A. Raif ÖZTÜRK
  • 03/04/2023 Son günceleme: 04/04/2023 12:32
  • 2.813

Bir zamanlar, bir kralın çok çirkin biz kızı vardı...

Öyle çirkindi ki, krala yakın olma avantajları bile hiç bir gencin bu kız ile evlenmesine yetmiyordu. Kızın yaşı da bir hayli ilerleyince, kral ailesini ciddi bir telaş sardı.

Öyle ya, bütün saltanat avantajlarına rağmen, biricik kızları evde kalacaktı.

Kral istişare kurulunu topladı. Kızı için kesin çözümler arandı.

Çözüm teklifleri; hediyeler, araziler, unvanlar, köşkler, makam ve mevkilerin hepsi denendi, fakat yine yıllar geçmesine rağmen, kralın derdine bir çözüm getirilemedi. Kral bu kez vaatlerinin tersini denemeye karar verdi. Vezir bu işi bir ay içinde halletmezse zindana atılacaktı. Vezir, canla başla çalıştıktan sonra, korkarak ve ürkerek şu son teklifini yaptı.

-Doğuştan âmâ (kör) bir genç bulunup, bu kız ile evlenmeye razı edilecekti.

Kral bu teklife çok sinirlendi, hiddetlendi, kükredi, bağırdı, çağırdı, fakat çaresizlikler içinde bocaladığı için, bu teklifi kabul etti.

Kısa zamanda aranan, doğuştan kör bir damat adayı bulundu.

40 Gün 40 gece düğünler ve ziyafetlerden sonra problemin üstü örtülmüş oldu.

Aradan 10 sene geçmişti. Kör damat o çirkinliklerin farkında olmadığı için, hayatından çok memnun gözüküyordu. Bu arada kralın 4 torunu oldu.

Kraliyet ailesinin keyfine diyecek yoktu…

  • Aman Allah’ım, o da ne? Yeni bir felâket mi geliyor?

Bu yeni haber kralı çok telaşlandırdı.

Hindistan’dan getirdiği mucizevî bitkilerle, anadan kör doğanların bile gözlerini, birkaç günde açan tecrübeli bir doktor gelmişti. Büyük şehirlerde birçok denemeler yapmış, hepsinde de tam başarılı olmuştu. Bu üstün maharetini, karalın damadının gözlerini açarak, şöhretine şöhret katmak istiyordu.

Kral ise çok endişeliydi ve onca zorluklarla, yıllarca çalışarak tesis ettiği aile mutluluğunun bozulmaması için, biricik damadının gözleri kesinlikle açılmamalıydı.

Sağa sola tehditli emirler yağdırıyordu.

-Derhal bu doktoru yakalayın… İftiralar atın… Yalanlarla, saldırılarla halkın nazarında itibarsızlaştırın. Zindanlara atın… Hatta halka fark ettirmeden, gizlice hayatını bitirin…

Aksi halde, cellâtlardan cellat beğenin…

Bunu duyan ünlü doktor hayatını kurtarmak için, merhametiyle ünlü olan vezire müracaat eder. Kralın biricik damadının gözlerini açarak, çok önemli bir hayır işleyeceğini anlatır.

Vezirin kaşları birden çatılır ve doktora sert sözlerle yalvarmaya başlar:

-“Vazgeç evlât bu sevdadan. Durum çok ciddi! Git canını kurtar. Benim de canımı tehlikeye atma, benimle görüşmemiş ol!” .gibi sözlerle doktoru huzurundan kovar.

  • Doktor mahzun bir şekilde ayrılırken, vezire dönerek, şu anlam yüklü sözleri söyler:
  • -“Demek ki bazı kimselerin istedikleri gibi hareket etmemeleri için, BAZILARININ

GÖZLERİNİN KÖR OLMALARI GEREKİYOR…”

Tecrübeli vezirin bu anlamlı sözlere verdiği cevap, daha çok anlamlıdır:

-“Kör gözleri açmaya talip olanların da ÇANTASINA KEFENİNİ HAZIRLAYARAK, yalanlara, saldırılara, iftiralara ve MENFAATLERE DAYALI İHÂNETLERE hazırlıklı olması şarttır…

SORU: Siz bu olaydan ne anladınız?

Bu soruyu ünlü bir akademisyen ve günlük olayları çok yakından takip eden bir dostuma sorduğumda, bana şu ilginç cevabı verdi:

-“Herkesin malumudur ki, yarım asırdan fazla zamandan beri çeşitli baskılarla ve entrikalarla ülkemizin kalkınmasını engelleyen, Dış ŞER güçlerin; tüm plânlarını boşa çıkaran bir lideri hatırlattı bana… Bu şer dış güçler, her türlü baskılarla ve Fetö darbe girişimleriyle, tam ümitlerinin zirvesindelerken, işlerini tersine döndüren güçlü bir lidere tosladılar. Bütün Şer güçlerin üstesinden gelip; ASELSAN, BAYKAR, Bayraktar, M.SAVUNMA vs. tesislerinin önlerini açan bu Dünya liderine, işte aynen bu doktora saldırdıkları gibi saldırıldığını anladım” demişti.

-“Demek ki bazı ŞER ve istilâcı devletlerin, ülkemizi keyiflerine ve çıkarlarına göre yönettirebilmeleri için, halkın da GÖZLERİNİN KÖR OLMALARI GEREKİYORMUŞ…”

Bu masum gözleri kör etmek için; yalan vaatlerle vs. çeşitli hilelerle, bu lider için akla hayale gelmeyen yalan ve iftiralarla, gerçekleri ört-bas etmek adına kiraladıkları kafaları ve kurumları kullanıyorlar. Özellikle de o malûm medyayı, sendikaları, odaları, malûm muhalif parti ve siyasetçileri kullanıyorlar.

Muhalefeti alenî desteklemeyi vaad eden ABD başkanı BİDON’IN açıkça itirafları, ‘bu harika teşhisi tam doğruluyor’ mahiyettedir...

  • Neydi o itiraf?

-''Erdoğan'a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz. Tüm muhalefetle doğrudan temasa geçip, Erdoğan'ı seçimde yenecek duruma gelmelerini sağlamalıyız.”

Evet, saygı değer dostlarım.

Afganistan, Suriye, Irak vs. ülkelerin durumlarına düşmemek için, şu masum halkın; uyanık, müteyakkız ve bilinçli olmaları ve bu sinsi tuzaklara düşmemeleri ardına, bir vatan borcu olarak arz ettim…

Öyle ya bizim, Suriyelilerin bize sığındıkları gibi, sığınacağımız hiç bir ülke yok! Vesselâm.

Yazarın Yazıları