Ekrem VANLI
  • 08/03/2014 Son günceleme: 17/05/2014 00:11
  • 12.011

Olayları hayra yormak aslında toplumun büyük çoğunluğunun aşina olduğu bir deyimdir. İnsanların pek çoğu günlük hayatlarında sık sık "vardır bir hayır" ya da "hayırdır inşallah" gibi sözleri kullanırlar.

Ancak bu kullanım genellikle ya ağız alışkanlığından ya da bu sözlerin halk arasında gelenekselleşmiş olmasından kaynaklanır. Yoksa bu insanların büyük çoğunluğu hayra yormanın gerçek anlamda ne ifade ettiğinin ve bu sözün bir deyimin ötesinde yaşama geçirilebilecek nitelikte bir anlam taşıyabileceğinin bilincinde değildir.

 Oysa insanın iyi ya da kötü, olumlu ya da olumsuz gibi görünen tüm olayları her ne olursa olsun mutlaka hayra yorması, Allah'a karşı duyulan samimi imandan ve önemli bir gerçeği bilmekten kaynaklanan güzel bir ahlak özelliğidir. Ve bu gerçeğin farkına varmak da insana dünyada ve ahirette büyük kazanç sağlayan, kişinin hayatına huzur ve esenlik getiren bir konudur.

 Geçmişe doğru bir bakıp bugüne kadar yaşadıklarınızı kısaca gözden geçirecek olursak, on yıllara sığan olayların aslında dakikaları aşmadığını görürsünüz. Bir zamanlar çok önemli olduğunu düşündüğünüz, kimi zaman heyecanla kimi zaman endişeyle kimi zaman da merakla beklediğiniz olayların tamamı sizin için artık birer küçük hatıra olmuştur. Tüm bunlardan dünyevi anlamda geriye kalan sadece hafızamızdaki kalıntılardan ibarettir. Ancak tüm bu zaman dilimi içerisinde söylemiş olduğunuz her söz, göstermiş olduğunuz her davranış, aklınızdan geçirdiğiniz her düşünce, Allah katında kayıt altına alınmıştır.

 Her insanın mutlaka karşılaşacağı ölüm gerçeğiyle birlikte bu bilgilerin tamamı önümüze çıkacaktır. Hafızamız da dakikalarla ifade ettiğiniz ömrümüz Allah katında an an, dakika dakika tek bir saniyesi bile eksik olmadan gösterilecektir. Sadece birkaç dakikada özetleyebileceğiniz hayatımızdan Allah katında hiçbir detay unutulmamış olacaktır.

 Eğer ömrümüzü Allah'ın hayatımız üzerindeki mutlak hâkimiyetini ve hikmetli yaratışını farkında olarak geçirdiysek, karşımıza çıkan tüm olayları hayra yorup, Allah'ın tüm kaderimizi en hayırlı şekilde yarattığının şuurunda isek, sonuç yine hayır olacaktır. 

 Çünkü ölüm ile birlikte insanın karşı karşıya kalabileceği iki ihtimal vardır; eğer insan ömrünü Allah'ın istediği çerçevede yaşayarak geçirmişse, sonsuz bir kurtuluşla, aksindeyse sonsuz bir azapla karşılık bulacaktır. Allah'ın istediği ahlak ise, insanın, her şeyin O'ndan geldiğini bilerek her an her şart ve durumda O'na şükretmesi, tüm hayatını her olayda bir hayır olduğunaiman ederek yaşamasıdır. 

 İnsanın gözlerini dünyaya geldiğinden itibaren karşılaştığı her olayı, muhatap olduğu her detayı yaratan Allah'tır. Allah sonsuz kuvvet, sonsuz akıl, sonsuz adalet ve sonsuz hikmet sahibidir. "Hiç şüphesiz, Biz her şeyi kader ile yarattık." (Kamer Suresi, 49).  Ayetiyle de bildirildiği gibi Allah her şeyi belirli bir plan ve sebep doğrultusunda yaratmaktadır. Allah'ın bu sonsuz güç ve üstünlüğüne karşılık insan aciz bir varlıktır.

  İnsanın hayatta kalabilmesi için Allah'ın nimet vermesine muhtaçtır. İnsanın aklı ve anlayışı, ancak Allah'ın kendisine öğrettiği kadarını kavramaya yeterlidir. Bu durumda Allah'ın sonsuz aklına ve sonsuz hikmetlerle dolu yaratışına teslim olmak insan için büyük bir ihtiyaç ve önem taşımaktadır.

 İnsan her yaşadığı olayda Allah'ın tüm evrenin ve tüm varlıkların hakimi olduğunu, kendisinin göremediği, bilemediği olayları Allah'ın görüp bildiğini, kendisinin duyamadığı sesleri O'nun duyduğunu, yine kendisinin habersiz olduğu geçmişteki ve gelecekteki tüm gelişmeleri O'nun bildiğini düşünecek ve böylece de Allah'ın her olayı olabilecek en hikmetli ve en hayırlışekilde yarattığını görecektir.   

 Ne var ki insan kimi zaman aceleci yapısı nedeniyle karşılaştığı olaydaki hayrı hemen görmek isteyebilir. Eğer bunu o an için göremezse, kendisinin zararına olacak şeylerde ısrarcı ve inatçı bir tavır sergileyebilir. Kuran'da insanın bu aceleci yönü şöyle bildirilmiştir: 

‘’İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan pek acelecidir’’. (İsra Suresi)

 İnsanın kendince doğru gördüğü şeylerde ısrar etmesi, bunlara ulaşabilmek için acelecidavranması, hırsla hareket etmesinin tam tersine, Allah'ın, karşısına çıkardığı olaylardakihikmetleri ve hayırları görebilmek için çaba göstermesi gerekir. Örneğin, bir insan maddi olanaklarının artmasını çok istiyor ve bunun için çok çaba gösteriyor olabilir. Ancak tüm uğraşısına rağmen bu isteği uzun bir süre, hatta hiçbir zaman gerçekleşmeyebilir. Bu durumu kendisinin aleyhine değerlendiren insan ise yanılır. Elbette herkes Allah rızası için kullanmak üzere zenginleşmek için dua edebilir. Ancak bu, gecikiyorsa veya hiç gerçekleşmiyorsa bunda büyük hayırlar vardır. Belki belirli bir olgunluğa ulaşmadan elde edeceği zenginlik insanı Allah yolundan saptıracak, şeytanın tuzağına düşürecektir.

 Böyle bir olayın ardında, insanın yakın zamanda görebileceği veya ancak ahirette kavrayabileceği buna benzer daha pek çok hayır gizlenmiştir. Olaylara bakışımız bu çerçevede olmalıdır.

 Hepimiz ilk bakışta ters gidiyor gibi görünen olayların birçok hayrını görmüşüzdür. Ama şunu unutmamak gerekir ki, kişi ilk bakışta ters gibi görünen bu olayların hayrını henüz kavrayamamış da olabilir. Çünkü biraz önce de belirttiğimiz gibi insanın bir olaydaki hayrı kısa süre içinde görmesi gibi bir şart yoktur. İnsan belki bir olayın hayrını yıllar sonra anlayabilir veya hiç anlayamaz. Belki de Allah, karşılaştığı zor bir durumun hayrını ona ahirettegösterecektir.

  Ancak şunu da özellikle belirtmek gerekir ki "hayır gözüyle bakmak", olayları görmezlikten gelmek, umursamamak ya da aşırı iyimser davranmak demek değildir. Tam tersine, mümin karşılaştığı olaylarda elinden gelen tüm tedbirleri almakla, her yolu denemekle yükümlüdür.

"Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre pek kolaydır. Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri dolayısıyla sevinip-şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." 
(Hadid Suresi, 22-23)

Yazarın Yazıları