Bundan tam 7 yıl önceydi... 24 Ekim 2007 günü gözyaşlarıyla uğurlandı bir mülki idare amiri Beykoz'dan... Hem ağlamış, hem de ağlatmıştıı...
Bir emniyet görevlisini "İlk defa bir bürokratın, görevinden ayrılırken ağladığını gördüm" diyecek kadar şaşırtan, peşinden yüzbinden fazla insanı ağlatan Beykoz eski Kaymakamı Cengiz Gökçe ilçeye geldi. Memleketi Alanya'dan geldiği İstanbul'da ayağının tozuyla Beykoz'a koşan Cengiz Gökçe'yi muhtarlar bağrına bastı. Beykoz'a dair anılarını, bizleri alıştırdığı 'güleryüzüyle' yeniden dillendiren Cengiz Gökçe, muhtarları aracılığıyla Beykozlularla da hasret gidermiş oldu.
‘Cengiz Gökçe, coşkuyla karşılandı’
Akbaba Muhtarı Yüksel Kılıç ve Çubuklu Muhtarı Hüsnü Kolcu'yla birlikte Beytaş Teras Kafetarya'ya giriş yapan Beykoz eski Kaymakamı Cengiz Gökçe, tebessümle, muhabbetle ve coşkuyla karşılandı. Mahalle muhtarıyla tek tek selamlaşan Gökçe, ortama bir anda neşe getirdi. Beykoz Muhtarlar Derneği'nin yeni Başkanı Hüsnü Kolcu'yu soluna, eski Başkanı Cavit Gül'ü de sağına alarak oturan Cengiz Gökçe, çay sohbeti eşliğinde düşüncelerini dile getirdi. Beykoz'u çok özlediğini vurgulayan Gökçe, Kaymakam-Muhtar ve Kaymakam-Halk arasında bu denli büyük bir sevginin meydana gelmesini şöyle izah etti:
Gökçe: “Beykoz’u unutamıyorum…”
"Beş yıllık görev içerisinde Beykoz'dan çok memnunum, hiçbir sıkıntı çekmedim. Bunun da sebebini merkezi idare ile mahalli idarenin, kamu görevlilerinin bir arada çalışması olarak görüyorum. Her yerde ne olur? Daire müdürleri muhtarları, beriki belediyeyi, diğeri muhtarları... Ama bunun yolu, merkezi idareyle mahalli idareyi bir arada yan yana oturttuğun zaman aynı masada yemek yiyen insanlar birbirlerine rahatsız vermezler. Bana hiç görev kalmaz. Burada Kaymakamın görevi nedir? Temelde kamu daireleri arasında koordinasyonu sağlamaktır. Eğer birim amirlerini yan yana getirip, onları dost ve kardeş gibi görerek bir arkadaş grubu oluşturduğun zaman zaten sana bir görev kalmıyor. Muhtar bir işi olduğu zaman mesela, bana gelmeden Milli Eğitim'e gidiyor ve işini görüyor. Dairedeki arkadaşım da 'Eğer ben bu muhtarın işini görürsem, Kaymakam da benden memnun kalır' diyor. Herkes işini yapıyor, gücünü yapıyor bize de gerek kalmıyor.
Burada çok iyi günler geçirdim. Burada geçirdiğim günleri de unutmuyorum. Bir ilçede huzurun ve güvenin olması, devletin kademelerinin iyi işlemesi demektir ve vatandaşa iyi bir hizmet gittiğinin göstergesidir. Kurumlar arasında iletişim iyi sağlanması ve birbirleriyle olan ihtiyaçlarında hızlı bir şekilde sonuç alınması herkesin yararınadır. Bundan dolayı muhtar da huzurludur, daire memuru da huzurludur, vatandaş da huzurludur, kaymakam da huzurlu olur. Ben Beykoz'da bunu inşa etmeye çalıştım. Her şeyi resmi olarak yapmanın bir gereği yok. İnsani ilişkiler çok daha önemlidir. Bazı muhtara ya da daire memuruna parayla yaptıramayacağın işi bir 'merhaba' ile bir bardak çay ile yaptırırsın. Biz böyle bir toplumuz, duygusal bir toplumuz. 'Al şu parayı!' desen yapmaz adam... Ama içeriye girip 'Nasılsın? Bir çay söyle de içelim' dediğin zaman o işini yapar."
'7 yıllık dileği kabul oldu'
Beykoz'un eski Kaymakamı Cengiz Gökçe, 2007 yılında ilçeden gözyaşlarıyla uğurlandıktan sonra Samsun'da Vali Yardımcılığı yaptı. Artık 2014 yılı itibariyle emekli olan Cengiz Gökçe, Beykoz'dan giderayak şu açıklamayı yapmıştı: "Beykoz’da üç tane üniversite olmalı. Beykoz’da değişimin olabilmesi için insanlara mutlaka bu değişimden pay verilmeli. Böylelikle bu hizmet daha iyi yürütülebilir ve bu değişimi insanlarda kabul eder. Kişisel menfaat değil toplumsal menfaat ön planda olmalı." Dost Beykoz, Kaymakam Cengiz Gökçe'nin 7 yıl önce söylediği bu sözlerin ardından bugün için gelinen noktayı karşılaştırdı. Cengiz Gökçe'nin 7 yıl önce 3 istediği üniversite sayısı 2014 yılı itibariyle Beykoz'da 4 olarak kayıtlara geçti. Önümüzdeki yıllarda bu sayının daha da artması öngörülüyor.
‘Beykoz, 7 yılda 70 yıllık yol aldı’
Yine bu değişimden 'pay verilmesi' noktasında da eski Kaymakam Cengiz Gökçe'nin temennisi, 2014 yılında karşılık buldu. Özellikle Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek'in geçtiğimiz dönem verdiği olağanüstü gayretiyle Beykozlular, tapularına 'ucuz' bir şekilde kavuştu. Siyasi kariyerini riske eder bir şekilde Beykoz Belediyesi'nin İnternet sitesinde Hükümete çağrı yapan Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, "Bu Halk o paraları ödeyemez! Bu tapu ücretlerinin düşmesi gerek!" şeklinde seslendi. Başkan Çelikbilek'in bu çabalarının sonrasında ise Türkiye'de ilk kez bir ilçe tamamen 'Özel Proje Alanı' olarak belirlendi ve Beykozlu 5 liraya Milli Emlak'tan alacağı tapuyu 2 liraya Belediye'den aldı.
Beykoz Belediyesi ise aldığı bu tapu paralarıyla dini ve milli bayramlarımızı coşkulu bir şekilde geçirmemize olanak sağladı: Ramazan ayı geldi, 30 gün boyunca parti, dil, din ve ırk ayırmadan tüm vatandaşlara yemek dağıttı. Muharrem ayı geldi, sokaklarda aşure dağıttı. Okullar açıldı ve onbinlerce çocuğa giysi, kırtasiye ve harçlık yardımı yaptı. Sporcusuna ve kulübüne sahip çıktı! Elindekini, avucundakini 250 bin insanla paylaştı. Kısacası eski Kaymakam Cengiz Gökçe'nin 7 yıl önce tuttuğu dilek bugün fazlasıyla gerçekleşti.
‘Tek eksik Gökçe’nin tebessümü ve samimiyeti…’
Belki tek eksik, Cengiz Gökçe'yle birlikte ilçeden giden 'Kaymakam tebessümü ve samimiyeti' oldu; hepsi buydu… Bunun dışında Beykoz, son 7 yılda çok ama çok büyük engelleri aştı, bir eski Kaymakamının samimi hislerine tercüman olmakla kalmayıp, isteklerini de bir yerine getirdi. Ütopyayı ortadan kaldırdı; ‘olağan’ yaptı.
Dost Beykoz olarak bizler de Sevgili Mülki İdare eski Amirimize 'İlçemize Hoşgeldin' diyor, tebessümü, içtenliğini, zarafetini hep özlediğimizi ve özleyeceğimizi bilmesini istiyoruz.
Haber Merkezi
