Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 17/02/2018 Son günceleme: 17/02/2018 14:16
  • 15.581

Güzel, yaşanabilir, tertemiz bir Beykoz hepimizin hayali.

İstanbul’un köşesinde, yıllardır eş dost akraba olmuş, memleketin dört bir yanından iş, ekmek, çocuklarına iyi bir gelecek için kopup gelmiş Anadolu insanının, örfünde, âdetinde, elbette bazı sıkıntıları olsa da çoğu zaman huzur dolu yaşadığı bir ilçe Beykoz.

Yani aslında hayalimizin yıllarca gerçek olduğu, mutlu, huzurlu, birbirini seven insanlar olarak, ama her şeyden önemlisi Beykozlular olarak birlikte yaşamaktan keyif aldığımız, gürültünün, kalabalığın, keşmekeşin içinde bir nefes aldığımız, metropolün içinde bir Anadolu kasabası güzel Beykoz’umuz.

Elbette yıllardır Beykoz’da yaşayan insanlar olarak Beykoz’da bir gelecek hayalimiz olduğu gibi, başkalarının da burada bir gelecek hayali kurmaya hakları vardır. Bundan rahatsızlık duyacak, gocunacak değiliz. Ama bu hayaller bizim yaşadığımız mahallede, sokakta ya da semtimizde kuruluyorsa, kendi rızasıyla hakkını alıp gidenler müstesna bize sormadan, bize rağmen ve bizi Beykoz’dan göndermek pahasına yapılıyorsa buna razı gelemeyiz!

Her şey Beykoz için güzel bir slogan, ama içinde Beykozlunun olmadığı, geçmişin hatıralarını, kültürünü, sosyal ilişkilerini barındırmayan planlar yapılmasına karşıyız. Burada öncelik Beykoz’a ruhunu veren, onu sevimli hale getiren, yıllarca çilesini çekerek onu bu hale getiren Beykoz insanı değilse, sizin taşa toprağa, düze bayıra yaptığınız yatırımın, projelerin ne anlamı var?  Öyleyse burada bir yanlışı düzeltelim. Her şey Beykoz için değil, her şey Beykozlu için olmalıdır. Mekânlar, beldeler içinde insan olursa anlam kazanırlar.

Beykoz için yapıldığı söylenen projeler, özellikle de imar planları Beykozlunun önemli bir kısmının Beykoz’da yaşamaya devam etmesine imkân tanımamaktadır. Bu planlar uygulamaya geçerse binlerce insanımızın nerede hayatını devam ettireceği konusu muammadır. Beykoz’u yönetenler bu sorunun cevabını hak sahiplerini razı edecek şekilde veremeyecekleri planlara imza atıyorlarsa vebaldedirler. Burada kul hakkı vardır ve bu işten Allah’ta (c.c) razı gelmez.

Birilerinin dünyalık telaşları binlerce vatandaşı yerinden, evinden belki daha önemlisi babası ile dedesi ile yaşadığı hatıralarından edecekse bunun adı çözüm falan olmaz. Çözüm tarafların rıza gösterecekleri şekilde bir nihai sonuç ve eskisinden daha iyi bir hal inşa edecekse çözümdür. Yoksa yaptığınız planlar bizi mevcut halimizden daha kötü bir duruma sokacaksa bu çözüm değildir, bunun adı apaçık zulümdür!

Neticede bu yapılan planlar (hâşâ) Allah’ın ayeti değil. Değişebilir, tadil edilebilir ya da tümden iptal de edilebilir. Burada sorgulanması gereken husus, bizim meselemizi çözmesi için yetki verdiklerimizin, bize rağmen ve bizi yok sayarak nasıl bu planlara onay verdikleridir. Zenginliğe, iş adamlarımıza, yatırıma kesinlikle karşı değiliz ama İstanbul’un diğer ucundan görünen ACARLAR’ın kulelerine 33 kat imar izni verenler, Çiğdem’in, Soğuksu’nun, İncirköy’ün, Tokatköy’ün çocuklarına sıra gelince mevzuata, kanuna yönetmeliğe takıldıklarını iddia ediyorlarsa, gün gelip de oy istemeye gittiklerinde o mahallelerin çocuklarından gereken cevabı da alacaklardır.

Bizler Beykoz’da doğup büyümüş, Beykoz’un çocukları olarak, “Her Şey Beykozlular İçin” olsun diye gücümüzün yettiğince mücadele etmeye, gerektiğinde cürümümüz kadar yeri de yakmaya hazırız. Varım diyen beri gelsin.

Vesselam…

       

Yazarın Yazıları