Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Hepimiz tekrarı olmayan ciddi bir sınavdayız

Sınav deyince ilk akla, Yazılı veya Sözlü (yani Mülakat) sınavları gelir.

Hem yazılı sınavların, hem de sözlü sınavların kendilerine has özellikleri, kuralları ve yasakları vardır. Sınavlardaki Kurallar ve özellikler:

Sınavın vakit ve saati. 15 Dk. geç gelen sınava alınmaz.

Süresi. Verilen süre ancak mevcut sorulara cevap verecek kadar hesaplanıp kararlaştırılmıştır. Süre dolunca sınav bitirilir.

Makul kıyafet. Diğer sınavdaşlarını tahrik edecek ve dikkatini çekecek kıyafetler yasaktır.

Görevlilere itaat. Görevlilerin her ikazları ciddiye alınacaktır.

Sınavdakilerin dikkatini çekici ve rahatsız edici davranışlar. Yüksek sesle konuşmak, ağız şapırdatarak çiklet çiğnemek, sümkürmek vs. olmamalıdır.

Vs. … Yani, Sınavların cins ve özelliklerine göre farklılıklar olabilir.

Sınavlardaki Yasaklar:

I. Sınavda kâğıdına veya önüne bakmak yerine, sağa-sola-arkaya bakmak. (İkazı gerektirir.)

II. Sınavda verilen silgi ve kalemi kullanmamak. (Ciddi ikazı gerektirir.)

III. Başkasına yardım etmek ve yardım almak, yani sınavdaşlardan üstün olmak için kopyalamak, hak edenin hakkını alıp onun yerine oturmaya çalışmak. (Elinden kâğıt alınıp, sınavın iptalini gerektirir.)

 

IV. Organize kopya düzeneği ile yakalanmak. (Bir dahaki sınav haklarını da iptal ettirir.)

V. Sınava itiraz edip çıngar çıkarmak. (Polis zoruyla sorgulamayı, sonra da adliyeye sevki gerektirir ve neticeye göre ceza verilir.)

Vasat bir sınavda en az üç görevli bulunur. Birisi sorumlu, diğer iki kişi ise gözcülerdir. Gözcüler sınavdakilerin tüm hareketlerini çok yakından izlerler.

Sınavın en önemli özelliği: Sınav süresini DOLU DOLU kullanmak, tek bir dakikasını bile BOŞ geçirmemektir…

Evet, saygıdeğer dostlarım, emekli bir İL Milli Eğitim Müdürü olan arkadaşımla, onun hatıralarıyla ilgili sohbet ederken, yukarıdaki kural ve cezalar çok dikkatimi çekmişti. Eve gelir gelmez bu konuları ciddiyetle düşünmeğe başladım.

Çünkü ben ve bizler, şu dünya hayatında çok ciddi bir sınavda, yani imtihanda değil miyiz?

Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Keriminde, 42 ayrı ayetlerle sınavda olduğumuzu, yani imtihan edildiğimizi ihtar ediyor. Ben sadece birkaç ayetten o kısımları tadımlık olarak arz edeceğim:

Âl-i İmrân, 186.A.: Celâlim hakkı için, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız ve  … (devam ediyor.)

Hûd S., 7. Â.: Ve amelce hanginiz daha güzeldir diye sizi imtihan etmek için, gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur;…

Mülk S.,2. Â.: Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi sınamak için ölümü de, hayatı da yaratan Odur. …

Enbiya, 35.: Her nefis ölümü tadıcıdır.(2) Bir imtihan olarak sizi şerle de hayırla da deneriz.

İnsan, 2. Â.: Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.

Şu 5 adet ayetlerle, SINAVDA olduğumuz kesin olarak anlaşılıyor. Başka bir delîle ve ispata asla ihtiyaç yok, değil mi?

O halde; yukarıda arz ettiğim sınav kurallarına ve yasaklarına çok daha ciddi bir şekilde tekrar göz atalım: Neredeyse tamamı, bizlerin şu çok ciddi ve kesin sınavımızla örtüşüyor. Birinci kurala göre; namazlarımızda ve diğer ibadetlerimizde, asla geç kalmayacağız, namazlarımız vakti evvelinde kılacağız.

Sınav süresinde (ömür boyu) kimseyi rahatsız etmeyeceğiz, görevlilerin (hakiki din âlimlerinin) her ikazını ciddiye alacağız, helâl malzeme kullanacağız, hile ve haksızlık yapmayacağız. Bizim sınavımızda da iki gözcü ve gözetleyici var, Kirâmen Kâtibîn melekleri.

Bizlerin en çok ihmal ettiğimiz, fakat sınavımızın en önemli maddesi ise; yukarıdaki gibi, Sınav süresini DOLU DOLU kullanmak, tek bir dakikasını bile BOŞ geçirmemektir…”

Buna karşılık ise, Tegâbûn Sûresi, 16. Âyet:
“..O hâlde gücünüz yettiği kadar Allah'tan sakının, (nasihatlerini) dinleyin, (emirlerine) itaat edin, ..”  ilh. Buradaki “gücünüz yettiği kadar”a dikkat… ve ayetin sonunda da “..ancak O'na teslim olan Müslüman olarak can verin!” Yani; ..“sınavı kazanmış olarak huzuruma gelin” buyuruyor. Adeta, “sınavda olduğumuzun BİLİNCİ içinde olarak yaşamamız” emrediliyor.

İşte bizler; ben de dâhil, bu konuda çok gâfil durumdayız. Çevremizdeki çocuk, genç veya  ihtiyar, âni ölümlerden bile hiç ibret almıyoruz. Sınavımızın YARIN da devam edeceğini GARANTİ zannediyor ve her günümüzde genellikle gereksiz boşluklar bırakıyoruz. Veya çok değerli sınav günümüzü, sınavımızla ilgili olmayan gereksiz meşguliyetlerle harcıyoruz.

Yüce Rabbim hepimizi bu bilinç ve idrake ulaştırsın.

Şu Dünya sınavımızı en üstün başarılarla kazanmamızı ve sınav defterimizi Müslüman olarak teslim etmemizi bizlere nasip etsin. İnşaallah…

Çünkü diğer tüm sınavları tekrarı da var, başka alternatifleri de var, fakat şu dünya sınavımızın tekrarı da yok, alternatifi de veya başka bir tercihimiz de YOK…

NETİCESİ ise; kaybedersek yüz sene değil, bin sene değil, milyon-milyar-trilyon sene de değil, EBEDÎ CEHENNEM azapları var. Kazanırsak da yüz sene değil, bin sene değil, milyon-milyar-trilyon sene de değil, EBEDÎ CENNET hayatı ile mükâfatlandırılacağız, inşallah…

Bu his ve duygularımın sizlere de faydası olur ümidiyle ve saygılarımla arz ediyorum…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER