vakit geçirdikleri için, elbette bolca ecir ve sevap kazanırlar, fakat camiden o namazın borcuyla çıkarlar.

Bu “Hızlı TERAVİH, Şeytan tuzağıdır” iddiamız, her namaz için de geçerlidir.

Bu girizgâhtan sonra, önce Şeytanın görevini hatırlayalım:

ŞEYTANIN özet GÖREVİ: İnsanlara tüm kötülükleri vesveseler vererek, güzel ve hoş göstermek. Boş kuruntular ve yalancı vaatlerde bulunarak, Allah'ın emirlerini çiğnemeye, ibadetleri ihlâl etmeye ve günah işlemeye teşvik etmektir.

En çok da Mü’min ve Müslümanlarla uğraşırlar, çünkü diğerleri zaten onun güdümündedir.

Özellikle de namaz kılanların, namazlarını geçersizleştirmeye çalışırlar.

Çünkü bu iş onun için hem çok kolay, hem de topluca bir cemaati tuzağına düşürmek, Şeytan için çok avantajlıdır…

Şeytan, tuzağına düşürmek için, Teravih namazlarında çok başarılıdır.

Çünkü burada nefisler de Şeytana destek olurlar. Hele uzunca namazlar, Nefis-i Emmârelere zor geldiği için, şeytan bu fırsatları hiç kaçırmaz.

Şimdi de, “kıldığımız halde o NAMAZ NASIL GEÇERSİZ olur?” sorusuna odaklanalım.

Namazda TA’DÎL-İ ERKÂN’IN HÜKMÜ:

Namazda Ta’dil-i Erkân, Hanefi mezhebine göre VÂCİP, diğer büyük mezheplere göre ise FARZDIR. Yani, hiçbir şekilde terk edilemez.

Ta’dîl-i Erkân terk edilirse, sehiv secdesi ile onarılamaz ve o namaz GEÇERSİZ sayılacaktır.

Bu kural, Teravih dâhil, bütün namazlar için geçerlidir.

Ta’dil-i Erkânın en çok aksatıldığı yerler:

Rükûdan doğrulunca “Rabbenâ lekel hamd” demek ve bu tesbihi söyleyinceye kadar DİMDİK ayakta durmak.

İki secde arasında da “Allâhümmeğ firlî verhamnî” demek veya bu söylenmese bile, en az bir-üç saniye arası sükûnetle oturmak, Hanefî’ye göre VACİP, diğer büyük mezheplere göre ise FARZDIR.

Şimdi Allah aşkına, HIZLI BİR TERAVİHTE bunların hangisi uygulanabilir ki?

“Hızlı TERAVİH, Şeytan tuzağı” değilse, ya NEDİR?

Üstelik de rükûda 3 defa “Sübhane rabbiyel azîm”, secdelerde 3 defa “Sübhane rabbiyel E’lâ” sünnet tesbihlerinden bahsetmedik.

Bazı kişiler SÜNNET olan fiil ve ibadetleri, “yahu Farz değil, Vacip değil” diyerek veya böyle düşüncelerle hafife alıyorlar. Uygulanmasa da olur, zannediyorlar.

Oysa bakınız, bu konudaki hüküm nasıl?

Kolay anlaşılması için, orijinal kelimenin yanına (kısa anlamlarını) yazacağım.

-“Sünnete ittibâ etmeyen, (uymayan) tembellik ederse hasâret-i azîme, (büyük kayıp ve zarardır). Ehemmiyetsiz (önemsiz) görürse cinâyet-i azîme, (büyük bir suçtur). Tekzibini işmam eden (yalanlamayı hisseden), tenkit (eleştirmek) ise dalâlet-i azîmedir (büyük sapıklıktır).” Yalanlanması ise zaten Küfre götürebilir.

Çünkü Sünnetler, Haşr Süresi 7. Ayette; “Allah Resulü size neyi emretmişse, onu yapın, size neyi yasaklamışsa ondan uzak durun.” Emr-i İlâhî ile gayet net desteklenmektedir.

Hatta bu anlamda 11 ayet daha bulunmaktadır…

İşte bu gerçekler ışığında da Rükû ve Secdelerdeki tesbihleri asla hafife alamayız.

Şimdi tekrar düşünelim:

Hızlı bir teravihte savrulurken, bu tesbihler acaba söylenebilir mi?

Yukarıda açıklandığı gibi, hızlı namazlarda Farz ve Vâcip olan Ta’dil-i Erkân yok!

Sünnetleri hafife almak ise “hasâret-i azîme, (yani büyük kayıp ve zarar) olduğuna göre, acaba bu HIZLI TERAVİHLER, Şeytanın tuzağı değil de nedir?

Yüksek bir makamın (meselâ Valinin) dâvetinde, “hadi ne söyleyeceksen söyle” dercesine, hissettirecek kadar hızlı ve kestirme konuşmak, o makamı hiddetlendireceği gibi; bizi namaza dâvet eden, EN YÜCE Makam olan Yüce Rabbimizi de, namazlarımızı ÇOK HIZLANDIRARAK KILMAK, aynı sebeple hiddetlendirebilir.

Evet, bu gerçekler ışığına anlaşıldı ki; Hızlı TERAVİH, Şeytan tuzağıdır…

Lütfen, 10-15 dakikalık bir fark için, HIZLI TERAVİHLERİ ASLA tercih etmeyiniz.

Böyle 10-15 dakikaları değil; nice 90 dakikaları, az menfaatlere harcamıyor muyuz ki?

Hiç olmazsa, Yüce Rabbimizin dâveti olan namazlarımızdan esirgemeyelim…

Bendeniz, böyle hızlı bir teravihe rastlarsam, ilk 4. rekâttan sonra o camiyi terk edip, evde kılıyorum. Yani demem o ki; konu bu kadar çok hassastır ve çok önemlidir. Vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER