Sinan KAVRAKOĞLU
  • 28/07/2016 Son günceleme: 28/07/2016 18:17
  • 5.225

Darbelere teşne bir geçmişimiz olduğunu yadırgayacağınızı sanmıyorum.

Hatta öyle ki zaman zaman demokratik olduğunu zannettiğimiz siyaset kurumları “ordu göreve” diye meydanlara bile çıktı geçmişte.

Yakın siyasi tarihimize baktığımızda darbelerin derin izlerini, ülkemizde yol açtığı ağır tahribatları ve travmaları görürüz. Keza yaşı yetenler 12 Eylül darbesinin kapanmayan yaralarını halen taşıyordur. 

Ortaokul talebesi 12 yaşında bir çocuğun görmemesi gereken çok ağır şeyler gördüm o dönemde. Okulun dördüncü katından beton zemine atılan öğretmenler, işlettiği kırtasiye dükkânında kafasından vurularak öldürülen ilkokul öğretmeni, caddenin ortasında kafasına sıkılan tek kurşunla öldürülen gencecik insanlar. Kan, vahşet… Sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı, yokluk, kıtlık. Bu yüzden 15 Temmuz gecesini memleketim Rize’de televizyonun karşısında kimi zaman gözyaşlarıyla, kimi zaman büyük bir öfkeyle izledim. Ertesi sabah ta yola çıktık, duramadık…

Siyaset tarihinin en ağır askeri darbelerinden biri olan 12 Eylül’de dahi Milletin Meclisinin savaş uçakları veya başka bir yöntemle bombalanmadı! Vatandaşlar tanklarla  (ki o dönemde yollarda arabadan çok tank vardı) vahşice ezilerek katledilmedi! Helikopterlerdeki 127 mm’lik uçaksavar mermileriyle adeta doğranmadı! Bırakın Reis-i Cumhur’u, herhangi bir siyasi parti başkanının kılına bile dokunulmadı! Hiçbir düşman bu kadar alçalmadı!

Darbelerle dolu geçmişimizde bu tür alçaklıkların hiç birini bulamazsınız. Onun için hep derim; “Allah düşmanın bile şereflisini nasip etsin.” Bu yaşıma geldim bu kadar münafık, bu denli kahpe, alçak başka bir organizasyon görmedim!

Hamdolsun başaramadılar. Maazallah şu an Mısır’a gıpta ile bakıyor olabilirdik. Daha da fenası –eğer doğruysa- Güneydoğu DEAŞ-PKK-PYD eliyle bölünmüş olabilirdi! Evet, ABD, AB ve İngiltere’ye rağmen başaramadılar. Zira “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır ve biz buna iman ettik…”  

Bu kalkışmanın başarıya ulaşamamasını lütfeden Allah’a ne kadar şükretsek az gelir.

Bu kalkışmanın çok önemli kırılma noktaları var şüphesiz. Hepsini bir araya getirdiğimizde Yüce Allah’ın bizi bu fitneden kurtarırken millet olarak nasıl bir destan yazmayı lütfettiğini de görüyoruz.

Evet, bu millet kalkışmayı öğrendiği anda akın akın sokaklara çıkarak önüne geçmiştir. Bu millet TRT’yi, CNN’i, Genel Kurmayı, köprüleri, valilikleri, belediyeleri, olması gereken her yerde olarak kurtarmış ve vatansever polis ve askerlerimizle ülkeyi uçurumun kenarından almıştır.

Beykoz’da da olağanüstü bir destan yazıldı. Kalkışmanın haber alınmasıyla birlikte Beykoz FSM Köprüsü’ne aktı. Tankları ele geçirerek kalkışmanın belki de ilk kırılmasını sağladı. Hainlerin açtığı ateş sonucu şehit olan kardeşlerimizin yanında çoğu arkadaşımız, ağabeyimiz plastik mermilerle yaralandı. Şehitlere Rabbim rahmet eylesin. Yaralanan, gazi olan kardeşlerimize, büyüklerimize ise selamet versin.

FETÖ’cü teröristlerin Türk milletine karşı bu kadar nefret dolu olmasının nedeni Güneydeki Sevdikleri ülkeden midir nedir bilinmez ama 2002 yılına kadar yaşadığı siyasi ve ekonomik krizlerden elde ettiği tecrübelerle, asgari bir ekonomist ve siyaset bilimci olma becerilerine kavuşan milletimiz, bu kalkışma ile de tank kullanmayı öğrendi. Daha ne olsun?

Vesselam…

Yazarın Yazıları