Beykoz Belediyesi ve İBB Meclis Üyesi Gaye Zayıf, İsrail’in İran’a başlattığı saldırıların ardından kürsüye çıkarak İsrail’in Orta Doğu’daki zulmünü haykırdı.
Zayıf, “Çocukların sustuğu, annelerin ağladığı, dünyanın sustuğu ama tarihin haykırdığı o şehir için konuşuyorum. Gazze. İsminin önünde en çok "ah" yakışan şehir. Mazlumluğun kalbi, direnişin adı. Gözyaşının zemzemle karıştığı şehir.” ifadeleriyle konuşmasına başladı.
Gazze’de yaşananların bir savaş değil, bir soykırım, bir yok ediş olduğu düşüncesini ortaya koyan Gaye Zayıf, “75 yıldır devam eden bir işgalin, sistematik bir şiddetin, vicdanları kör eden bir suskunluğun adı olmuştur Gazze. Gazzeli kadınlar… Yalnızca bedenleriyle değil, umutlarıyla, dualarıyla, sabırlarıyla katledilmektedir. Her saat 2 kadın, her gün en az 50 kadın hunharca öldürülmektedir. Her gün 180 kadın, bombalar altında, ambulanssız, hastanesiz, doktor olmadan doğum yapmaktadır. Ve onlar… Artık barış için değil, uykularında hızlıca ölmek için dua etmektedir.” diye konuştu.
Gazzeli annelerin yalnız olmadığını, duaya ve direnişe inandıklarını söyleyen Zayıf, Kudüs’ün her Müslüman’ın yüreğindeki bir sevda olduğunu dile getirdi.
Zayıf, “Hani Cahit Zarifoğlu diyor ya “Filistin bir sınav kâğıdıdır, her mü’minin önünde.”
Bugün Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Filistin davasının en gür sesi olmuşsa, bu sadece siyasi bir tercih değil, medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği bir sorumluluktur. Çünkü biz; Sultan Alparslan ile Anadolu’nun kapılarını açtık, Fatih Sultan Mehmet ile bir çağ kapatıp bir çağ açtık, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhuriyet’i kurduk, Ve bugün de Sayın Erdoğan’la, yeni bir adalet çağının kapılarını aralıyoruz. Daha adil bir dünya mümkünse, O dünya Türkiye’siz kurulamaz.” dedi.
Zayıf, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu yüzden çok daha güçlü olmalıyız! Ekonomide, teknolojide, savunmada, bilimde, ahlakta, sanatta…
Nasıl ki Selçuk Bayraktar ve 3.500 Türk mühendisi dünya savaş tarihini değiştirmişse, Nasıl ki Aziz Sancar ilimle insanlığa ışık olmuşsa, Nasıl ki bu millet, dualarla tankları durdurmuşsa; Yarın da bu millet adaletiyle zulmü durduracaktır.
Çünkü zalimin kurşununa karşı, Mazlumun duası vardır.
Çünkü bir annenin ahı, bir çocuğun bakışı, tarihin yönünü değiştirecek kadar güçlüdür.

Filistinli Kadınlar! Siz yalnızca şehit anaları değilsiniz, Siz, özgürlüğün doğum sancısını taşıyan rahimlerinizle insanlığa istikamet çiziyorsunuz.
Ve biz, bu büyük milletin evlatları olarak; Bedenimizle değilse de, sözümüzle, duruşumuzla, dualarımızla sizinle saf tutmaya devam edeceğiz.
Tüm insanlığa buradan çağrıda bulunuyorum: Mazlumun dini, dili, rengi olmaz. Ama zalimlerin her zaman bir bahanesi olur.
Bizim bahanemiz yok! Bizim duruşumuz var. Vicdanımız, tarihimiz ve ahdimiz var!
Selam olsun: Toprağını terk etmeyen annelere, Çocuklarını toprağa verip vatanı terk etmeyen kadınlara, Emperyalizme boyun eğmeyen bütün şehitlere…
Gazze’nin kadınları insanlığın yüz akıdır! Biz onların duasında olmak istiyoruz, onların direnişinde saf tutmak istiyoruz!
Ve tam da bu acıların içinden geçtiğimiz günlerde, insanlığın vicdanını omuzlarında taşıyan cesur bir gemi yola çıktı.
1 Haziran da, İtalya’nın Katanya limanından Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için demir alan Madleen Gemisi, sadece bebek maması, un, su arıtma kitleri, çocuk bezleri ve ilaç taşımıyordu. O gemi, aynı zamanda annelerin duasını, yetimlerin umudunu ve insanlık onurunu taşıyordu.
Ancak uluslararası sularda seyir halindeyken, İsrail donanması tarafından hukuksuzca durduruldu. Gemideki gönüllülerin iletişimi kesildi, zorla Aşdod Limanı’na çekildiler, gözaltına alındılar.
O gemide dünyaca tanınan isimler vardı: Greta Thunberg, Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan, ve bizim güzel ülkemizden iki yürekli insan: Hüseyin Şuayb Ordu ve Yasemin Acar…
Aslında o gemide hepimiz vardık.
Çünkü o gemi, Gazzeli bir annenin gözyaşını taşıyordu. O gemi, bombalar altında doğum yapan bir kadına su arıtma kiti götürüyordu. O gemi, “Elhamdülillah” diyerek çocuğunu toprağa veren bir annenin inancına yol arkadaşlığı yapıyordu
.
Buradan, bu kürsüden, İstanbul’dan selam olsun MadleenGemisi’nin yürekli yolcularına! Selam olsun vicdanla yola çıkanlara, emperyalizmin donanmalı korkusuna karşı çıplak kalbiyle direnenlere! Siz sadece Gazze’ye değil, insanlığın unuttuğu rotaya yeni bir iz bıraktınız.
Ve biz buradan sesleniyoruz: Bizde o gemideydik. Dualarımızla, niyetimizle, vicdanımızla o gemideydik. Ve Allah şahittir, biz o gemiden asla inmeyeceğiz!
Ve buradan bir kez daha sesleniyorum: Boykot çağrımızı yineliyoruz. Sömürüyle beslenen hiçbir İsrail ürününe soframızda, cebimizde, gönlümüzde yer yok!
Ve son söz olarak
Mazlum Filistin halkının mutlak zaferine olan inancımı, İstanbul’un en yüksek kürsüsünden, bu meclisten, milletin kürsüsünden haykırıyorum!
Gazzeli çocukların gökyüzüne yeniden uçurtmalar salacağı, Mescid-i Aksa’nın gölgesinde umutla el ele verilecek günler yakındır!
Haber Merkezi