Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun

  • 0
  • 26523
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun
Beykoz Kaymakamı Konuştu... Mutlaka okuyun

Yaklaşık bir bucuk yıldır Beykoz Kaymakamı olarak görev yapan Ahmet Katırcı kısa sürede çok şeyler yaşadı. Kaymakam Katırcı yaşadıklarını Dost Beykoz'a anlattı.

15 Temmuz FETÖ Darbe teşebbüsünden, sosyal yardımlaşmalara kadar, gazilere yapılan yardımlardan ödenen toplam rakamlara varana dek birçok şeyi Dost Beykoz okuyucularıyla paylaşan Beykoz Kaymakamı Ahmet Katırcı, Beykoz'u dünyanın en güzel olarak nitelendirdi...

Beykoz'u nasıl buldunuz?  

Ben geldiğim hafta 'dünyanın en güzel yerine geldik' demiştim. İlk günkü fikrim sabitlenerek hatta güçlenerek devam ediyor. Beykoz zaten İstanbul'un dünyanın cennetlerinden bir tanesidir. Bunu her anlamda söylüyorum. Zaten tabiat olarak bir tarafımız deniz, arkamız orman; dünyanın en güzel tabiatında yaşıyoruz. Baştan beri söylediğim şeylerden bir tanesi de insani yapımız çok güzel. Beykoz ne kadar Büyükşehir'in bir ilçesiyse tipik bir Anadolu kasabası özelliğini de taşımaya devam ediyor. İnsanların o kasaba, mahalle ve komşuluk kültürü hala dimdik yerinde duruyor. İstanbul'da böyle semt başka bir mahalle varsa da ben bilmiyorum. Siyasi düşüncesi, dünya görüşü ne olursa olsun. Beykoz'da bir oturmuşluk, insanlar arası samimi bir ilişki var. Yönetmesi, idare etmesi kolay bir memleket çok şükür. İnsanla, tabiatla, siyasetle, idareyle ilgili sıkıntımız yok.

Cennette yaşıyoruz

Geldiğimde 'cennete geldik' demiştim. Şimdi de 'cennette yaşıyoruz' diyorum. İnsan içinde yaşadığı zaman kıymetini bilmiyor bazen, kıymetini bilmek lazım. Beykozlu çok şükür değerlerinin farkında ama yeterli mi diye düşünürsek yeterli olmadığını düşünüyorum. Çok şükür elimizde bir çok imkan var. Yuşa Tepesi, Anadolukavağı ve özellikle elimizde bir cam sanatı var. Cam, Beykoz'un görünen yüzlerinden bir tanesidir. Camı kullanmamız lazım. Beykoz'un tanıtımında, istihdam da, cam ustalığının kullanılması lazım. Bunlar için kendi çapımızda projeler yapmaya çalışıyoruz. En son Riva'da bir Cam Sanat merkezi açtık. Benim kafam da bir 'Cam Vadisi' projesi var. Bakın parasızlıktan dolayı demiyorum, mekânsızlıktan dolayı hayata geçiremediğimiz bir projedir.

Beykoz'da bir cam teras olmalı

Yine en başından beri aklımda olan bir teleferik ve cam bir teras Beykoz'da olmalı diye düşünüyorum. Teleferik projesini Büyükşehir Belediyemizin programına aldığını biliyoruz. Teleferikle çıkıldığı yerde mesela bir cam teras bu Gümüşsuyu'nun kentsel dönüşümü sırasında belediyemizin rekreasyon alanı ilan ettiği yerler var. Orada yapılacak çalışmaların içine ben bir şey teklif ettim arkadaşlara Cam Teras yapılmasıyla ilgili olarak. İleri ki zamanlarda düşünülebileceğini söyleyebilirim.

Belediye ve Kaymakamlık işbirliği?

Ben Beykoz Kaymakamlığı'nı ve Beykoz Belediyesi'ni ayrı düşünmüyorum. Devletin ayrısı gayrısı olmaz. Bunlar devletin ve milletin hizmetinde olan kurumlardır. Bazı sıkıntılar yaşanabilir miydi? Yaşanabilirdi. Kaymakamlıkların, Belediyelerle uyum içinde çalışamadığı yerler var mıdır? İlla ki vardır. Belediyeyle şu anda kadar Beykoz'da görev yaptığım süre içerisinde bir problem olmamıştır. İdare açısından da, benim açımdan da çok güzel bir şey bu.

Herkesi yüzde 100 memnun etmek mümkün değil...

Bizim belediyemiz, bizim taleplerimizi ya da vatandaştan bize gelmiş talepleri belediyeye ilettiğimizde anında yerine getirmeye çalışıyorlar. Haksız ya da tersi talepse tabii ki yapılamadığı oluyor. Herkesi yüzde 100 memnun etmek tabii ki mümkün değil. Allah ömür versin Belediye Başkanımız politikanın içinden gelmiş, insan sarrafı insanların sevdiği saydığı Osmanlı beyefendisi bir adamdır. Böyle bir belediyeyle çalışmak bizim için bir şans bunu da kabul etmek lazım.

Sosyal Yardımlaşma Vakfı?

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, bizim sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirdiğimiz elimiz ayağımız bir kurumdur. Şu anda da Kaymakamlık hizmetlerinin bir çoğunun içine girmiş bir kurum. Sadece sokakta kalmış, evsiz kalmış vatandaşa yardım etmenin ötesinde de Suriye'den gelmiş vatandaşlarımızda dâhil olmak üzere her türlü sosyal yardımı yapıyoruz. Bunun içinde ne var? Engelli maaşı, bakım maaşı, asker maaşı, dul yetim maaşı, çocuk yardımı, eğitim yardımı, sağlık yardımı gibi katkılarımızı Sosyal Yardımlaşma Vakfımız üzerinden sağlamaya çalışıyoruz.

Her yardımın bir kriteri var

Tabii her birinin kendine göre kriterleri var. Hangi şartlarda kime ne yardım yapılacağı kanunla belirlenmiştir. Beykoz'da şu ana kadar bu vakıfla ilgili yaşadığımız bir sıkıntı olmadı çok şükür. Bu konularda akşamı sabahı gecesi gündüzü yok! Bu şekilde talimat verdim. Akşam mesela televizyonu bir açıyorsunuz bir tane kadın iki tane çocuğuyla mağdur durumda. Bir bakıyorsun kayıtlarımızda var ama basına da düşmüş. O gecenin altında hemen 'kardeşim senin sıkıntın nedir?' diye sorarak gerekeni yaparız. Ben iddia ediyorum ki Türkiye Cumhuriyeti şu anda dünya üzerindeki en büyük sosyal devlettir.

Beykoz'da bağımlılıkla mücadele ne aşamada?

Bu konuyla ilgili bizim birçok çalışmamız devam ediyor. Müftülüğümüzün şu anda yaptığı çalışmalarda bizim çalışmalarımızdan bir tanesidir. Onunla ilgili bizim bağımlılık mücadele bürosu oluşturduk. Bakanlığımızın ve Valiliğimizin bir talimatı zaten. Bütün ilçelerde oluşturulmak zorundaydı. Bunun üzerine de İlçe Yürütme Kurulumuz var bizim. Müftülüğümüz, Gençlik ve Spor Müdürlüğümüz, Milli Eğitim Müdürlüğümüz, STK'lar, muhtarlar ve spor kulüplerinin hepsiyle görüştük, toplantılar yaptık. Bağımlı olmuş insanla çok zor mücadele edersiniz. Bizim asıl derdimiz şu anda insanlara bulaşmadan önce ulaşmaktır. "Maddeye bağlanma, bize bağlan" düsturuyla hareket ediyoruz. O tür eğilimi olabileceğini düşündüğünüz insanları alıp eğiterek kurtarmaya çalışıyoruz. Bulaşmış olanlara karşı ve bu işi yaygınlaştırmaya çalışanlara karşı polisiye olarak devletimizin tedbirleri tabii ki devam edecek. Basının haberi olmuyor ama her gün operasyonlar yapılıyor. Yüzde yüz engelleyemezsiniz ama biz mücadeleye devam edeceğiz. Poliste, vatandaşta mücadeleye devam edecek, tedbirini alacağız. Bu olayı nüfusa vursanız Beykoz nüfusunun yüzde 1'i bile değildir. Bu bizi kesinlikle gevşetmeyecek ama bu konuda o kadar kötü bir noktada değiliz.

Köylerdeki hayvan hırsızlığı?

Bu konuyla ilgili nasıl tedbirler alabileceğimizi düşünüyoruz. Kamera sistemi kurabilir miyiz diye düşünüyoruz. En azından plaka tespitinin yapılabilmesi için köylerin kendi aralarındaki geçiş yollarına koyulabilecek şekilde olmasını planlıyoruz. Beykoz 330 km² bir alan. MOBESE sistemini de bu kadar genişletmek mümkün olur mu onu da bilemiyorum. Bu kameralar daha çok yaşam alanlarında ana arterler de var. MOBESE sisteminin genişletilmesi lazım. Muhtarlarımızla bizim konuştuğumuz kendi imkanlarıyla kurabilecek olanlar kendi imkanlarıyla kursun. Kuramayacak olanlara da biz sponsor, destek vs ayarlamaya çalışalım. En azından köylerin araç giriş çıkışı yapılabilecek alanlarında kamera sistemi olsun istiyoruz. Olsun istiyoruz da ormanların içinde hayvanlar başı boş geziyor buna ne yapacaksınız?

Gazi-şehit sayısı... Ödenekler?

Beykoz'da 15 Temmuz sürecinde Allah rahmet eylesin 3 tane şehidimiz vardı. En son 91 tane gazimiz oldu. Kriterlere gelince, o gün sokağa çıkmış bu olaydan dolayı bir şekilde zarar görmüş yaralanmış olmasıydı en büyük kriter buydu. Başbakanımızın bir sözü vardı; "O akşam sokağa çıkıp tırnağı bile kırılan bir tek kişi bile benim gözümde gazidir" dedi. O anlamda kriterler gayet  açıktır. Sokağa çıktığını bir şekilde yaralandığını belgeleyenler gazi sayıldı. Biz Beykoz'da çok büyük bir sıkıntı yaşamadık. Daha sonra bize gelip Gazi olmak istediğini belirtenler olmuştur. Vatandaşımız o gece orada olduğunu ispat etmişse biz ona da vermişizdir. İsim olarak ya da sayı olarak hatırlamıyorum. İnsanlar bu durumun zaman içerisinde farkına vardılar. Bir çoğu da ben para falan istemiyorum. Sadece gazi olayım talepleriyle geldiler. Bunun bu yönü de var be çok güzel bir şey olduğunu düşünüyorum. O gece hastaneye gitmiş doktor raporu var. Polise gitmiş ifadesini yazdırmış. İnsanlar o geceye dair video kaydını ve fotoğraflarını paylaşıyorlar. Vatandaş ifadeleri telefon kayıtları var. Biz Beykoz'da o anlamda sıkıntı yaşamadık. Biz her ne kadar medyatik olamadıysak da Beykoz ilk gazilerden bir tanesidir. O akşam kimin aklına fotoğraf çekmek, video çekmek geldi ki zaten? O akşam benim mesela çekilmiş bir tane fotoğrafım yok. Ne kendim çekmişim, ne korumam çekmiş. O heyecanla o kavganın içerisinde o aklımıza bile gelmedi. İyi ki siz vardınız da bir iki tane video çekilmiş, fotoğraf çekilmiş. Onlar var elimizde. Sizin çektiğiniz kayıtlar var. Benim üstümden F-16 geçerken fotoğraf çekmek nereden aklıma gelsin? Ben şuna inanıyorum. Beykoz gaziliği hak etti! İstanbul'daki en büyük mücadelelerden bir tanesi Anadoluhisarı'nda ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde verildi.

Maddi yardımlar?

Bu konuda rakam telaffuz etmek çok doğru değil bence ama iki üç kalem halinde ödemeler yapıldı. İlk etapta bir ödeme yapıldı sonra ikinci bir ödeme daha yapıldı ardından da tazminatlar verildi. Yaralanma derecesine göre, hastane kayıtlarına göre 15 ile 100 bin lira arasında tazminat ödemeleri yapıldı.

Sosyal medya?

Sosyal medyaya ben kesinlikle ihtiyaç duyuyorum. Vatandaşla bağlantımı oradan sağlıyorum. Haberleşme için kullanıyorum. Oradan bana eksikliklerimiz geliyor, fazlalıklarımız geliyor. Özellikle Twitter ve Facebook üzerinden çok mesaj geliyor. Sosyal medyayı yerinde kullanırsanız çok iyi bir şeydir. Yönetim tarzı olarak da hoşuma gidiyor. Ulaşılabilir olmak çok önemlidir. 7-8 yıldır kullanıyorum.

Kaymakamlığın ve adliyenin güvenliği arttırılıyor

Yaşadığımız talihsiz 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemize mal olmuş bir yiğidin isminin orada olması bizim için gurur verici olacağını düşündük bu nedenle tercih ettik. Son dönemlerde yaşanan talihsiz olayların ardından devletimiz de güvenliğin arttırılması için talimat vermişti. Bundan sonra Kaymakamlığa, Adliyeye diğer birimlerimize girişler kontrollü bir şekilde sağlanacak. Araç plaka sistemi de kuruyoruz. Güvenliğin arttırılması istemiyle böyle bir çalışma yaptık.

Dost Beykoz / Özel Röportaj…

Beykoz Kent Konseyi kan toplayacak
Önceki Beykoz Kent Konseyi kan toplayacak
Beykoz Muhammed Hanefi Dilmaç Stadında U17 derbisi
Sonraki Beykoz Muhammed Hanefi Dilmaç Stadında U17 derbisi