Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

FUARLAR ve Manevi Avantaj Ayları

Otomobil fuarlarını, mobilya, makine, elektronik, tekstil, ayakkabı, kitap ve tüketici ev ihtiyaç maddeleri fuarlarını hepimiz biliriz.

Bizler bu fuarları, tanıtımdan başka birçok avantajları nedeniyle de takip ederiz. En çok ta, ihtiyaçlarımızı ucuza temin etme avantajımızı umduğumuz için, ilgilendiğimiz branş ve daldaki fuarları dört gözle bekleriz.

Hele hele aynı para ile bir yerine, iki malzeme almamız bizleri çok mutlu eder…

·        Evet, bu günlerde bizlere öyle bir fuar müjdesi var ki, yüzde 100 değil, %700, %1000, hatta aradaki bazı özel gün ve saatlerde yüzde 30 000 avantaj kazandırdığı halde, çok zaman çeşitli meşguliyetlerimiz nedeniyle, bu tür fuarlardan haberimiz bile olmaz.

Bazen de, zamanı geçtikten sonra “..Tüh-vah, keşke..!” diye hayıflanıp dururuz…

Özellikle gençlerimize hatırlatmak istiyorum.  Bu avantajlarla yüklü fuar bu sene, 30. Nisan 2014’da başlayıp, bizlere 3 aydan fazla avantajlar sunmaya devam edecek!…

Evet, bu yüzlerce avantajlarla dolu fuar, “ÜÇ AYLARDIR” ve her birimizi tek tek ilgilendiriyor. Çünkü, hepimiz bu fuarlara çok çok muhtâcız…

Çünkü her birimiz, istesek de-istemesek de veya inansak da-inanmasak da, kaçınılmazbir gerçek olan ÂHİRET’e giden ya da sevk edilen yolcularız…

Sevk edileceğimiz Âhirette geçerli olan levâzımatı da, (gerekli olan tüm yatırımı ve her şeyi de) şu kısacık ömürde kazanacağız ve bu kazanç karşılığında, orada muâmele göreceğiz…

Ya iltifat göreceğiz (inşâallah,) veya cezâ çekeceğiz… (Allah c.c. muhâfaza etsin.)

Peki bizler, “bu konudaki hazırlık açısından” ne durumdayız? Hiç düşündük mü?…

İçinde bulunduğumuz asır, yüzlerce teknik imkânlarla dolu olduğu gibi, binlerce fitne ve tuzaklarla da dopdolu olduğu, bilinen bir gerçektir. Tedbir almadan, hangi tarafa baksak bile günaha giriyoruz. Titizlikle bir tercih yapmazsak, nereye gitsek gıybet, dedi-kodu, israf, ilâhi emirlere itaatsizlik gibi, bir sürü günahlarla yüklü dönüyoruz evlerimize…

Eve dönünce de, en müstesna köşemize yerleştirdiğimiz “TV.” denilen bir âletle yüz-yüze kalıyoruz ki, yine kararlı bir tercih yapamaz isek, bu konuda sürekli İRTİFA kaybediyoruz, çöküş yaşıyoruz! Daha tedbirli, bilinçli ve kararlı yaşayan kardeşlerimize ne mutlu…

İşte, bizim bu ahvâlimizi bilen ve Merhameti sınırsız olan yüce Rabbimiz, biz ihmalkâr ve günahkâr kullarına, senede bir dönem (yani işte bu hicrî aylarda) öyle bir fırsat veriyor ki…

Âhiretteki mîzanda, yâni büyük mahkemede, (işlediğimiz günahların ağırlığına karşılık,) bizleri kurtaracak olan sevaplarımızı arttırmak için, bu belirli ve yüzde 1000 avantajlı günleri (üç ayları) bizlere ikrâm etmiş. O’na c.c. binlerce kez hamd ve çok çok şükürler olsun…

·        Var mı dünyada, bizlere böylesine imkânlar veren başka bir Merhamet?

Yani size, bir sınavı ‘mutlaka kazanın’ diye, 2 puanlık cevaba “hadi 200 PUAN vereyim de kazanması garanti olsun” diyen var mı?  Yok! Çünkü üniversiteler, okullar, işyerleri ve herhangi bir hedefteki imkânlar, sınırlı…

Fakat yüce Rabbimizin imkânları, Rahmeti ve Merhameti kesinlikle SINIRSIZDIR…

Yeter ki biz O’nu c.c. gerektiği gibi Esmâ ve Sıfatlarıyla tanıyalım, O’na c.c. yönelelim, verdiği sayısız nimetlerine şükredelim. Bizleri sınamak için, bazen uygun gördüğü musîbetlere sabredelim. Yasaklarına riâyet ve emirlerine itâat edelim…

Hiç olmazsa, bu mübârek üç aylarda kendimize öyle bir çeki-düzen verelim ki, bu“bire-BİN” fırsatlardan âzamî bir şekilde istifâde edelim…

  • Kur’ân-ı Kerîmin 99. Sûresinin, 7. ve 8. Âyetlerinde bakınız ne buyruluyor:

“..O gün (Âhirette) insanlar…  .. zerre kadar bir hayır işlediyse onu (..n karşılığını) görür, kim zerre kadar kötülük (günah) işlediyse o’da onu(..n karşılığını) görür…

Şimdi bizlere düşen: Ciddî bir özeleştiri (nefis muhâsebesi) yaparak, bu mümbit(verimli ve çok kârlı) zemin ve zamandan, sevdiklerimizle birlikte, azamî bir şekilde yararlanmaktır…

***

REGÂİB: Hicri takvimdeki bu üç ayların “avantajlar içinde extra avantajlar kazandıran özel günlerden ilki olan REGÂİB GECESİ”, Receb ayının, ilk Cuma gecesine denk gelen mübarek bir gece olup, en feyizli ve bereketli olan, manevi bir mevsimin habercisidir. Lügat anlamı; "arzulamak, meyletmek, rağbet edilen, çok istenilen, bol bol ihsan, bol bol ikram, hediye ve elde edilmesi gereken değerler " gibi manalara gelir…

Hz. Muhammed SAV.’in bu gece ve günlerde en çok yaptığı duâ:

“Yâ Rabbim ve Ey yüceler yücesi Allahım; Receb ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizleri Ramazana kavuştur…” Bu tür gecelerin en makbul ibadeti ise bol bol KUR’ÂN ile meşgul olmaktır. Yani; O’nu daha çok okumak, dinlemek, öğrenmek, içindeki emir, yasak ve özel toplantılar yaparak, onun mesajlarını mütalâa ve tefekkür etmektir…

Pek tabiidir ki; sıla-i rahim, mübarek yerleri ziyaret ve çeşitli hayırlar yapmak, yoksul, yetim, fakirleri ve çocukları sevindirmek de unutulmamalıdır…

Bilvesile: ÜÇ AYLARINIZI ve REGAİB KANDİLİNİZİ TEBRİK ve TES’ÎD EDER,

SİZLERE, AİLE EFRADINIZA, SEVDİKLERİNİZE, GÜZEL ÜLKEMİZİN İNSANLARINA

ve TÜM İSLÂM ÂLEMİNE NUSRET, HUZUR, BARIŞ,

HAYIRLAR ve BEREKETLER GETİRMESİNİ, YÜCE RABBİMİZDEN NİYAZ EDERİM…

Bu mübarek gecede ve bereketli aylarda, “üzerimizde ve tüm İslâm ülkelerinde dolaşan kara bulutları, en kısa zamanda tahvil ederek, BEREKETLİ NİSAN YAĞMURLARI şeklinde sağanak sağanak yağdırması için”, Yüce Rabbimize yalvaralım.

·        Yüce Rabbimiz; yüce Dinimize, mukaddesatımıza, birlik ve beraberliğimize yönelik, kurulan tüm tuzakları, fitne, ihanet ve saldırıları, o tuzakları kuranların kendi başlarına çevirip, en kısa zamanda rezil-rusvây ve Kahhâr ism-i celiliyle kahrı perişan eylesin. İçlerinde ıslahı mümkün olanları ise ıslah eylesin…

Hâlâ gaflette olan Müslüman kardeşlerimize de Ferâset ve ayılmak nasip etsin…

Allah c.c. her hayırlı konuda YÂR ve yardımcımız olsun… ÂMÎN.

  • NOT: 30.04.2014 Çarşamba günü (Hicrî 01 Receb 1435) üç ayların birinci günü olup01.05.2014 Perşembeyi ilk cumaya bağlayan gece ise REGAİB KANDİLİDİR.

AYRICA: Bu Mübarek günler ve geceler, yoğun meşguliyetlerden ve gafletten sıyrılıp, yaratılış maksadımızı ve bu fani dünyada gönderiliş gayemizi çok ciddi bir şekilde düşünmemiz, Yüce Yaratan ile aramızdaki münasebet ve görevleri gözden geçirmemiz için kaçırılmaz fırsatlardır…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER