Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
  • 21/10/2022 Son günceleme: 21/10/2022 15:25
  • 3.955

Benim de bir bildiriyle katılacağım, VI. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi bu sene 20-23 Ekim tarihleri arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde gerçekleştiriliyor. Yurt içinden ve yurt dışından 150 civarında akademisyen kongreye katılmaktadır. Biyoloji, kimya, fizik, matematik, astronomi, tıp gibi fen bilimleri ile ilahiyat, sosyoloji, felsefe ve edebiyat gibi sosyal bilimler alanlarında uzman akademisyenler kendi alanlarıyla ilgili bildiriler sunuyorlar. 

Bildirilerde bilim ile dinin ayrı olamayacağına ve kâinatta Yüce Allah’ın yaratma sanatına dikkat çekiliyor. Bilimsel bilginin yaratıcıyı dikkate almadan sunmanın eksikliği nazara veriliyor.

Sıkça duyduğumuz bir ifade vardır. Bazıları, “Din ayrı bilim ayrı. Dini bilime karıştırmamak lazım” derler. Acaba öyle midir? Bir kere bilim ayrı din ayrı tartışması batıya aittir. Çünkü bizim dinimiz bilime ve bilimsel çalışmaya karşı değildir. Bilakis bilimsel çalışmayı övmüş ve teşvik etmiştir. Kutsal kitabımız Kur’anda “hiç düşünmez misiniz, hiç akletmez misiniz” şeklinde uyarılar vardır. Yine peygamberimizin “ilim Çin’de de olsa alınız, hikmet müminin kaybettiği malıdır nerede görse alır, âlimin mürekkebi şehitlerin kanına denktir” gibi birçok sözleri vardır.

8. Yüzyıl ile 12. Yüzyıl arasında 400 sene İslam dünyasında bu mefkûre ciddi bir şekilde esas alındığı için İbni Sina, Farabi, İbni Rüşd, İbni Haldun, Biruni ve Cezeri gibi binlerce bilim adamı yetişmiş ve her alanda önemli bilimsel keşifler yapmışlar ve dünyada bilimin öncüleri olmuşlardır. Geçmişte bunu başarmışız. Aynı mefkûreyi esas alırsak yine başarabiliriz. Nitekim son yıllarda bunun ayak seslerini işitiyoruz. İnşallah bu daha da inkişaf edecektir. Geçmişteki rolümüzü tekrar kazanacağız.

Bir resim öğretmeni meşhur bir ressamın yapmış olduğu bir tabloyu öğrencilerine gösterip ondaki sanat inceliklerini anlatsa fakat ressamından hiç bahsetmese olur mu? Yine bir mimar öğrencilerini götürüp Süleymaniye camisini gösterse ve ondaki ihtişamı ve ince sanatları anlatsa da Mimar Sinan’ın adını hiç anmasa. Öğrenciler, bu muhteşem eseri kim yapmış hocam? Diye sorduğunda; orası önemli değil canım. “Evrimsel süreç içinde doğanın bir eseri olarak kendi kendine olmuş” dese, öğrenciler bu cevaptan tatmin olur mu?

Aynen bunun gibi, bilim insanları verdikleri derslerde ve yazdıkları kitaplarda içinde yaşadığımız ve yaşamak için çeşitli nimetlerinden istifade ettiğimiz kâinattan ve ondaki fenni inceliklerden ve kanunlardan bahsetseler de onun yaratıcısı, sanatkârı ve mimarı olan Yüce Allah’ın adını hiç anmasalar bu bir vefasızlık ve bir nankörlük olmaz mı?

Cevabını siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.

İşte bu kongrede bu soruların cevabı olan konular ele alınmaktadır. Bilim ile dinin ayrı olamayacağı ortaya konulmaktadır.

Yazarın Yazıları