Recep ÖNCEL
  • 06/05/2019 Son günceleme: 06/05/2019 19:30
  • 10.647

Hz. Mevlana hicri 604 yılında Belh de doğmuş, 68 yaşında 672 yılında Konya da vefat etmiştir.

Mevlana bir İslam mutasavvıfıdır. Onu hümanist yada felsefeci gibi göstermek haksızlık olur. O Allah’ımıza, Peygamber’imize ve Kitabımız Kuran ı Kerime bağlı bir insandır.

En meşhur eseri mesnevidir. Mesnevi de usul ve yakın sırlarını anlatır. İslam dininin hakikatlerinden bahseder. Kulluk meselesinin önemine işaret eder.

Mübarek Ramazanı şerif ayı geldi, hoş geldi, sefalar getirdi. Önce kendimiz, sonra ailemiz, daha sonrada memleketimiz ve bütün İslam Âlemi için güzellikler hayırlar getirdi.

Bu mübarek ayda Hz Mevlana’nın öğütlerinden istifade ederek daha güzel bir kul olabilmek niyetindeyiz. Allah hepimize kolay getirsin bu mübarek ayın bitiminde hakiki anlamıyla bayramlar idrak etmeyi cümlemize nasip eylesin.

Ney – İnsani kâmil

 

Hz. Mevlana,  Mesnevi ye; Bişnev yani; Dinle! diye öğüt vererek başlıyor.

İlim ;kulak vasıtasıyla dinleyerek, öğrenilir, dinlemek çok önemlidir. Enbiya ve evliyanın sözlerini anlamak için, dinlemek gerekir. Dinlemek sohbette bulunmak, kalplerin aydınlanmasına insanın bilgilenmesine vesile olur.

Hz Mevlana Ney ile misal vererek konunu daha iyi anlaşılmasını arzu ediyor. Bu bir öğretme metodudur. Neyden maksat; insanı kâmildir.

Ney, yetiştiği kamışlıklardan kesilip ayrılmış, göğsüne ateşten delikler açılmış, başına ayağına bağrına, teller halkalar takılmıştır. İçerisi bostur, neyzenin nefesi ile dolar. Kendi başına kalırsa sesi çıkmaz. Neyzen vesilesi ile nağmeler zuhura getirir.

İnsanda böyledir işte.

Dünyaya gelmiş, beşeriyet kaydına vurulmuştur. Ayrılık ateşi ile bağrı başı şerha şerha olmuş, kalbini nefsin heveslerinden tahliye edip,  kendini Allahın kudretine ve düzenine terk etmiş, İlahi tecelli nereden gelirse ona göre hareket etmektedir.

Neydeki ateş hep aşk eseridir.

 Her şeyin başı Cenabı Hakk’a olan aşk ve sevgidir. Aşkın muhabbeti seveni kavrar ve bütün vücuda yayılır, adeta sarmaşık gibi olur

Kişinin aşkı kendisine rehber  olup, Yaradandan ötürü yaradılanı sevmesine vesile olmalıdır.Tasavvuf anlayışında ifadesini  bulduğu gibi;  önce kardeşlerini, sonra mürşidini ,sonra Peygamber Efendimizi sevmeli  ve nihayet Allah’ın sevgisinde mutmain olmalıdır.

Bu durum, önce Allah tan razı olmayı, daha sonra da Allah’ın da o kulundan razı olmasını getirir inşallah.

Çünkü asıl hedef ve amaç rızai ilahidir.

Hazreti Mevlana, bu incelikten ham ervah olanların anlayamayacağını, anlamak idrak etmek için yetişmiş olgunlaşmış insan gerektiğini ifade etmektedir.

Tasavvuf sözle değil, özle anlaşılır.

Tarikat kal ilmi değil, hal ilmidir. Yani konuşmak güzel sözler söylemek yetmez. Uygulamak iyi bir karakter ortaya koymak gerekir.

Bu işler, kişinin tek başına başaracağı işler değildir. Muhakkak, bir rehbere yol göstericiye bir mürşidi kâmile ihtiyaç vardır. Önce intisap etmek lazımdır. Sonra Bişnev! Sırrına ermek, söylenenleri öğütleri dinlemek gerekir. Daha sonra ise dinlediklerini yapacak iradeyi göstermelidir.

Bu işin yolu budur.

Cenabı Hak; cümlemize dinlemeyi, anlayıp uygulama yapmayı, maneviyattan gereği gibi istifade etmeyi nasip eylesin inşallah diyoruz.

Ve şu dua ile sözlerimizi sonlandırıyoruz; Allahumme ya mufettihal ebvab iftehlena hayral bab!

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz