Kader GÜR
  • 06/08/2020 Son günceleme: 06/08/2020 11:28
  • 7.665

Malum başlıktan da anlaşılacağı üzere, ne biçiyoruz, ne içiyoruz... Haliyle bu sorunun cevap çay olacak! Rizeli olunca; hem biçmek, hem de içmek acısından çay vazgeçilmeziniz oluyor.

Bu yıl Allah nasip etti, merhume anamızın yadigarı olan çay bahçeleriyle kardeşlerimizden müsaade alarak biz iştigal ettik. 35 yıl sonra bizim için çok iyi oldu. Bir taraftan çocukluğumuzu hatırlarken, diğer taraftan hem memleketimizde geçim kaynağı olan çayın politikasını gözlememe şansı, hem de farklı analizler yapabilme olanağı bulduk.

Önce şunu söylemek isterim. Rizelilerin geçim kaynağı olan çayın politikası tam bir sömürge düzeni. Çay işi zor iş. Yağmurunuz, çamurunuz olmaz. Gece gündüz demeden sabahın beşinde çaylıkla olmalısınız... Çünkü ortaya konulan politika bunu gerektiriyor. Çaykur'un kota uygulaması nedeniyle hem fiyatlarda bir dengesizlik meydana geliyor, hem de belirli günde belirli kiloda çay satabildiğiniz için o saatte belirlenen kiloyu toplamak zorundasınız. Buda sizin sabah beşte yağmur demeden çamur demeden çaylığa girmenizi gerektiriyor.

Birde çayın zamanının geçme durumu var ki, eğer zamanında toplayıp satamazsanız çayınızın çöpe gitme ihtimalide beliriyor. 

Bölge insanı bu şartlarda çay tarımıyla başa çıkmaya çalışırken, Çaykur'un uyguladığı politikalar ve ortaya koymuş olduğu şartlar, üreticiyi mağdur ediyor. Bu politikaları fırsat bilen özel sektör, hükümetin 3,27 TL olarak açıkladığı çayın kilosunun 2,60 TL'ye kadar düşürüyor. Bu düşük fiyatta vatandaşın tek avantajı sattığı çayın parasını peşin alıyor olması oluyor.

Burada belki bir serbest ekonomi politikası uygulanıyor ama kesinlikle bir taban fiyat belirlenmesi gerekiyor. Canını dişine takarak, ülke ekonomisine ve tarıma ciddi katkı sağlayan, yağmur, çamur demeden çay bahçelerinde ömür tüketen insanımız, Çaykur'un politikaları nedeniyle adeta özel sektör tarafından mağdur ediliyor.

Rizeliler genellikle marketten veya bakkaldan çay alarak içmez. Herkes kendi ürettiği çayını sattığı fabrikadan alarak demler. Bizde Güneysu'da kendimiz biçiyoruz, getiriyoruz Beykoz'da içiyoruz. Ama herkes bizim gibi çay üretmiyor. Çaykur'un orta halli çayı marketlerde 32 TL'den satılıyor. Dört kilo yaş çaydan 1 kg kuru çay çıkıyor. Hesabı siz yapın.

Ülkede ekonomi politikalarını siyaset belirleyince, insan ister istemez etrafına bakıyor. Türk siyasetinde en etkili siyasetçilerin Rizeli olduğu biliniyor. Yakın zamana bakacak olursak Recep Tayyip Erdoğan bu anlamda Türk siyaset tarihinde önemli bir alanı işgal edecek gibi görünüyor. Tabii Erdoğan bizim gururumuz, köylümüz, hemşerimiz. Rize'nin, Güneysu'nun adını tüm dünyaya duyuran bir lider...  Ama gel gör ki, Çaykur'un politikaları emeğin sömürülmesine kapı aralıyor.

Konu siyasetten açılmışken, MHP İstanbul İl Başkanı Birol Gür'den söz etmemek olmazdı. O da Rizeli, Güneysulu... Sağ olsun kendisini evimizde ağırlama fırsatı verdi bize... Birol Gür istikrarlı bir siyasetçi. Ülkü ocaklarından yetişmiş, ilçe başkanlığı yapmış daha sonra da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin takdirleriyle İstanbul İl Başkanı olmuş bir kardeşimiz.

Tesadüf o dur ki, Kurban Bayramı'nda ziyaret ettiği baba ocağında, bizi de ihmal etmedi... Ziyaretimize gelerek, komşuluk hakkımız teslim etti. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Hem AK Parti'yi, hem MHP'yi hem de Cumhur İttifakı ile yeni siyasi gelişmeleri değerlendirme fırsatı bulduk. Gelişmeleri milliyetçi bir ruhla değerlendiren MHP İstanbul İl Başkanı, Cumhur İttifakının Türkiye için hayati derecede önem arz ettiğini savunuyor. Buna mukabil, benim zaman zaman gündeme taşıdığım eleştirilerin doğruluğunu kabul etse de, içerde mücadeleye devam etmemiz gerektiğinde ısrar ediyor.

Aslında çok farklı düşünmüyoruz. Bende AK Partili birisi olarak içerde mücadele etmeyi tercih ediyorum. Doğrusuda budur. Yapmış olduğumuz eleştirilerle aslında partimizin siyasetteki ömrünü uzatma gayreti güdüyoruz. Birol Gür özellikle şu anda Libya, Suriye ve son süreçte Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı hamlesinde Türkiye'nin dünya tarihini değiştirecek politikalar uyguladığına inanıyor. Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen devletin dış politikada ciddi mücadele verdiğini ve bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm kesimlerce desteklenmesi gerektiğini söylüyor.

Bugün ortaya konulan anlayışın ve Cumhur İttifakı'nın birlikte hareket etmesinin sağladığı katkıların yeni dünya düzenin kurulmasında belirleyici olduğunu söyleyen Birol Gür bir konunun daha özellikle altını çiziyor. AK Parti ye oy vermeyi düşünmeyen kararsız kesimin mutlaka ama mutlaka MHP'ye oy vermesi gerektiğinde ısrar ediyor. "Çünkü söz konusu ülkemizin geleceğidir" diyor.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz