Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Helal Rızkınızı, zorla haramlaştırmayın…

Tüm insanlığın sınav yeri olan şu fâni dünyada, sınava gönderdiği her kişiye Allah-ü Teâlâ, sınav gereği olarak, çok farklı rızıklar takdir etmektedir.

Kanaatleri ölçmek için az, cömertliğini ve İlâhî emirlere riâyeti ölçmek için de bolca rızıklar takdir edebilir. İnsanoğlu ise eğer sınavda olduğunu unutursa, şeytana uymaya başlar. Öyleler de vardır ki, muhtaçken bile 1000 altın bulsa, onu sahibine teslim eder. Böyle doğru ve dürüst olanlara ise Yüce Rabbimiz, daha dünyadayken, umulmadık cömertlikle mükâfatlandırır.

  • İşte böyle dürüst davranan ve umulmadık şekilde daha dünyadayken mükâfatlandırılan bir gencin ibretlik kıssası:

Gencin birisi Kâbe’de hep, “Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah’ım, sana hamd-ü senalar ediyorum” diye dua eder. Bu durum herkesin dikkatini çeker. Biri sorar:
–“Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka bir şey bilmiyor musun?” der.
O da şöyle çok ilginç bir olay anlatır:

7-8 sene önce yine Kâbe’de iken içi altın dolu bir torba bulmuştum. 
İçinde tam 1000 altın vardı. İçimden bir ses: 
-“Bu altınlarla, şunları bunları yaparsın, zaten çok ihtiyacın da var” diyordu.
Hayır dedim kendi kendime, Allahtan korktum, bu benim hakkım değil, başkasının malı, kullanırsam haram olur dedim.
Bu sırada birisi, şöyle bir torba bulan var mııı?” diye bağırarak bu torbayı arıyordu. Çağırdım onu, “nasıl bir torbaydı, içinde ne vardı” diye sordum.
Torbayı doğru tarif etti ve “içinde 1000 altın vardı” dedi. “Al öyleyse torbanı”, diyerek torbasını ona verdim. Adam torbayı açıp içinden bana 30 altın verdi.

Bu parayla pazara gittim. Temiz yüzlü genç bir esiri [köleyi] överek satıyorlardı.
Gencin temizliği dikkatimi çekti. Yanlarına gittim, “bu köle için ne istiyorsunuz” dedim. 30 altın dediler. Adamdan aldığım o 30 altını verip o genci satın aldım.

Bir iki yıl geçti. O genç köle çok çalışkan, çok edepli idi. Asil bir hâli vardı. Onu aldığıma çok memnun olmuştum. Bir gün onunla beraber bir yere giderken, karşıdan üç kişi geliyordu. Genç köle bana sokularak dedi ki:
-“Efendim, ben Fas Emîrinin oğluyum. Bu gelenler babamın adamları. Beni buldular. Senden beni satın almak isterlerse, bak sen iyi bir insansın, onlara ‘30 bin altından’ aşağıya satma sakın” dedi.

O kişiler yanımıza geldi, “bu esiri bize satar mısın” dediler. “Satarım” dedim.
“60 altın verelim” dediler. “Olmaz” dedim. İyi ama sen bunu 30 altına almadın mı? Biz sana iki mislini veriyoruz dediler. Öyleyse gidin pazardan başka alın dedim.
Arttıra arttıra 20 bin altına kadar çıktılar. Ben “30 binden aşağı olmaz” dedim ve döndüm. Çaresiz kabul ettiler. Altınları verip, genci alıp gittiler.

Ben o 30 000 altınla, birçok işyerleri açtım, ticaret yaptım, daha çok zengin oldum. Bir gün bana arkadaşlar, “sen çok zengin oldun, çok zengin bir ailenin çok iyi bir kızı var. Babası yeni vefat etti. Onunla seni evlendirelim” dediler.

Ben de o güvenilir kimselere “olur” dedim.

Nikâh kıyıldı. Deve yükleriyle kızın çeyizini getirdiler. Çeyiz arasında bir torba dikkatimi çekti, kıza, “bu nedir” dedim. O bana “içinde 970 altın var, babam Kâbe’de bunu kaybetmiş ve o 1000 altını bir genç bulup babama vermiş. Babam, altınlardan 30’unu bulan o gence vermiş. Kalanını da bana hediye etmişti ve ‘çeyizine koyarsın kızım’ demişti” dedi.

Ben çok duygulandım.

Demek ki o gün bulduğum o altınlar, Rabbimin bana tahsis ettiği benim rızkım imiş. Hırs gösterip sahibine vermeseydim, o 1000 altın haram olarak gelecekti. Allah cc rızasını düşünerek geri verdim, şimdi helal yoldan yine bana geldi. Üstelik de Lütf-u İlâhî olarak, yanına 30 000 altın ilâve edilerek ve böylesine hayırlı bir eş katarak bana gönderildi…

  • İşte bunun için her zaman “Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah’ım, sana hamd-ü senalar ediyorum” diye dua ediyorum…

Konumuza TAC mahiyetindeki cümle, sözlerin en doğrusu olan Kur’ândan:

Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resülüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır. (Ahzab Suresi 70. ve 71 Ayet.)

Allah şöyle diyecek: "Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'dan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır. (Maide Suresi 119. Ayet.) 

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Mevlam cümle ümmeti muhammed’e (Cümlemize)
    böyle evlatlar ve helal rızıklar ihsan eylesin…
    Hayırlı NESİL’ den gerisinin Yalan, Boş ve Hayal’ den ibaret olduğunu kavrayabilmeyi nasip eylesin…

    AMİİİİİİİİİİİİİİNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER