Nuray AK
  • 22/10/2017 Son günceleme: 22/10/2017 18:11
  • 10.545

Bazen bitse de gitsek der insan. Dünyada bayağı dert, keder, sorun gördüm sanarak sona bir an önce ulaşmayı diler.

Kurtulacakmış gibi, rahatlayacakmış gibi, yeniden doğacakmış gibi. Varacağı yurtta onu hep güzellikler bekliyormuş ve o geç kalmamak için acele edermiş gibi bir his. 

"Onlara dünya hayatının neye benzediğini söyle! Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir suya benzer ki, onunla yeryüzünün bitkileri gelişip birbirine karışır ve sonunda rüzgârların savurup uçurduğu kuru bir çöp kırıntısı haline döner. Allah, her şeyi meydana getirmeye gücü yetendir. Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür. Ebedî kalacak iyi işler ise Rabbinin katında hem sevapça daha hayırlı hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır.”

Kehf sûresi  45-46

Resûlullah (SAV) bir hasır üzerinde yatıp uyumuştu. Uykudan uyandığında, hasır vücudunun yan tarafında iz bırakmıştı. Sahabe (rah):

–Yâ Resûlallah! Sizin için bir döşek edinsek, dedik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:

“Benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim” buyurdular.

Belki bundandır bunca emanet duruşumuz dünyaya, ara ara gönlümüze çok sıkı yapışan (teşbihte hata olmaz) bu metal yorgunluğu...

Belki de ağırlaşıyordur yüreğimizin yükü, dünya sürgünümüz içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Hangi dala sarılsak dal kırılıyor, güven-sevgi-kardeşlik altında kalıyordur... Kim bilir ne ki? Bunlar benim teorilerim. Herkesin cevabı aslen kendi sorusudur dostlar.

Anlayacağınız üzere sarı-kahverengi sonbahar; bana beraberinde daha fazla sorgulama, daha derinlere dalma, ahret yurdunu daha merak etme, ne amaçla ve amacıma ne ölçüde tabi olarak yaşadığımı ve daha neler neleri getirdi. Hani şarkıda:

Çok uzakta öyle bir yer var

O yerlerde mutluluk var
Bölüşülmeye hazır bir hayat var
Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye
Bu küskünlük bu dargınlık, sıkıntın niye
Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluk var
Paylaşılmaya hazır bir hayat var... Diyor ya, işte o hayatı daha fazla araştırır, şu anımı da eleştirir oldum.

Bu dünyada doğru yerde miyiz peki dostlar, yerimizden memnun muyuz, o yere ait hissediyor muyuz kendimizi, o yer bizi sarıp sarmalıyor mu, yoksa biz metal veya gönül yorgunu muyuz? Son yıllarda mutlu veya huzurlu olmaya dair formüllerimde, hep istemediğim yerden veya artık faydam olmaz dediğim yerden, kişiden, zamandan tabiri caiz ise nazikâne tüyüyorum. Bunu daha dürüst buluyorum kendim ve muhataplarım adına. Çünkü inanıyorum ki; o his içimize çöreklendi ise artık gitme ve yeni yollara düşme vaktidir. O diyarlarda, o yeni yüreklerde, yeni meşguliyetlerle belki her iki dünya için kazancım çok artacaktır. Hayata dair gayem, amellerle süslenecektir. Bulunduğumuz an belki de bizim hapishanemizdir. Kurtulmak, zincirleri kırmak, yeni kararlar alıp eskileri ters köşe yapmak eğer huzurumuza katkı sağlayacaksa neden olmasın? Bazen uzak ve bilinmedik sakin şehirlere kaçıp orada kalmak, bazen iş-meşguliyet değiştirmek... Bazen tv-pc-telefonları emekliye ayırıp dünyanın hele de İstanbul'un yeşilini, mavisini, camiden sabah ezanını, vapurdan martısının çığlıklarını, okul bahçesinden teneffüste oynaşan yavruların sesini duymak, görmek tefekkür ile. Hepsi ruhlarımızın ne istediğini araştırıp bulmamıza ve onda sebat etmemize bağlı. Her arayan bulamaz, ama bulanlar hep arayanlardır, o sebeple arayışımız gayretimizdir. Gayret ise eninde sonunda bizi doğru kapıya, doğru zamana götürecektir.

"Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur. (Rad Suresi 28.Ayet)"

Velhasıl-ı kelam; şu âlemde şu fakirin gözlemlerine göre tek yorulmayacağız şey Rabbe kulluğumuzdur. Diğerleri fani, değişse de olur, yorulsak da, kaçsak da.

Baki Huda’ya emanet olunuz.

Bir şeyi özleyeceksen 

En çok da kendini özle

Masumluğunu,

Çocukça saflığını,

Hiçbir kire bulaşmamış zamanını...

Mehmet Deveci..

Yazarın Yazıları