Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Sinem Eray
Sinem Eray

Hayvanları Koruma Kanunu değil, hayvanları yok etme planı

2024 yılında yürürlüğe giren ve kamuoyuna “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik” olarak sunulan yeni yasa, hayvan haklarını savunma iddiasıyla ortaya konmuş olsa da içerdiği hükümlerle bu iddianın çok uzağındadır.

Tam tersine, yasa; sokak hayvanlarının görünmez hale getirilmesini, toplum vicdanından uzaklaştırılmasını ve sistematik olarak bertaraf edilmesini kolaylaştıran muğlaklıklarla doludur. Bu yasaya karşıyız. Çünkü bu yasa, çözüm değil, bir oyalama ve yönlendirme mekanizmasıdır.

Yasa metninde barınakların artırılması, rehabilitasyon merkezlerinin kurulması ve sahiplendirme faaliyetlerinin teşvik edilmesi gibi birçok vaat sıralanıyor. Ancak uygulamada ne bu alanlara yeterli bütçe ayrılmış ne de yapısal bir hazırlık yapılmış durumda. Mevcut barınakların durumu içler acısıyken, yenilerinin inşası bir hayalden öteye geçemiyor. Yeni merkezler kurulmadan başlatılacak hayvan toplama uygulamaları, ciddi hak ihlallerine zemin hazırlamaktadır. Bu yasa, göstermelik birkaç başlık dışında, fiiliyatta sokaklardan "hayvan temizleme" operasyonunun önünü açmaktadır.

Belediyelerin tutumu da en az yasa kadar sorunludur. Bugüne dek üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyen birçok belediye, hâlâ yeterli veteriner kadrosuna, mobil kliniklere, kısırlaştırma altyapısına ya da rehabilitasyon merkezlerine sahip değildir. Belediyeler, halktan gelen taleplere karşı savunmacı ve çoğu zaman ilgisiz bir yaklaşım sergilemektedir. Oysa bu sorunlara yıllardır dikkat çeken gönüllüler ve hayvan hakları savunucuları yalnız bırakılmaktadır.

Daha da endişe verici olan ise, bu yasaya destek verdiği hâlde sonradan sessiz kalan kesimlerin duruşudur. “Ya hayvanlara bakarsınız ya da ortadan kaldırılırlar” tarzı mahalle baskısı, yasa lehine fikir belirten bazı insanları suskunluğa itmiştir. Ancak bu sessizlik, aslında suça ortaklık anlamına gelir. Karşı çıkmamak, onaylamaktır.

Oysa sokaktaki hayvanların bakımını yıllardır sırtlananlar halkın ta kendisidir. Gönüllüler, bireysel hayvanseverler ve yerel topluluklar, hiçbir kamusal destek almadan sistemin açıklarını kapatmaya çalışmaktadır. Kendi ceplerinden mama, ilaç, tedavi masraflarını karşılayan bu insanlar, zaman zaman hem fiziksel saldırıya uğramakta hem de hedef gösterilmektedir. Can güvenlikleri tehlikeye atılmakta, bir sokak hayvanını beslemek bile neredeyse suç gibi gösterilmektedir. Kamuoyunda, hayvanseverlere karşı sistematik bir korku ve nefret iklimi yaratılmakta; sokakta bir köpek görünce panikleyen insanlar, medya tarafından yönlendirilmektedir.

Bir köpeğin savunma refleksiyle sergilediği davranışlar abartılarak manşetlere taşınırken, insanların insanlar üzerindeki şiddeti göz ardı edilmektedir. Unutulmamalıdır ki, bu ülkede bir kadın, hiç tanımadığı biri tarafından, yalnızca tesadüfen aynı sokaktan geçtiği için samuray kılıcıyla öldürüldü. Tehlike yalnızca sokak hayvanlarında değil, insanlarda da olabilir. Bu nedenle, toplumda “hayvan korkusu” pompalanarak kamusal güvenlik adı altında hayvanlar hedef gösterilmemelidir.

Dahası, zaman zaman hayvanlar üzerinden algı operasyonları yürütüldüğü de inkâr edilemez bir gerçektir. Geçmişte bir çocuğun tecavüze uğrayarak hayatını kaybettiği bir olay, günlerce “köpekler tarafından parçalandı” şeklinde servis edilmiştir. Ancak otopsi raporu, çocuğun cinsel istismar sonucu öldüğünü ortaya koymuştur. Bu olay, bazı medya organlarının hayvanları paravan olarak kullanarak gerçek suçları perdelemeye çalıştığını açıkça göstermektedir. Bugün de benzer şekilde birçok farklı suçun üstü, hayvan düşmanlığı üzerinden örtülmeye çalışılmaktadır.

Bu noktada işin temelinde yatan asıl meseleye, yani kısırlaştırma yetersizliğine geliyoruz. Uzmanlar, etkili ve planlı bir kısırlaştırma seferberliği ile yalnızca bir yıl içinde popülasyonun kontrol altına alınabileceğini belirtmektedir. Ancak yasa, bu konuda da somut bir takvim, bütçe ya da altyapı sunmamaktadır. Belediyelerin yıllık kısırlaştırma kapasitesi, hayvanların doğum hızına yetişememektedir. Her yeni doğum, sokaklara yeni sahipsiz canlar eklemektedir.

Durumu daha da ağırlaştıran konu ise çip uygulamasındaki denetimsizliktir. Çip takılması yasal zorunluluk haline getirilmiş olsa da, denetim mekanizmaları çalışmadığı için kimliği belli olan hayvanlar bile sokağa atılabilmektedir. Özellikle yıllarca evde yaşamış, kısırlaştırılmamış hayvanlar sokağa atıldıklarında hem hayatta kalmakta zorlanmakta hem de beslenme desteği ile yılda iki hatta üç kez doğum yaparak popülasyonu daha da artırmaktadır. Bu zincir ancak, düzenli kısırlaştırma ve evden hayvan atanlara yönelik caydırıcı para ve hapis cezalarıyla kırılabilir.

Buna ek olarak yasa, merdiven altı üretim tesislerine dair ciddi bir yaptırım da içermemektedir. Denetimsiz koşullarda “cins” hayvan üretimi yapan bu tesisler, hayvanları ticari meta haline getirirken; birkaç ay sonra sokağa terk edilen hayvanlar sorun yumağını büyütmektedir. Yasanın bu sisteme sessiz kalması, hayvan ticaretine karşı bir duruş sergilemediğini göstermektedir.

Tam da bu noktada, sivil toplumun yıllardır sürdürdüğü “Satın alma, sahiplen” kampanyalarının önemi büyüktür. Ancak bu kampanyalar, devlet eliyle desteklenmemekte; görünürlükleri bile kısıtlanmaktadır. Belediyelerin ve kamu kurumlarının bu kültürel dönüşüme omuz vermemesi, sorunun daha da derinleşmesine neden olmaktadır.

Sonuç olarak; yasa ile seçim dönemlerinde verilen umutlar yine yerini sessizliğe bırakmıştır. Her dönem “barınak yapılacak”, “kısırlaştırma yapılacak”, “hayvanlar korunacak” vaatleri verilir; ama sokaklarda daha fazla can görürüz. Bu yasayla da farklı bir son beklenemez.

Hayvan hakları, yalnızca kanun maddeleriyle değil; toplumsal vicdan, gerçekçi politikalar, kamu kaynakları ve sürdürülebilir çözümlerle korunabilir. Aksi takdirde bu yasa, yalnızca kâğıt üzerinde kalacak; sokaklarda ise sessiz infazların gölgesi uzamaya devam edecektir.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER