A. Raif ÖZTÜRK
  • 11/10/2015 Son günceleme: 11/10/2015 15:14
  • 5.947

Sâkıfoğulları kabilesinin elçileri Peygamberimizin (SAV) huzuruna gelerek, iman etmek için, birtakım ŞARTLAR ileri sürmüşlerdi...

Akılları sıra Müslüman olacaklar, fakat;

A- Zekât vermeyecekler.

B- Putları için bir sene müsaade alacaklar.

C- Kendi vâdileri, MEKKE gibi mukaddes sayılacak.

D- Namazda secde etmeyecekler. E- Harbe katılmayacaklardı.

Üstelik de diğer Müslümanlar ve sahabeler “bu kabileye bu toleransları niçin tanıdın?” diye sorduklarında ise “Allah emretti deyiver” diye de sözde akıl vermişlerdi.

Pek tabiidir ki Allah Rasûlü (SAV) bunların hiç birini kabul etmedi. Daha sonra ise şu aşağıdaki tehdit dolu Âyetler nâzil oldu:

  • “..Az kalsın, seni bile, sana vahy ettiğimizden başka bir şeyi uydurup, Bize mal etmen için akılları sıra kandıracak ve ancak o takdirde seni dost edineceklerdi.”
  • Eğer sana sebat vermeseydik (seni sağlamlaştırmamış olsaydık) nerdeyse, azıcık da olsa onlara meyledecektin.” (Bu âyette İsmet sıfatı, yani meyledilebilecek günahlara karşı “özel koruma altında” olduğu da vurgulanmış.)
  • O takdirde de hem hayatın, hem de ölümün acısını sana kat kat tattırırdık. Sonra Bize karşı hiçbir yardımcı da bulamazdın...” (İsra S. 73, 74, 75. Âyetler.)

Evet, bu günkü çok önemli konumuzun ana teması olan bu Âyet-i Kerîmeler, Rasûlüllah'ın (SAV) şahsında, Îman ve İslam esaslarını muhafaza bakımından, bütün ümmete Kıyamete kadar büyük dersler vermektedir.

Şimdi bu îkazları okurken, benim iç dünyamda neleri çağrışım yaptığını, günümüzdeki FİTNELERE uyarlayarak, nasıl ders almaya çalıştığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle GEZİ olaylarını, yani ulusal ve uluslar arası ŞER odaklarının ortaklaşa düzenledikleri o büyük fitneyi hatırladım. 8-10 Ağaç bahane edilerek 'kaos' çıkaran ve ülkemizi trilyonlarca lira zarara sokan o fitnenin zâhirî elebaşıları, Başbakan ile görüşmek istemişlerdi. Tevâfuken veya belki de fitne çıkarma zamanlaması bakımından, o günkü Milletvekili, Başbakan randevu isteyen o fitnenin zâhirî heyetini kabul etmişti. O heyetin, Gezi olaylarını durdurma şartları da AYNEN yukarıdaki Sâkıfoğulları kabilesinin elçilerinin “tamamen akıl dışı” şartları gibiydi. Tek bir tanesinin bile asla kabul edilmemesi gereken akıl dışı şartlardı.

Meselâ sadece birkaçını hatırlayalım: A-)  3.Boğaz köprüsünü durdurun. B-) 3.Hava alanını durdurun. C-) Kanal İstanbul projelerini iptal edin. D-) Hidro Elektrik Santrallerini ve kalkınma ile ilgili bütün yatırımları durdurun. v.s. gibi AKIL DIŞI ve tamamen mantıksız istekler yer almaktaydı. Yukarıdaki âyette ikaz edildiği gibi, Vekil Başbakan da neredeyse azıcık meyledecekti... Fakat VEKİL olduğunu ileri sürerek, GERÇEK Başbakanın gelmesinin beklenmesi gerektiğini söylemişti. 

Maksadım, bu olayın tamamını anlatmak olmadığı ve sadece yukarıdaki ilâhi îkazlarla örtüşen ilginç bir örnek vermek olduğu için, şimdi önemine binâen konumuza dönüyoruz.

73. Âyette; müşrikler, sapkınlar, fitneciler, İslâm’a inanmayanlar tarafından, sadece kandırmak için, barış veya yakınlaşma adına, AKIL ve MANTIK dışı tekliflerin yapılabileceği vurgulanıyor. Üstelik de bu tür şer odakların “bu konuda yalan söyleyivermeyi veya başkasına mâl edip İFTİRA atmayı” bile mubah sayacakları bildiriliyor.

74. Âyette; Her türlü FİTNEYE karşı inancımızı tamamen sağlamlaştırmamız gerektiği, bu konuda Yüce Rabbimizin inayetinin gerektiği ve bizlerin de samimi dualar ile ancak O’ndan cc yardım istememiz gerektiği çok net anlaşılıyor.

75. Âyet ise çok daha dehşetlidir: Bütün Peygamberlerin en seçkini olan ve Yüce Rabbimizin kendisine “Habibim” diye hitap ettiği Peygamber Efendimize bile; “..azıcık da olsa onlara meyledecek olsaydın”, “…hem hayatın, hem de ölümün acısını sana kat kat tattırırdık” buyrulması, çook çok anlamlıdır. Bu tehdit, en sevgiliye bile böyle olursa, bizler neyimize güvenebiliriz ki? O En sevgili (SAV) bile Allahtan başka “hiç bir yardımcı da bulamazsa” bizler, Allah'tan (cc) başka bir yardımcı bulabilir miyiz? İşte burası çok önemlidir…

O halde; şu FİTNE asrımızda, fitnenin nerelerden, kimlerden, nasıl ve hangi hile ve entrikalarla gelebileceğinin bilinci içinde olmak zorundayız.

  • Ülkemize, kalkınmamıza, huzurumuza, kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize ve istikrarımıza musallat olan bu günkü ŞER GÜÇLERE veya onların yanında yer alanlara (eski kardeşlerimiz, ağabeylerimiz, ablalarımız [!] bile olsalar) zerre kadar MEYLETMEMEK için, azamî gayret sarf etmek zorundayız.
  • Yoksa; yukarıdaki (74, 75.) İlâhî İkazlara göre “..azıcık da olsa onlara meyledecek olursak”, “…hem hayatın, hem de ölümün acısını kat kat tadacağımız” işten bile değildir…

Şimdi; inançlı insanlar olarak, dün, bugün veya yarın, TÜM olaylara, bu âyetlerin ulvî ışığınıda bakalım. Hem çok daha doğru ve isabetli kararlar alacağız, hem de Allah cc indinde mes’ûl olmayacağımız için, huzurlu bir şekilde tamamen müsterih olacağız.

Yüce Rabbimizin şu uyarıcı îkazlarını, henüz o vartalara düşmeden duyduğumuz ve öğrendiğimiz için, Yüce Rabbimize binlerce hamd ve ŞÜKÜRLER ediyoruz…

Yazarın Yazıları